Uzmanlara göre devletler ve partiler arası propaganda savaşının yeni cephesi sosyal medya (Midjourney)
Trollerle seçim kazanılır mı:
Ülke ve dünya siyasetine
trollerle nasıl yön veriyorlar?
Çağla Üren urencagla@gmail.com
Pazartesi 27 Mart 2023
“internet trolleri” konusunu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim alanında Doç. Dr. Erkan Saka, NewsLabTurkey’nin kurucusu Dr. Sarphan Uzunoğlu ve İletişimci/yazar Ümit Alan’ın görüşleri ışığında masaya yatırdık.
Teknoloji, ülkelerin veya siyasi grupların dezenformasyon yaymasının, karşıt görüşlü kişileri sosyal medyada hedef haline getirmesinin ve hatta seçim sonuçlarını etkileme girişimlerinin önünü açtı.
Türkiye 14 Mayıs’ta yapılacak genel seçimlere hazırlanırken dezenformasyon, online propaganda ve trol faaliyetleri yoğun biçimde tartışılıyor. Öte yandan bu mekanizmalar yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da yoğun tartıştığı konular.
Biz de dünya genelinde iktidarların sosyal medya platformları aracılığıyla iç taktikve dış siyasete nasıl yön vermeye çalıştığını ve buna yönelik iddiaları ele aldık. Uzman görüşleri ışığında özellikle “trol faaliyeti” diye adlandırılan çalışmaların doğasını ve Türkiye’deki tartışmaları irdeledik.
Trol faaliyeti ne anlam ifade ediyor?
Trollük bugün sıklıkla, sosyal medyayı ve internet forumlarını önceden belirlenmiş bir mesajla doldurmak için sahte çevrimiçi profiller oluşturan profesyonel insan gruplarını nitelemek için kullanılıyor. Bu gruplara örneğin, belirli bir politikacıyı övmek veya hükümeti eleştiren birine saldırmak gibi görevler verilebilirken, dış siyasette de internet kullanıcılarının görüşlerini şekillendirmek için bu faaliyete başvurulabiliyor.
Hükümetlerin veya güçlü siyasi odakların bu faaliyetlere yatırım yaptığı ülkeler arasında Rusya, ABD, Filipinler, Türkiye, Hindistan ve Çin de var.
Troller ve astroturfing: “Hepsi birbirine karıştırılıyor”
Öte yandan, NewsLabTurkey’nin kurucusu Dr. Sarphan Uzunoğlu’na göre, genellikle belirli bir ücret karşılığı siyasi propaganda yapan veya yapay bir gündemi gerçekmiş gibi gösteren kişilerin faaliyetleri aslında “astroturfing” olarak adlandırılıyor. Ancak hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde bu kavram yerine “trollük” kullanılır hale gelmiş.
Türkçede “yapay çim” anlamına gelen astroturf, siyasi, dini veya reklamcılık amaçlı bir mesajın aslında “tabandan gelen” bir desteğe sahipmiş gibi gösterilmesi demek.
Bu faaliyeti yürüten hesapların temel amacıysa suni bir gündem oluşturmak.
Uzunoğlu’na göre, kavramla ilgili en büyük zayıflık Türkçesinin olmaması. Independent Türkçe’ye konuşan Uzunoğlu, “Ben bunlar için ‘kampanyacı hesaplar’ gibi tanımlar bulmaya çalışıyorum” diyor.
Öyleyse trollük aslında nedir?
“Trollük temel anlamıyla şu demek: Herhangi bir işte doğru düzgün yürümekte olan, iletişimsel süreci bozmak” diyen Uzunoğlu şöyle devam ediyor:
Örneğin bir grup feminist kendi arasında tartışırken, alakasız fotoğraflarla yorum yapmak gibi. Trolün işlevi tamamen kendi zevki için suyu bulandırmak. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim alanında Doç. Dr. Erkan Saka da trolün tanımını “Süregelen bir tartışmayı provoke etme hali” diye yapıyor:
Tartışmayı aksatıp bozuyorsunuz, orada rasyonel müzakere zemininin kaybolmasına neden oluyorsunuz. İnternet trolü bu işe yarıyor. Örneğin bir siyasi lider bir açıklama yapıyor. Aslında o açıklamanın yayılmasını engelleyip, politikacıyı kızdırıp tartışmanın başka yerlere kaymasını sağlıyorsunuz.
Saka ayrıca, “Ancak bu tanımın ötesinde Türkiye’de gördüğümüz şey, hükümet karşıtlarının hedef gösterilmesi, onların geriye itilmesi ve susturulmaya çalışılması” diye ekliyor.
“Kavram karmaşası siyasi özneleri değersizleştiriyor”
Uzunoğlu, tüm bu kavramların birbirine karıştırılmasının ve hepsinin birden trollük diye nitelendirilmesinin de siyasi sonuçları olabileceğini vurguluyor. Ona göre bu durum, insanların farklı siyasi görüş bildiren herkesi trol olarak görmesine yol açıyor ve aslında siyasal tartışmanın önünü kapatıyor:
İnsanların, ‘Bu CHP trolü, şu AKP trolü’ diyerek siyasal özneleri de değersizleştirmesine yol açıyor. Bu durum aslında faaliyetler arasında iyi ayrımlar yapmamız gerektiğine işaret ediyor.
Bot hesaplar işin neresinde?
Bu noktada astroturfing veya trol faaliyetleri yürüten hesapların bot hesaplarla da sık sık karıştırıldığını söylemekte fayda var.
Kabaca, belirli faaliyetleri gerçekleştirmek üzere programlanmış ve otomatikleştirilmiş hesaplara bot deniyor. Bunlar yapay zekalı sohbet botlarından farklı olarak insanların sorularına yanıt vermek veya iletişim kurmak üzere tasarlanmıyor.
Yalnızca takip etme, beğenme, anket sonuçlarına müdahale etme ve gerçek olmayan izleyici verileri sağlama amacı güdüyor. Yazar ve İletişimci Ümit Alan, Twitter ve Facebook gibi platformların bu tür faaliyetler için büyük olanaklar tanıdığını, bu yüzden bot kullanmadan da “ordu” yaratmanın mümkün olduğunu vurguluyor:
“Bir twitter hesabı ilk açıldığı andaki isimde devam etmek zorunda değil. İstediğiniz gibi ismini değiştirebilir, geçmişini tamamen silebilirsiniz. Bunu takipçilerinin fark etmesi bazen aylar alır, bazen de fark etmezler bile” diyen Alan şöyle ekliyor:
Böyle verimli bir saha olunca da yeterince paranız varsa bir ordu yaratmanız işten bile değil.
Botlar yerini gerçek kişilere bıraktı
Önceden belirli hastaglerin gündem olması için bot hesaplar kullanılıyordu. Hastaglerin kullanıldığı tweetlerde kelimelerin rastgele dizildiği, anlamsız cümleler görülüyordu. Ancak zamanla bu değişti. Artık çoğu hesabın arkasında gerçek kişiler var.
Alan’a göre bunun nedeni, trollüğün artık para karşılığı algı operatörlüğü anlamına da gelmeye başlaması. İletişimci sadece politik amaçlı olanların değil, taraftar grupları, futbol yöneticileri, teknik direktörlerin de bu faaliyete başvurduğunu aktarıyor:
Yani belirli bir konuda algı oluşturmak isteyen bütün kişi veya çıkar grupları, şu veya bu şekilde takipçi oluşturan ya da Whatsapp, Telegram gibi platformlardaki gruplarda örgütlenen insanlardan hizmet satın alınıyor.
Trol çiftlikleri: Nasıl çalışır, taktikleri neler?
Yine de hem Türkiye’de hem de dünyada astroturfing veya trol faaliyeti yürüten hesaplar genellikle “trol çiftlikleri” adı altında ele alınıyor. Bunlara “çiftlik” denmesinin nedeni ise söz konusu hesapların birbirlerinin gönderilerini paylaşarak veya yorumlayarak koordineli biçimde çalışması.
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde bu faaliyetlerde görev alan kişilerin 12 saatlik vardiyalarla çalıştığı ve sosyal medyada günde 100’den fazla yorum paylaştığı biliniyor. Bu strateji, milyonlarca kullanıcıya sahip Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformlarının algoritmaları sayesinde başarıya ulaşıyor. Zira söz konusu algoritmalar, çok beğeni alan veya çok paylaşılan gönderi ya da konuları öne çıkarıyor.
Profesyonel hesapların şimdiye dek en çok dile getirilen taktikleri şöyle:
Hesap devralma/ele geçirme: Twitter’a göre şimdiye dek tespit edilip kapatılan hesapların çoğu ele geçirilmiş veya devralınmış. Bu hesapların önceki gönderileri temizleniyor ve hesaplar yeniden konumlandırıyor. Bunlar genelde erken tarihlerde açılmış ama buna rağmen az sayıda tweeti olan hesaplar.
Retweet halkaları kurma: Bazı hesaplar belirli içerikleri retweetlemek, beğenmek ve aslında gerçek olmayan izleyici verileri oluşturmakla görevli. Aynı zamanda belirli hastaglerin gündem olmasını sağlamak için de çalışan bu hesaplar, hem bot hem de gerçek kişiler tarafından yönetilen hesaplar olabiliyor.
Diğer zamanlarda sıradan paylaşımlar yapma: Bu hesaplar takipçi sayısını artırmak ya da daha gerçekçi görünmek için futbol gibi siyaset dışı paylaşımlar da yapıyor. Karşıt görüştenmiş gibi davranma: Hükümetlerin muhaliflere karşı görüş oluşturmak için kullandığı hesapları çeşitli kimliklerde de görmek mümkün. Bunlardan bazılarının muhalif taklidi yaptığı bile biliniyor.
Türkiye’de bir sektörleşme var mı: “Belediyeden iş almak için trollük yapan var”
Trol çiftlikleri aslında dünya genelinde büyüyen bir “sektör”. Aşağıda örneklerini ayrıntılı ele alacağımız üzere, Rusya’da hükümete bağlı belirli ajanslar üzerinden kurumsallaşan propaganda faaliyeti, Hindistan ve Filipinler gibi Asya ülkelerinde bir kesime istihdam sağlar hale gelmiş ve sektörleşmiş durumda.
Saka, Türkiye’deki benzer faaliyetlerin henüz bir sektör olarak ele alınmadığını vurguluyor ve bu etkinliğe yalnızca iş bulma amacıyla yaklaşanların da olduğunu belirtiyor:
Makale hazırlarken, söyleşilerimden birinde görüştüğüm kişi açık açık anlatmıştı. ‘Ben belediyelerde iş bulmak istiyorum, onun için bunu yapıyorum’ demişti. Bazı ülkelerde reklam ajansına gidersiniz ve ücret karşılığında trollük yaptırırsınız. Çok daha alenidir.
Saka, “Burada daha dolaylı şekillerde devam ediyor. Belediyeden iş alırsınız, başka bir şey alırsınız. Doğrudan maaş yerine arpalıktır. Maaşlı trollerin çok az olduğuna inanıyorum” diye ekliyor.
Ayrımlar silikleşiyor: Para alması, anonim veya fake olması şart değil
Bu arada tanımlar yalnızca birbirine karıştırılmakla kalmıyor, aynı zamanda değişiyor da. Zira uzmanlara göre bugün bir kullanıcının astroturfing faaliyetinde bulunması için illa ki ödeme alması, birden fazla hesabı yönetmesi, anonim olması ya da emir komuta zinciri içinde bulunması şart değil. Bu faaliyetlerdeki “manevi kazancın” önemini vurgulayan Saka da insanların hemfikir oldukları söylemleri desteklemek için de trollük yapabileceğinin altını çiziyor:
Türkiye’de Gezi Direnişi’nin sonrasında bir sürü AK Partili de bunu aslında gönüllü olarak yaptı. Saka ayrıca, bu faaliyetlerde bulunan kişilerin kimliklerinin de gizli olmadığını vurguluyor: Yurt dışındaki örneklere bakılırsa siyasi trol gibi görünen, hedef gösterme, hashtag çalışmaları gibi şeylere liderlik edenlerin çoğu aslında bilinen isimler.
“Siyasi diskurun kendisi trollüğe kaydı”
Saka’ya göre bugün dünyada siyasi söylemlerin ve tartışma biçiminin kendisi de giderek “trollüğe” kayıyor:
Aslında bütün siyasi diskur, daha demokratik ve rasyonel zeminden bir tür trolleme seviyesine düşmüş gibi görünüyor şu anda. Bence bu daha kaygı verici. Akademisyen bu nedenle örneğin belirli kişilerden veya gönderilerden bahsederken “trol” yerine “trol söylemi” gibi bir kavramın kullanılabileceğini savunuyor:
Çünkü aslında kendisine trol dediğinizde sizi dava edebiliyor ama yazım tarzı, içerik üretimi trolce olabiliyor.
Türkiye’deki trol çiftliklerine dair neler söyleniyor?
Türkiye’deki trol çiftliklerinin tarihi epey eskiye dayanıyor. Hatırlamak gerekirse bu hesapların varlığı 2013’teki Gezi Parkı protestoları sırasında kamuoyunda “AK Troller” adı altında duyulmuş, aktivist hacker grubu RedHack’in sızdırdığı Berat Albayrak’ın özel yazışmalarıyla gündeme gelmişti.
18 Haziran 2013 tarihli bir e-postada, ABD’de faaliyet gösteren Turkish Heritage Vakfı’nın eski başkanı Halil Danışmaz’ın Albayrak’a “profesyonel grafik tasarımcılar, yazılımcılar ve psikolojik savaş eğitimi almış eski ordu mensuplarından oluşan bir ekip kurmasını önerdiği” görülmüştü.
Ünlü Stanford raporu: Türkiye’de 7 binden fazla hesap kapatıldı
Stanford İnternet Gözlemevi’nin 2020’de yayımladığı rapor da Türkiye’de büyük gündem olmuştu. Rusya, Çin ve Türkiye olmak üzere üç ülkeye odaklanan raporun ardından Twitter harekete geçmiş ve binlerce hesabı kapatmıştı.
Çin hükümetiyle ilişkilendirilen 23 bin 750 hesap belirlenmiş ve bu hesaplardan yaklaşık 350 bin tweet atıldığı ifade edilmişti. Rus devletiyle de 1152 hesap ilişkilendirilmişti. Bu hesaplardan da 3 milyondan fazla tweet atıldığı bildirilmişti.
Türkiye’dense AK Parti hükümetiyle bağlantılı olduğu belirtilen 7 bin 340 hesap vardı. Bu hesaplardan 36 milyondan fazla tweet atıldığı aktarılmıştı. Raporda, “Operasyonun büyük bir bölümü Türk vatandaşlarını hedef alıyor” denmişti.
Söz konusu hesaplar, araştırmanın hemen ardından Twitter tarafından kaldırılmıştı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise iddiaları reddetmiş ve şöyle söylemişti:
Hesapların kapatılması kararına dayanak olarak öne sürülen birtakım dökümanların da bilimsellikten uzak, taraflı ve siyasi saiklerle oluşturulduğu açıkça görülmektedir.
“Çok geç kalınmış bir rapordu”
Saka ise bu çalışma için “Sahaya çok hakim olmayan bir rapordu” diyor. Akademisyene göre bu raporun özellikle Türkiye kısmı için için çok geç kalınmıştı: Zaten kullanım dışı kalmış, çoktan inaktif olmuş bot ağları vardı raporda. Yani biraz geç kalınmış bir raporlamaydı o.
Seçim yaklaştıkça trol tartışması büyüyor 2023 seçimlerinin yaklaşmasıyla sosyal medyada yürütülen faaliyetler de gündemde daha büyük yer kaplar hale geldi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ocak 2022’de trol tartışmasını yeniden alevlendiren isim oldu. Hazırladıkları raporda “trollerin isim isim deşifre edildiğini” öne süren Kılıçdaroğlu, “Son 6 ayda beni etiketleyen 700 binden fazla tweet atılmış. Bunların 300 binini maaşlı trollere ürettirmişler” dedi.
Söz konusu hesap ağının halktan toplanan vergilerle finanse edildiğini savunan muhalefet lideri, Twitter’da “Son Laik Bükücü” adını kullanan Nevzat Kanlı’ya bağlı birçok trolün olduğunu iddia etti: Aslında bu ağlar iç içe geçmiş durumda. Nevzat Kanlı bir iç ağ, ona bağlanmış troller var. Onun sinyaliyle bu troller devreye girip onun küfürlerini paylaşıp duruyorlar. Sanmayın ki Nevzat Kanlı bir robot. Sizin gibi gerçek bir kişi.
Son olarak da CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in 12 Ocak 2023’te TBMM’de düzenlediği basın toplantısındaki açıklamaları büyük tartışma yarattı.
Bu açıklamada Özel, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bir “trol ordusu” olduğunu, Emin Şen isimli bakanlık müşavirinin bu ordunun başında yer aldığını öne sürdü. Özel’in iddiasına göre Şen’in yönettiği “8 bin kişilik bir trol ordusu”, Telegram grubunda kendilerine iletilen hesapları hedef gösteren sosyal medya paylaşımları yapıyor.
Öte yandan, Ebabil Harekatı isimli bu grup, aslında faaliyetlerini açıktan yürütüyor. Kanalın an itibarıyla 9 binden fazla abonesi var. Teyit’in aktarımına göre grubun yöneticilerinin, kanaldaki kullanıcılara sosyal medya hesaplarında paylaşmaları için doğrudan metin, hashtag ve bağlantı ilettiği ve bunu düzenli yaptığı görülüyor.
Örneğin grup, Canan Kaftancıoğlu’nun hesabını topluca Twitter’a şikayet ederek kısıtlattıklarını da iddia ediyor.
Trollerle seçim kazanılır mı?
Trol tartışmalarının ortasında birçok kişinin aklına gelen ilk sorulardan biri de bu. Saka bu soruya “Bence mümkün değil” yanıtını veriyor. “Tabii ki bir etki gücü var ama bu iş tek başına dijitalle olmuyor” diyen Saka, Türkiye’deki sosyal medya kullanıcısının niteliğine de vurgu yapıyor:
Türkiye’de çok canlı, çok aktif bir sosyal medya kullanıcı kitlesi var. Böyle manipülasyon çalışmaları da çabuk deşifre ediliyor. Burada herkesin bir fikri var. Yani uzun veya orta vadede birilerini yönlendirebilmek çok zor.
“Seçim kazanılamaz ama kaybedilebilir”
Geçmişte TBMM’de Sırrı Süreyya Önder’in vekil danışmanı olarak çalışan Uzunoğlu da “Sosyal medyadan seçimin kazanılamaycağını biliyorum” ifadelerini kullanıyor. “Seçim dediğiniz şeyin çok farklı dinamikleri vardır. Fiziksel temas, dert dinleme, iki tarafla da iletişim gibi temel şeylere dayandırıyorum.”
Öte yandan Uzunoğlu, bazı adayların sosyal medya nedeniyle seçim kaybedebileceğini söylüyor: Sosyal medyanın siyasi liderler bağlamında negatif etkisinin pozitif etkisinden daha yüksek olduğunu belki de tahmin edebiliriz. Ama tabii elimizde böyle bir veri tabanı yok.
Astroturfing ne zaman meşru olmaktan çıkar?
Sosyal medyada bir mesajı görünür kılmak veya bir mesaj oluşturmak için yürütülen faaliyetlere aslında reklamcılık sektöründe sık rastlanıyor. Örneğin yeni dizilerin Twitter gündeminde üst sıralarda yer alması veya online alışveriş uygulamalarında puanlamalara ve kullanıcı yorumlarına müdahale edilmesi de bu faaliyet kapsamında.
Öte yandan bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Siyasette astroturfing faaliyetini bu denli tartışmalı ve gayrimeşru kılan nedir?
Uzunoğlu’na göre problemin kendisi bu taktiğin kullanılması değil, nasıl kullanıldığı. “Bu taktiğin ekonomi politiğine bakmak lazım” diyen Uzunoğlu, söz konusu faaliyetlerin partinin kendi bütçesinden karşılanması, uygun biçimde raporlanması ve kime hangi paranın neden verildiğinin açıklanabilmesi gerektiğini söylüyor.
Hizmetin veriliş biçimi ve hizmeti alırken kullanılan ödenekle ilgili sorun var. Mesela bu parayı İletişim Bakanlığı veriyorsa burada problem vardır. Bir de verilen mesajlar çok sıkıntılı. Örneğini dışlayıcı, ayrımcı, ırkçı mesajlar veriliyor. Zaten bunun bu kadar konuşulmasının sebebi de bu.
Uzunoğlu ayrıca, söz konusu propaganda faaliyetleriyle verilen mesajların dezenformasyon üzerine kurulu olmasının da “elbette hiçbir şekilde meşru olamayacağını” vurguluyor.
Maraş depremlerindeki dezenformasyon, bir “pilot çalışmaydı”
Saka’ya göre seçim sürecine yönelik propaganda faaliyeti, 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından başlayan dezenformasyon kampanyasıyla da ilintili. “Deprem ne yazık ki bu konuda bir pilot çalışmaya dönüştü. Depremde bu kadar çok yanlış haber göreceğimizi düşünmüyordum” diyen akademisyen, “Influencerlar belli partiler adına mesaj girmeye başladı” diye ekliyor.
Saka ayrıca, konuyla ilgili bir duyumunu da Independent Türkçe’yle paylaşıyor:
Aldığım bir duyuma göre seçim için anlaşılan bazı kişiler, şimdi ihtiyaç olduğu için depreme de eğiliyor. Seçimde hiç beklemediğiniz kişilerin kalkıp (insani duygular dışında) deprem içerikleri girdiğini görmeye başlayabilirsiniz.
Birçok kişiye göre deprem sürecinde Twitter, ciddi bir astroturfing faaliyetine sahne oldu. Depremin nedeni olarak Akdeniz’deki ABD gemilerini gösteren birçok hesap türerken, ciddi bir dezenformasyon akışı ortaya çıktı. Gerçek dışı iddiaları yaygınlaştıran birçok hesabın daha sonradan silindiği görüldü.
“Asrın Felaketi”
Bu arada AK Parti hükümetinin “Asrın Felaketi” sloganı için açılan bir hesap da dikkatleri çekti. 72 bin takipçili Asrın Felaketi hesabının aslında Ağustos 2022’de açıldığı tespit edildi. Hesaptan daha önce slime videolarının paylaşıldığı anlaşılınca kullanıcılar arasında tepki oluştu, bunun üzerine hesap da silindi.
Sadece AK Parti’nin mi trolü var?