BALYOZ KUMPASININ PERDE ARKASINDAN *** TSK’ya ihanet eden kim * TSK içinde örgütsel faaliyet * Baransu’ya bavulu veren savcı kim? * O savcı kumpasın askeri kanadı mı ?

SİLİVRİ ZİNDANHANE MAHKEMESİNDEN BİR OLAY ;

Ufak bir sorun vardı, dilekçeye imza atmamıştı.
Bunu farkeden Mahkeme Başkanı Bilgin Ak,
dilekçeyi iade edip, imza atmasını istedi.
Özyurt’un beklediği an buymuş; şunu söyledi:

“İmzasız belgeler yüzünden yargılandık,
35 aydır içerdeyim, 18 yıl da hüküm aldım.
Ama bakın siz imzasız dilekçeyi kabul etmediniz.”

***

Olcay Kabaktepe / Ankara
Cumartesi, 06 Eylül 2014
AYDINLIK

TSK içinde örgütsel faaliyet

Balyoz davası sanıklarının şikâyeti üzerine, 1. Ordu Komutanlığı eski Askeri Savcısı emekli Albay Bülent Münger hakkında “görevi kötüye kullanma ve soruşturmanın gizliliğini ihlal” suçlamasıyla açılan davada, Bülent Münger, emekli Kurmay Albay Kemal Dinçer ile Taraf yazarı Mehmet Baransu’nun örgütsel faaliyeti sonrasında büyük kayıplar yaşadıklarını söyledi.

Balyoz davası sanıklarının, Balyoz soruşturması sırasında “Gerçeğe aykırı bilirkişi incelemesi yaptırdığı ve gazeteci Mehmet Baransu’ya soruşturmayla ilgili bilgi verdiği” gerekçesiyle şikayette bulunması üzerine Bülent Münger hakkında açılan davaya dün devam edildi. Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nde görülen davaya, Münger katılmazken, aralarında eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve emekli Albay Dursun Çiçek’in de bulunduğu çok sayıda Balyoz mağduru katıldı.

Davayı, 9 Ekim’de Yargıtay’ın Balyoz davası kararından sonra silah arkadaşlarına destek vermek için Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’ndan istifa eden emekli Koramiral Atilla Kezek ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı emekli Tümgeneral Naci Beştepe de takip etti.

BÜYÜK KAYIPLAR YAŞADIK
Duruşmada, davaya katılma taleplerinin alınmasına devam edilirken emekli Kurmay Albay Kemal Dinçer sanık Münger’in bilinçli bir şekilde Baransu’ya bilgi verdiğini belirterek, “Bu durum, olayın örgütsel bir faaliyet olduğunu gösteriyor. Bu planlı faaliyetler sonucunda ben ve silah arkadaşlarım büyük kayıplar yaşadık” dedi

HİCAP DUYUYORUM
Davaya katılma talebinde bulunan emekli Albay Namık Koç ise, “Silahlı Kuvvetler’den bir kişinin bize kurulan bu kumpasın içinde olmasından dolayı hicap duyuyorum. TSK’nın 365 mensubu bu kumpas sonucunda yaklaşık 4 yıl boyunca büyük acılar çekmiştir. Ayrıca bunun sonucunda TSK kamuoyu nezdinde itibar kaybetmiştir. Münger eğer doğru bir soruşturma yapsaydı şu anki duruma gelinmezdi” ifadelerini kullandı. Askeri Yargıtay 4. Dairesi, davaya katılma taleplerini kabul etti.

10-05-2014
İNTERNETHABERCom

Baransu’ya bavulu veren savcı kim?

Balyoz hükümlüsü komutanlar, Taraf yazarı Mehmet Baransu’ya o bavulu veren ismin Kozmik Oda’yı da aratan Askeri Savcı Bülent Münger olduğunu iddia etti.

Balyoz’da, daha soruşturma aşamasında Mehmet Baransu’ya o ünlü bavulu teslim ettiği iddia edilen dönemin Askeri Savcısı Bülent Münger, şimdi sanık konumunda. Balyoz hükümlülerinin emekli Albay Münger hakkında açtığı davaya dün Askeri Yargıtay’da devam edildi.

Aydınlık yazarı Hikmet Çiçek, duruşma salonunda komutanlarla konuştu.

Balyoz hükümlülerinin Münger hakkında açtığı davaya Askeri Yargıtay’da devam edildi. Komutanlar Çetin Doğan, Engin Alan, Halil İbrahim Fırtına, İhsan Balanlı, Şükrü Sarıışık, Ahmet Yavuz, Süha Tanyeri, Şafak Yürekli, Fikret Güneş, Mustafa Önsel, Cemal Temizöz, Sencer Başat, Yusuf Afat, Mehmet Eldem, Koray Özyurt ve yüzlerce Balyoz hükümlüsü, Askeri Yargıtay’da emekli Hâkim Albay Bülent Münger hakkında açtıkları davanın “müştekileri” olarak getirilmişti.

Hâkim Albay Münger’in ilginç hikayesini anlatan Hikmet Çiçek şunları yazdı:

MÜNGER, BALYOZ DAVASIYLA ÜNLENDİ

“1. Ordu Askeri Mahkemesi’nde savcı iken tanındı. Münger, “Bülent Arınç’a suikast” soruşturması çerçevesinde 1. Ordu Komutanlığı Kozmik Odası’nda arama yapılması kararını talep eden savcıydı. Münger, asıl Balyoz davasıyla ünlendi. Bu davanın kilit adamı. Balyoz davası hükümlüsü komutanlar, henüz soruşturma gizli iken Mehmet Baransu’ya o ünlü bavulu teslim eden kişinin Münger olduğunda hemfikirler. Duruşma arası aynı düşüncelerini bir kez daha ısrarla tekrarladılar. Bu davada Münger’in hazırlattığı bilirkişi raporu da tam bir rezaletti. Savcılara teslim edilen sahte belgeler gerçek kabul ediliyor ve soruşturma, “Belgeler gerçekse, darbe planı da gerçektir” mantığıyla yürütülüyordu. 21 ayrı bilirkişi raporunda, “Bu bir darbe planı değildir” denmesine rağmen, yüzlerce subayın tutuklanıp mahkûm edildiği Balyoz davasını hatırlatmaya gerek yok. Münger şimdi emekli. AKP’li mi F tipi mi, belli değil.(…)”

“BARIŞ NE OLDU BİZİM KİTAP”

Ahmet Zeki Üçok’un, yaşanan sürecin başındaki komutanları eleştirdiğini söyleyen Çiçek, Üçok’un “Dik duramadılar. Dursalardı bırakın generali, kedi bile alamazlardı” dediğini aktardı. Ayrıca parti adı vermeyen Üçok çıkınca siyasete atılacağını söyledi.

Üçok’un Odatv’ye iletmek istediği mesaja da yazısında yer veren Hikmet Çiçek şöyle devam etti:

“Oda TV’den Barış Terkoğlu’na bir not iletmemi istiyor, “Barış ne oldu bizim kitap?” diye soruyor! Silah arkadaşlarına desteğe gelen emekli Tümgeneral Muammer Ünal, “Veli (Küçük) benim sınıf arkadaşımdır. Kitabını okudum, okurken de ağladım” diyor. Balyoz hükümlüleri bir dönemin sonuna gelindiğine inanıyorlar. Peki ya sonra? Sonra bütün bu yaşananların hesabı sorulacak. O günü de göreceğiz.”

BU KONUYU MÜYESSER YILDIZ!IN YAZISI İLE DAHA DA AÇALIM ;

Müyesser Yıldız
Odatv.com

Balyoz tutuklularının, Balyoz soruşturmasını başlatan dönemin 1. Ordu Komutanlığı Askeri Savcısı Bülent Münger hakkında açtığı “görevi kötüye kullanma” davası, “kumpas” davasına dönüşme yolunda.

Şikayetçi askerler, hem Münger, hem de onun görevlendirdiği bilirkişi Kurmay Binbaşı Ahmet Erdoğan’ın,
“kumpasın askeri kanadının üyesi” olduğunu iddia edip, davanın kapsamının genişletilmesi ve Genelkurmay Başkanlığı’nın “kumpas”la ilgili yaptığı suç duyurusuyla birleştirilmesini talep ederken, davaya bakan Askeri Yargıtay 4. Dairesi ilginç bir ara karar aldı.

“İddiaların yaygın şekilde medyada yer aldığına, hak arama hürriyetinin geniş şekilde yorumlanması gerektiğine” dikkat çeken Mahkeme, şikayetçilerin iddiası ile iddia konusu eylemler arasında ilgi bulunduğu sonucuna ulaşıldığından şikayetçilerin katılma istemlerinin uygun olduğuna” karar verdi.

Engin Alan, Çetin Doğan, Halil İbrahim Fırtına gibi isimler başta olmak üzere 50’nin üzerinde Balyoz tutuklusu subayın mağdur/müşteki sıfatıyla eski askeri Savcı Bülent Münger hakkında açtığı ve hazır bulunduğu davaya bugün Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nde devam edildi. Bu davanın kapsamını daha önce anlatmıştık.

KİMLER VAR KİM YOKTU

Duruşmadaki iddia ve taleplere geçmeden önce Askeri Yargıtay’daki manzarayı tarif etmeye çalışayım.

Eşler, ana babalar, çocuklar… Kadriye Anne ve elinde bastonu Osman Amca bile sabahın köründe yollara düşmüştü. Oğulları Ali Yasin Türker İstanbul’dan geliyordu… Hiç uyumamışlar… Ve cezaevi araçlarından indirilen muvazzaf veya emekli komutanlar… Alkışlar eşliğinde iniş… Okulu asan çocukların, babalarının boynuna atlaması… En güzel elbiselerini giymiş saçlarını yaptırmış eşler… Bayram günü gibi… Hem eş ve çocuklar, hem de ayrı cezaevlerinde oldukları için yıllardır görüşmeyen silah arkadaşlarıyla kucaklaşma

Ankara’daki yargı muhabirlerinin gözlerini bile dolduran sahneler…

Sadece aileler değil, çok insan ordaydı; Vardiya Bizde temsilcileri, TESUD yönetimi, korkmayan silah arkadaşları. Korkusuz Gaziler Serdar Çelensu, Ertan Acır, İzzet Ertunç, Koray Gürbüz. Tekerlekli sandalyeleriyle içeri girdiklerinde duruşma başlamıştı. Herkes izleyicilerin en ön sırasında onlara yer açtı. “Engin Paşa nerede?” diye sordular. Heyetin hemen önünde oturan Engin Alan duymuş, hissetmiş gibi başını arkaya çevirdi, ilk Gazisi Serdar Çelensu’yla gözgöze geldi, onları eliyle selamladı.

Aradaki bariyere rağmen duruşma salonu herkes sevdiğine yakın olmak istiyor, kokusunu duymak istiyordu. İzleyiciler bölümünün ön sırasına gazeteciler oturmuştu. Ancak hepsi sözleşmişçesine, büyük bir olgunlukla kalkıp, yerlerini eşlere, çocuklara ya da ana babalara bırakıp, arkaya geçti.

Bu tabloda tek bir kişi yoktu. Bir kaç gün önce Ahmet Hakan’a, “Duruşmalara gözlemci gönderiyor, günü gününe bilgi alıyoruz” açıklaması yapan Genelkurmay Başkanlığı’nın gözlemcisi!.

EV ADRESİNİ BİLMEMEK

Duruşma, yoklamayla başladı. Yeni davacıların kimlik tespiti yapıldı. Sıra ev adreslerinin sorulmasına gelince dramın büyüklüğü bir kez daha ortaya çıktı.

Kimi, “Ev adresimi bilmiyorum” dedi, kimi de “Hiç oturmadım ki”…

Kimi, “Henüz bilmiyorum”la geçiştirdi, kimi kaldığı cezaevininin adresini verdi…

Kimi eşinden aldığı adresi kağıttan kopya çeken bir öğrenci gibi gizlice, kimi açıktan okudu…

İzleyiciler arasından şöyle bir ses yükseldi: “Adamlar evlerini bilmiyor ki, adreslerini bilsin!..”

Onlar içerdeyken taşınılan yeni evlerin adresini bilen bir avuç subay çıktı.

Ev adresini bilen veya kağıttan okuyanlar olduğunda Mahkeme Başkan Bilgin Ak, “Katibimiz çok hızlı yazamıyor, yavaş söylerseniz…” demek zorunda kaldı. Bilenler yine hızlı hızlı söylemeye devam edince Başkan Ak şu ilginç espiriyi yaptı:

“Sivil mahkemelerde hızlı yazan katiplere alışmışsınız, Bizde öyle hızlı yazan katip yok.”

MAHKEMEYE İMZA ŞOKU

Duruşma başladı. İlk söz verilen Balyoz tutuklusu Koray Özyurt’un heyete bir sürprizi vardı. 4 sayfalık dilekçesini yazılı olarak sundu. Ufak bir sorun vardı, dilekçeye imza atmamıştı. Bunu farkeden Mahkeme Başkanı Bilgin Ak, dilekçeyi iade edip, imza atmasını istedi

Özyurt’un beklediği an buymuş; şunu söyledi:

“İmzasız belgeler yüzünden yargılandık, 35 aydır içerdeyim, 18 yıl da hüküm aldım. Ama bakın siz imzasız dilekçeyi kabul etmediniz.”

Başkan Ak, “Sehven yaptınız herhalde” deyince de Özyurt, Başkan Ak’ı gülümseten “Hayır, sehven yapmadım” cevabını verdi.

KUMPAS ÇETESİ TUTANAKTA

Duruşmanın devamında diğer şikayetçiler, iddia ve taleplerini özetle şöyle ile getirdi:

Yavuz Kılıç : Acaba Milli Orduya kurulan kumpasta sanığın da rolü var mı, araştırılmasını talep ediyorum.

Erkan Kubat : Suç çetelerinin TSK’da da olduğuna inanıyorum. Sanığın bu kumpasın içinde olup olmadığının araştırılmasını istiyorum.

Çetin Doğan : Evimi aramaya gelen Savcı Bülent Münger’di. Hakkımdaki kararı değiştirdi. Daha aramaya gelmeden tv’lerden evinde arama yapıldığı haberleri yayınlandı. Bir senaryo çizilmiş, adım adım uygulanmıştır. Bülent Münger’in bu kumpasın içinde olduğuna dair ciddi kuşukularım var.

Savcı Münger’e askeri evrakların nasıl çalındığını soruşturma görevi verildiği halde, O “Bu darbe planı mı değil mi?” soruşturması yaptı. Münger’in kumpasın askeri kanadının üyesi olduğunu düşünüyorum. Onun görevlendirdiği bilirkişi Ahmet Erdoğan’ın da dinlenmesini ve soruşturmanın kapsamının genişletilmesini istiyorum.

(Çetin Doğan beyanında, “Kumpasın askeri kanadı” ifadesini kullandığı halde Başkan Ak’ın bunu tutanaklara, “Kumpas çetesinde yer aldığı” şeklinde geçirmesi dikkat çekti.)

Turgay Yıldız : Ahmet Erdoğan gerçekte bilirkişi olarak görevlendirilmemiştir. Tüm delillerin toplanmasından sonra 5 kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturulmuş, bu heyette Erdoğan yer almadığı gibi, heyetin raporunda da Erdoğan’ın raporuna hiçbir atıfta bulunulmamıştır. Öyleyse Savcı Münger, Savcılığa neden sadece Erdoğan’ın raporunu göndermiştir?

Mehmet Örgen : Dava bizim için o kadar önemli ki Hadımköy’den geldim. Gece 11’da yola çıktık. Daha önce bu “kumpasla” ilgili birtakım iddialarda bulunan Orhan Aykut’un da dinlenmesi, Manger’le ilişkisinin araştırılması gerekiyor. 16 yıl hapisle cezalandırıldım. Hak etmediğim halde sadece ben değil, eşim ve çocuklarım da büyük acılar çekti. Onlar adına şikayetçiyim.

Mehmet Örgen beyanını yazılı sunarken, ayrıca okumak istediğini söyledi. Bunun üzerine Başkan Ak, “Kamuoyu duysun diye okumak istiyorsanız, okuyun. Yoksa biz dilekçeleri zaten okuyoruz” dedi.Örgen, dilekçesini okuduktan sonra da duruşmadan ayrılmak istediğini bildirdi. Başkan Ak bunu tutanaklara, “Acil işi nedeniyle ayrılmak istedi” diye yazdırmaya başlayınca müdahale eden Örgen,“Acil işim yok. Hadımköy’e intikal ettirilmem gerektiğinden ayrılmam gerekiyor” şeklinde düzeltti. Örgen’in bu sözü tüm heyeti gülümsetti.

SAVCI ŞİMDİ NEREDE ÇALIŞIYOR

Duruşmaya Hasdal Cezaevi’nden gelerek katılan Ali Yasin Türker de bir askeri bilirkişide aranan şartları okuduktan sonra, Savcı Münger’in görevlendirdiği Ahmet Erdoğan’ın bu şartlara uyup uymadığının araştırılmasını talep etti. Türker, şunları söyledi:

“Bilirkişi Ahmet Erdoğan 1800 bilgisayar dosyasını 20 günde inceleyip, rapor hazırladı. Balyoz davasında 967 sayfalık iddianame 2 TRT spikeri tarafından ancak 10 günde okunabildi. Askeri Savcılığın oluşturduğu 5 kişilik heyet, aynı belgeleri 27 günde inceledi. Sadece bunlar dahi bilirkişi raporunun verilen göreve uygun hazırlanmadığını, Münger’in görevini kötüye kullandığını, bu eksikliğe göz yumduğunu gösteriyor. Bu maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması için Ahmet Erdoğan’ın tanık olarak dinlenmesini ve Savcı Münger’in bilirkişi görevlendirmesini usüle uygun yapıp yapmadığının araştırılmasını istiyorum. Görevlendirme usule uygun değilse, bu bir yeniden yargılama sebebidir. Ayrıca Savcı Münger’in emekli olduktan sonra SPK veya İMKB’de çalışmaya başladığı yönünde iddialar var. Siz de askeri hâkimsiniz. Böylesi ilgisiz bir alanda çalışması düşündürücü değil mi? Bunun da sorulmasını istiyorum.”

Ali Yasin Türker’in beyanından sonra Mahkeme Başkan Ak, “Siz de Hasdal’a mı gideceksiniz? Tutuklu musunuz?” diye sordu.

BU RAPOR BAŞKA YERDE HAZIRLANDI

Bir diğer şikâyetçi Hava Kuvvetleri eski Komutanı İbrahim Fırtına, “Balyoz bir trajedidir. Bu trajedinin ilk adımı da sanık Bülent Münger tarafından atıldı. Hazırlattığı 6 rapordan sadece birisini göndermesi nedeniyle bu büyük acılar yaşandı” dedi.

Behzat Balta ise Binbaşı Ahmet Erdoğan’ın böyle bir rapor hazırlama imkân ve becerisinin olmadığını belirterek, “Bu başka yerde hazırlanmış ve eline tutuşturulmuştur” iddiasında bulundu.

Emekli Hâkim Albay Zeki Üçok da Bülent Münger’in yanısıra Ahmet Erdoğan hakkında “Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüt üyesi olmak, suç atmak, sahte belge düzenlemek, soruşturmanın gizliliğini ihlal, adil yargılamayı etkileme” suçlarından İstanbul Cumhuriyet Başsvcalığına suç duyurusunda bulunulmasını ve davanın Genelkurmay Başkanlığı’nın yaptığı “kumpas” suç duyurusuyla birleştirilmesini istedi.

Mahkeme heyeti, tüm bu talepleri değerlendirmek üzere duruşmayı 7 Mart’a ertelerken, şu ilginç ara kararı aldı:

“İddianamede şikayetçilerin mağduriyetine dair bir değerlendirme yapılmadığı görülmekle birlikte, şikayetçilerin ısrarla, sanığın iddia konusu eylemleri nedeniyle zarar uğradıklarını öne sürmeleri, sanığa atılı eylemler ile şikayetçilere atılı eylemler arasında ilintili bulunması, iddia konusu eylemlerin yaygın şekilde medyada yer alması karşısında; hak arama hürriyeti ile adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkeleri kapsamında suçtan zarar gören kavramının, iddia konusu eylemlerle ilgisi olmak kaydıyla, şikayetçilerin değerlendirmelerini de kapsayacak şekilde geniş yorumlanması gerektiği, dava konusu yargılamada da şikayetçilerin iddiası ile iddia konusu eylemler arasında ilgi bulunduğu sonucuna ulaşıldığından şikayetçilerin katılma istemlerinin uygun olduğuna karar verilmiştir.”

Bu dava birçok açıdan gerçekten önemli!.. Büyük bir dikkatle izlemeye devam edeceğiz…

Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

This entry was posted in ERGENEKON - BALYOZ, HUKUK-YARGI-ADALET, SİYASİ TARİH, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *