GERÇEK ATATÜRK’ÇÜ AYDIN AKADEMİSYENLERE ÇAĞRIDIR *** Herkes teslim olmaz ve doğrular, o cesur yürekler sayesinde yaşar!

GERÇEK ATATÜRK’ÇÜ AYDIN AKADEMİSYENLERE ÇAĞRIDIR
 
 
Herkes teslim olmaz ve doğrular, o cesur yürekler sayesinde yaşar!

Mustafa Mutlu 
 
 
Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasını isteyen bazı akademisyenler;
2008’in başında internette,“Türbana Özgürlük” kampanyası başlatmıştı…
 
Kısa sürede tüm iletişim araçları tarafından duyuruldu bu kampanya…
 
Ve ne ilginçtir ki o kampanyanın mimarları ve katılımcıları, daha koydukları imzanın mürekkebi kurumadan çok önemli görevlere getirildi!
 
Kimi YÖK üyesi oldu, kimi rektör, kimi dekan…
Kiminin eşi önemli yurt dışı görevlere atandı, kimi devlette stratejik koltuklara oturdu!
 
Katılan açısından “risksiz bir kampanya”ydı bu; çünkü mevcut iktidarın politikalarına hizmet ediyordu…
Kimse bu akademisyenlere, “Sen neden hukuk düzenine baş kaldırıyorsun?” demezdi, demedi de…
 
Bu kampanyaya katılıp da ödüllendirilmeyenler de oldu elbette…
Onlar da en azından “demokrasi mücahidi” ilan edildi!
 
***
Üniversitelerin öğretim üyeleri bugün yine internette, yine bir “türban” kampanyası düzenliyor…
Ama bu seferkinin adı ve içeriği değişik:
 
“Kabullenemiyoruz” başlığını taşıyan metin, Üniversite Konseyleri Derneği tarafından kaleme alınmış…
Metni hazırlayanlar, bu kampanyanın gerekçesini şöyle anlatıyor:
 
***
“Türban bir kez daha, AKP gericiliğinin üniversitelere yönelik dönüştürme operasyonunun koçbaşı olarak kullanıma sokulmuş durumda. Özgürlükçülük adına türban özgürlüğü dillendirilirken, YÖK genelgesiyle üniversitelerde yasal olarak daimi sivil polis varlığı, öğrencilerin parmak izi veri tabanının oluşturulması, tanıtım standı açmak da dâhil olmak üzere her türlü siyasi faaliyetin yasaklanması isteniyor. Bugün sessiz kalmak, yarın olacak her şeyi kabullenmek haline gelmiş durumda. Bir kez daha bu saldırının karşısında durma kararlılığına sahip tüm akademisyenleri tavır almaya çağırıyoruz.”
 
***
Ve işte imzaya açılan o bildiriden kısa bir özet:
 
“Üniversitede türbanı bir kez daha, bu sefer ‘özgürlük simgesi’ olarak yerleşkelerimize, dersliğimize kadar sokmaya çalışıyorlar. Bu hukuksuzluğa direnenleri, büyük bir pervasızlıkla ‘baskıcılıkla’ suçluyorlar, isim isim afişe ediyorlar. Böylesine bir dayatma sürerken özgürlükten bahsediyorlar.
 
Üniversitelerdeki türban dayatmasını ve bunun özgürleşme olduğunu kabullenmiyoruz!
 
Kabullenmiyoruz; çünkü bugün türbana özgürlük diyenlerin, ilerici aydınlarımızın ve bilim insanlarımızın baskı görmesini, tutuklanmasını, Sivas’ta yakılmasını, faili meçhullerde katledilmesini umursamadıklarını, hatta ‘provoke ettiler’ diye onayladıklarını görüyoruz.
 
Kabullenmiyoruz; çünkü bir defa daha iktidar eliyle dinsel dogmaların ve emperyalizmin ılımlı İslam projesinin hâkim hale getirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Türbana özgürlük diyenlerin ülkemizin özgürlüğünü yani bağımsızlığımızı umursamadığını biliyoruz.
 
Kabullenmiyoruz; çünkü üniversitede türbanı değil, kadının, ülkemizin, emeğin ve aklın özgürleşmesini tartışmak istiyoruz.
 
Kabullenmiyoruz ve tüm inançlardan öğrencilerimizi sırf cemaatler, siyasi iktidar, parlamento muhalefeti ve Washington istedi diye Ortaçağ karanlığına terk etmeyeceğimizi, kılık kıyafetin ötesinde gerçek, temelli bir özgürleşme ve aydınlanma mücadelesini başlatacağımızı ilan ediyoruz!”
 
***
Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerde görev yapan 302’si profesör olmak üzere 600’ü aşkın akademisyen bu bildiriye daha şimdiden imza koydu…
 
İmza koyan profesörler arasında Halet Çambel, Özdemir Nutku, İzzettin Önder, Korkut Boratav gibi
“hocaların hocası” kabul edilen çok sayıda isim de yer alıyor…
 
***
Mevcut 167 üniversitenin en az 160’ının YÖK Başkanı’nın “hukuku yok sayan” dayatmasını daha ilk günden kabullenip,uygulamaya koyduğu bir dönemde; “Kabullenemiyoruz” diye ortaya çıkan bu “çılgın” hocaları yürekten kutluyorum.
 
Çünkü onlar bu kampanyayı iktidarın kanatları altına sığınarak değil, bir bilim insanına yakıştığı gibi
“iktidarı karşılarına alarak gerçekleştiriyorlar…Ve bu yüzden hiçbiri önemli koltuklara atanmayacak, rektör seçilemeyecek, eşine torpil yaptıramayacak…
Hatta belki de darbe planı soruşturmalarıyla ilişkilendirilmeye çalışılacaklar…
Ama… Onlar, bu ülkenin “sağduyusu”nun henüz yok olmadığını gösterdiler…
Helal olsun!
 
*****
İMZA
 
Siz de bir üniversitede akademik kadroda görev yapıyorsanız,
bu onurlu direnişe aşağıdaki adresten katılabilirsiniz:
 
 
*****
 
GÜNÜN SORUSU
 
Dünkü yazımda daha önce türban yasağını uygulayan bazı rektörlerin, YÖK Başkanı’nın dayatmasından sonra ne yaptıklarını sormuştum… Yanıt Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz’den geldi: “Yasaları uygulamaya aynen devam ediyoruz.
Türbanlı öğrenciler derslere girmiyor.”
Böylece YÖK Başkanı’nın dayatmasına direnen rektör sayısı 2’ye ulaştı…
Sorum diğer 165 rektöre:
Siz ne diyorsunuz?
This entry was posted in Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *