BU ADAM KİMİN VALİSİ? ORADA OTURACAK MI?

BU ADAM KİMİN VALİSİ?
ORADA OTURACAK MI?
 
Emin Çölaşan
 
 
 

DEVLETİ ele geçiren Fethullah ekibi yılda birkaç kez Abant Oteli’nde toplanır. Kendi aralarında buna “Aydınlar toplantısı” adı verilir. Katılanların çoğu AKP’nin adamı olan Liboş, Şeriatçı, Kürtçü takımıdır. Bunlar meydanı boş bulunca atıp tutarlar, “Körler sağırlar birbirini ağırlar” olayında olduğu gibi birbirlerini dolduruşa getirirler. Sonra da bir bildiri yayınlayıp milleti dolduruşa getirdiklerini zannederler!

Son toplantıya bunların takkeli ve takkesiz liboşlarıyla birlikte bazı AKP milletvekilleri ve Adalet Bakanı katıldı. Dahası, devletin bazı bürokratları da o toplantıda boy göstermişti.

Bunlardan biri, Tayyip’in Kırklareli Valisi olan Cengiz Aydoğdu isimli şahıstı.

Devletin değil, AKP iktidarının ve Tayyip’in valisi olduğunu, o toplantıda söylediği sözlerle kanıtladı.

Şöyle dedi Bay Vali:

“Demokrat Parti 1950 yılında iktidara geldiğinde CHP’yi kapatıp İnönü’yü de tarihteki huzurlu yerine göndermeliydi. Bunu yapmamış olması en büyük talihsizliktir.”

Sen kimsin? Bu sözleri hangi hak ve yetkinle söylüyorsun?

Varsayalım günümüzde bir bürokrat veya general, “AKP’nin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmamış ve Tayip’in gönderilmemiş olması en büyük talihsizliktir” deseydi! Vallaha bütün medyaları ile cazgırlığı ele alıp tantana yapar ve o kişinin ipini çekerlerdi. Kendileri çekemezse, mutlaka Tayyip çekerdi.

Cengiz Aydoğdu isimli bu şahıs, bu sözlerinden sonra o makamda bir dakika bile oturamaz. Derhal görevden alınması gerekir.

Vali, bulunduğu ilde hükümetin değil, devletin valisidir. Devletin bir valisinin, Abant’ta Fethullah cemaitinin düzenlediği toplantıda ne işi vardır? Bırakınız ne işi olmasını bir yana, bir de orada nutuk atıp yukarıdaki sözleri nasıl söyler?

Birkaç gün önce bir yazımda,Turgut Özal döneminde Malatya Valisi olan Naim Cömertoğlu’nun sözlerini sizlere aktarmıştım.Miting otobüsünün üzerindeki Özal,kalabalık tarafından kendisi daha iyi görülebilsin diye çevresindeki herkesi yere çöktürürken, elinde mikrofonla “Vali Bey sen de çök” diye sesleniyor… Vali’den mikrofonda gelen yanıt:

“Sayın Başbakan ben devletin valisiyim. Vali çökmez, çömelmez.Vali çökerse devlet çökmüş olur.”

Şimdi o valiler, devletin valileri yok! Varsa da, 81 il içerisinde belki birkaç tane kalmıştır. Yazık ki şimdi AKP’nin, Tayyip’in, hükümetin valileri var.

Vali Bey hazretleri aynı konuşmasında Cumhuriyet’in devrimlerine de çaktırmadan, üstü kapalı bir biçimde karşı çıkıp şöyle diyor:

“Türkiye, 1920’li yıllarda hafızasını kaybetti. Merzifonlu KocaMustafa Paşa’nın Viyana’da merkeze gönderdiği arizayı (dilekçeyi,raporu) aramızda kaç kişi okuyabilir, okusa da anlayabilir?”

Harf devrime, dil devrimine bu sözleriyle karşı çıkıyor. Hem de nerede, Fethullah’ın toplantısında! Fethullah kim? Cemaati bu dönemde devlete ele geçiren, ellerinde milyarlarca dolar parayı yönetip yönlendiren bir uyanık topluluğun ABD’de yaşayan ve korkusundan Türkiye’ye bir türlü dönemeyen ilkokul mezunu sıradan vaiz!

Toplantılarında devletin Adalet Bakanı ile birlikte “ Devletin (!) valilerinde boy gösterip nutuk attığı bir imam. “

Cengiz Aydoğdu isimli bu şahıs şu anda Tayyip’in Kırklareli Valisi midir, yoksa Kırklareli AKP İl Başkanı mıdır?

Bakalım yumurtladığı bu vecizeler sonrasında görevinde kalacak mı, yoksa derhal alınacak mı! Bekleyelim, görelim.

BİR HAİNİ ANMA GÜNÜ

ŞEYH Sait, bir İngiliz ajanı idi. 1925 yılında Güneydoğu’da devlete isyan etti. Bu Şeriatçı-Kürtçü karışımı isyanı İngiltere’nin desteği ile çıkarmıştı. Genç Cumhuriyet, savaştan yeni çıkan egemenliğini henüz kazanmış olan fakir devlet, bu isyan nedeniyle çok zor günler yaşadı. Yüzlerce Mehmetçik oralarda Şeyh Sait kuvvetleri karşısında dağlarda şehit düştü.

İsyan öylesine genişti ki, bazı iller ve ilçeler isyancıların ellerine geçti. Diyarbakır da düşmek üzereyken son anda kurtuldu. Yörede sıkıyönetim ilan edildi. Devlet aylarca uğraştı ve sonunda bu isyanı binbir güçlükle bastırdı. O sırada Türkiye, Musul’un peşindeydi. Ancak bu isyan devleti öylesine yıprattı ki, Musul elden uçtu gitti.

Şeyh Sait ve çevresindeki hainler tek tek yakalandı. Bunları yargılamak için Diyarbakır’da İstiklal Mahkemesi kuruldu.

İhanet şebekesi yargılandı ve Şeyh Sait isimli satılık hain dahil 48 kişi Diyarbakır’da idam edildi.

Bugün, sizler bu yazıyı okurken Diyarbakır’da Şeyh Sait’i anma etkinlikleri başlıyor. Açık oturumlar düzenlenecek, paneller yapılacak, ruhuna mevlid okutulacak ve bir hain, devletin bu topraklarında böyle görkemli toplantılarla anılacak!

Diyarbakır, çevre il ve ilçeler, bu anma gününde Türkçe ve Kürtçe afişleriyle donatılmış durumda.

İhanet şebekesi olanca hızıyla çalışıyor, İngiliz ajanı hainleri anma günleri düzenleniyor.

Artık idam cezası yok! Bırakın idam cezasını bir yana, Türkiye bu aymaz iktidar döneminde “Demokratikleşme” yaşıyor”!

Kürtçülük açılım tam gaz devam ediyor!

Diyarbakır Valiliği, gözlerinin önünde sergilenen bu Şeyh Sait rezaletine hükümetten gelen emir doğrultusunda “Dur” demiyor, diyemiyor.

Türk Ordusu’nun kolu kanadı kırılmış, hadım edilmiş, her düzeyde mensupları tutuklanıp içeri atılmış, sesi soluğu kesilmiş, tepki veremiyor.

Bu nasıl iştir yahu? Nereye gittiğimizin farkında mısınız?

Türkiye bir ihanet çemberinin altında eziliyor, devletten, hükümetten, ilgili makamlardan tık yok!

Her gün gelen şehit cenazelerinden utanan da yok.

Türkiye Cumhuriyeti topraklarında rezillik, soysuzluk ve kepazelik işte bu noktaya varmış durumda. Arkasında kim var?

Elbette ki “ Demokratikleşme, Kürtçülük açılımı” çığlıklarıyla AKP iktidarı var.

Çok içtenlikle söylüyorum, bu ülkede her şey aklıma gelirdi de, günün birinde vatan hanilerinin böyle topluca anılacağını düşünmezdim.

Şimdi sırada herhalde Vahdettin, Damat Ferit, Aznavur, müftü dürrizade, Şeyh Rıza, Abdullah Öcalan gibileri toplu anma günleri var.

Bugünkü anma törenlerini bari TRT’nin Kürtçe kanalından canlı yayında verseler!

İKİ GÜZEL HABER!

SEVGİLİ okuyucularım, hep iç karartıcı (!) yazılar yazacak değilim ya, biraz da olumlu konulardan söz etmeliyim. Hükümetimiz, asgari ücretle çalışan milyonlarca insanımıza muhteşem bir zammı layık gördü. Ücret yasal olarak 1 Temmuz’da artacaktı ve artış kararı çıktı:

Ayda 22.5 lira, günde 75 kuruş artış! 16 yaşından büyükseniz, artık elinize tam tamına 599 lira geçecek. Şaka değil gerçek bu. Hepiniz köşeyi döndünüz, malı götürdünüz!

Bozdura bozdura harcayın, yatıp kalkıp “Allah devlete millete Tayyip’e zeval vermesin” diye dualar edin. Ankara’da AKP ve hükümet kodamanlarının beş yıldızlı Rixos Oteline düşer ve içeriye alınırsanız, size bu 22.5 liralık zammı verenlerin oradaki yaşantılarını, kapılarda bekleyen son model siyah Mercedes’lerini, debdebe saltanatlarını, düğün derneklerini, size bulgur ve nohut paketiyle uyutanların kurulduğu sofraları bir görmeye çalışın!

Moraliniz hemen düzelecektir!

Tayyipgiller bu kez aile boyu Kanada gezisinde… Ve geziden gelen muhteşem, olumlu haber:

“Obama’nın Tayyip’le 30 dakika olarak planladığı görüşme, tam 65 dakika sürdü.”

Bu konuda eğer bazı art niyetliler size “Ulan kardeşim , görüşme elbette uzar. İkisi tercümanla konuşuyor. Sürenin yarıdan çoğunu tercüman kullanıyor” derse sakın inanmayın. Çünkü “ Van minıt Tayyip” içeride Obama ile şakır şakır İngilizce konuşuyor, tercüman kullanıyor!… Zaten Meclis Albümü’nde bile hizasında “ İngilizce bilir” yazıyor.

İkincisi, Obama televizyonda, uzatmaya kalan ABD-Gana maçını izliyormuş ve Tayyip’i kapıda maç bitene kadar tam bir saat bekletmiş.

Olsun varsın, Tayyip efendiliğini bozmamış ve beklemiş! Haberin bundan daha güzeli olur mu?

This entry was posted in Kose Yazarlari and tagged . Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *