EMPERYALİZM * 1945 SONRASI DÜNYADA 42 İNGİLİZ DARBESİ

Resimdeki Kongo’nun demokratik olarak seçilmiş ilk başkanı Patrice Lumumba’dır. MI6, 1961’de onun vahşice öldürülmesini ayarladı.

1945 SONRASI DÜNYADA 42 İNGİLİZ DARBESİ

Hüseyin Vodinalı – 13/01/2023 – huseyin8888
Mark Curtis (*) yazdı.

Declassified UK, İngiltere’nin İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana 27 ülkede yabancı hükümetleri devirmek için istihbarat teşkilatları, gizli ve açık askeri müdahaleler ve suikastlar dahil 40’tan fazla girişim planladığını veya yürüttüğünü tespit etti.
Muhtemelen 1945’ten beri İngiliz istihbaratı tarafından sahnelenen en iyi bilinen darbe, İran’ın demokratik olarak seçilmiş hükümetinin 1953’te CIA ile birlikte planlanmış bir operasyonla devrilmesiydi.
Ancak Birleşik Krallık, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana hükümetleri devirmek için en az 41 başka girişimde daha bulundu. Bunlar, Whitehall’ın (İngiliz Hükümet Binalarının yer aldığı caddenin adı) bakış açısından bazıları başarılı olurken, birçoğu hedeflerine ulaşamadı.
Birçoğu az bilinirken, diğerleri sadece birkaç ayrıntının ortaya çıkmasıyla gizlilik içinde saklanıyor.
1953 yılı aslında Whitehall planlamacıları için yoğun bir yıldı, çünkü onlar İran’da Muhammed Musaddık’ı görevden almanın yanı sıra popüler milliyetçi Cheddi Jagan liderliğindeki İngiliz Guyanası’nda demokratik olarak seçilmiş hükümeti devirmek için de bir gambot gönderdiler.
Aynı zamanda, başka bir Latin Amerika devleti olan Guatemala’da hükümet karşıtı propaganda operasyonlarını destekliyorlardı. Bu İngiliz kampanyası, Jacobo Arbenz yönetimindeki başka bir milliyetçi ve seçilmiş hükümetin CIA tarafından 1954’te devrilmesine zemin hazırladı.
Bu da yetmezmiş gibi, Nasır 1952’de milliyetçi bir devrimle iktidara geldikten sonra, Birleşik Krallık gizli ajanları da çeşitli planlarla Mısır’ın cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır’ın görevden alınmasını ve öldürülmesini planlamakla meşguldü.
Nasır’ın iktidara gelmesi, Britanya’nın Orta Doğu’daki konumuna ve Whitehall’ın o zamanlar ve şimdi özellikle Körfez bölgesinde desteklediği baskıcı, muhafazakar monarşilerin -çoğu doğası gereği orta çağa yakın- istikrarına meydan okudu.
Gerçekten de, 1945’ten sonra sözde “üçüncü dünya”da, Birleşik Krallık’ın başlıca düşmanları, ana akım gazeteciler ve akademisyenlerin Sovyet tehdidi ve Soğuk Savaş hakkında durmaksızın yazdıkları gibi, bu tür milliyetçi güçlerdi.
1950’lerde İngiliz rejim değişikliği planlaması acımasızdı, 1956 ve 1957’de Suriye’deki milliyetçi hükümetlere karşı ayaklanmaları teşvik etmek için bilinen başka operasyonlar düzenlendi ve bunların hiçbiri tam olarak başarılı olamadı.
Ancak yürürlüğe giren planlardan biri, Endonezya’da ABD ile birlikte kışkırtılan gizli savaştı – ülkenin sayısız dış adasında başlayarak Başkan Sukarno’ya karşı bir ayaklanmayı teşvik etmeyi amaçlıyordu.
Endonezya, İngiltere’nin en az bilinen gizli operasyonlarından biri olmaya devam ediyor ve sonunda başarısız oldu. Ancak solcu Sukarno, on yıl sonra, General Suharto komutasındaki Endonezya ordusu tarafından 20. yüzyılın en kötü kan banyolarından birinde devrildi.
Gizliliği kaldırılan dosyalar, Birleşik Krallık’ın yüzbinlerce komünist, solcu ve sıradan köylülerin katledildiği 1965/66 katliamlarını desteklediğini gösteriyor. Birleşik Krallık, Sukarno’ya karşı koymak için medya operasyonları yürüttü ve Generallere Birleşik Krallık’ın darbeye onay vereceğine dair güvence veren gizli mesajlar gönderdi.
Suharto, Endonezya’yı otuz yıl boyunca sık sık katıksız vahşete başvurarak yönetti.
Dünyayı yönetmek mi?
1960’lar boyunca, Whitehall yetkililerinin, en azından bazı ülkelerde, kimi isterlerse iktidara getirebileceklerine olan inançları biraz azaldı.
1961’deki kanıtlar, yakalanmadan ve işkence görmeden önce onu devirmek için acımasız bir MI6 ve CIA kampanyasına maruz kalan Kongo’nun demokratik olarak seçilmiş ilk lideri Patrice Lumumba’nın öldürülmesinde İngiliz parmağı olduğunu gösteriyor.
1948’de kurulan bir propaganda birimi olan Dışişleri Bakanlığı’nın kötü şöhretli Enformasyon Araştırma Departmanı’nın medya operasyonları da 1964’te Brezilya’da João Goulart’ın devrilmesine yardımcı oldu.
İddialı toprak reformu ve oy kullanma hakkını Brezilya’nın okuma yazma bilmeyen nüfusuna yayma programı, ülkenin siyasi, askeri ve ticari seçkinlerini ve sonunda onun görevden alınmasına yardımcı olan CIA’yı kızdırmıştı.
İngiltere, on yıl önce görevden alındıktan sonra geri dönüş yapan Cheddi Jagan’ın İngiliz Guyanası’ndaki gücünü pekiştiremeyeceğinden emin oluyordu, çünkü yetkililer, onun tekrar seçilemeyeceğinden emin olmak için sistemi bir anayasal darbeyle donattı.
1960’ların ortaları aynı zamanda Körfez bölgesindeki İngiltere’nin yandaş devletlerinde saray darbelerinin yaşandığı bir dönemdi.
1964’te Suudi Ulusal Muhafızlarına danışmanlık yapan Suudi Arabistan merkezli İngiliz subayları, Prens Faysal’ın, ağabeyi Kral Suud’u görevden almasına yardım etti.
Ertesi yıl İngilizler, Sharjah emirliği hükümdarı Saqr bin Sultan el-Qasimi’nin, Halid bin Muhammed Al Kasimi’nin lehine görevden çekilmesine sponsor oldu.
Bir ertesi yıl 1966’da, benzer bir tatbikatı başka bir emirlikte, Abu Dabi’de gerçekleştirdiler ve yine hükümdarın yerine kardeşi, Birleşik Arap Emirlikleri’nin şu anki başkanının babası Zayed bin Sultan Al Nayhan’ı getirdiler.
1970 yılında, İngiliz subayları tarafından yakından kontrol edilen bir başka İngiliz kukla devletinde – Umman’da bir darbe oldu.
MI6, 2020’deki ölümüne kadar 50 yıl demir yumrukla hüküm süren Sultan Kabus’u iktidara getirdi.

Kaddafi’ye suikast – ve birkaç kişi daha
Muammer Kaddafi 1969’da Libya’da bir askeri darbeyle iktidarı ele geçirip İngiliz petrollerini millileştirdiği anda, İngiltere onu görevden almaya çalıştı. İlk olarak 1970-71’de planlı bir ayaklanma ve darbe geldi, ancak başarılı olamadı.
On yıldan fazla bir süre sonra Birleşik Krallık kendi hava üslerini, Libya’nın başkenti Trablus’a hava saldırıları düzenleyerek Kaddafi’nin yerleşkesini hedef alan ve Kaddafi’yi değil birkaç düzine insanı öldüren ABD savaş uçaklarına kullandırttı.
İngiltere, 10 yıl sonra, 1996’da, MI6’nın Sirte şehrinde Kaddafi’ye suikast düzenlemesi için İslamcı militanlara gizlice fon sağladığında, yine seyircileri öldüren ancak Libya hükümdarını ıskalayan bir operasyonla yeniden denedi.
2011’de İngiltere, rejimi devirmek için büyük bir hava harekatı ve karadaki İslamcı militanlara gizli destek vererek Kaddafi’yi ele geçirdi ve o yılın Ekim ayında Kaddafi öldürüldü.
Ancak ortaya çıkan kanıtlara göre suikast için hedef alındığına inanılanlar sadece Kaddafi, Nasır ve Lumumba değildi.
Eski MI6 subayı Richard Tomlinson, MI6’nın 1992’de Yugoslav lider Slobodan Miloseviç’i öldürme planları hazırladığını iddia etti.
Sonra Uganda var.
1969’da İngiltere, milliyetçi ekonomi politikaları ve Güney Afrika’daki apartheid rejimine karşı çıkan Başkan Milton Obote’ye suikast planladı.
1970’lerin ortalarında başbakan Harold Wilson, Obote’nin halefi İdi Amin’e suikast düzenlemeyi teklif etti.
1970’lerin sonlarında, dışişleri bakanı David Owen da, günlerini Suudi Arabistan’da sürgünde geçirmiş olan Amin’e suikast düzenlemeyi teklif etti.
Daha fazla darbe
Kaddafi ve diğerlerini tasfiye etmeye çalıştığı on yıllar boyunca İngiltere, hükümetleri devirmek için -çoğu hakkında çok az bilginin ortaya çıktığı ve belirsizliğini koruyan- başka operasyonlar başlattı.
İngiliz planlamacılar için Afrika, Asya ve Latin Amerika ana satranç tahtası iken, Avrupa gündem dışı değildi.
1976’da, İtalyan Komünist Partisi’nin (PCI) bir sonraki hükümeti kazanabilecek veya etkileyebilecekmiş gibi göründüğü bir dönemde, kanıtlar İngiltere’nin İtalya’daki hükümeti devirmek için bir darbe planında yer aldığına işaret ediyor.
Raporlar ayrıca MI6’nın, İngilizlerin – özellikle BP’nin – ülkedeki petrol çıkarlarını desteklemek için 1992 ve 1993’te Azerbaycan’da iki darbeye karıştığını gösteriyor.
Bu bölümler hakkında çok az ayrıntı biliniyor.
Operasyonları detaylandıran daha sonraki basında çıkan haberlerden biri, muhtemelen bir hükümet emriyle çekildi ve o zamandan beri çok az şey ortaya çıktı. Geçtiğimiz on yıl içinde Birleşik Krallık gizli ajanları, hükümetleri devirme girişiminde aktiftiler.
Suriye’de Beşar Esad, silahlı muhalefeti eğitmek ve desteklemek ve medyayı teşvik etmek ve rejim değişikliğini destekleyen operasyonlara yardım etmek için yıllarca süren bir İngiliz operasyonunun hedefi oldu.
Declassified, Latin Amerika’da İngiliz büyükelçisinin 2019’da Başkan Evo Morales’e karşı sağcı darbeyi desteklediğini ve Birleşik Krallık’ın lityuma erişimi güvence altına alma konusundaki çıkarlarının bunda kritik rol oynadığını ortaya çıkardı.
Birleşik Krallık, Venezuela’da diğer bazı Batılı ülkelerle birlikte 2019’da Nicolas Maduro’ya alternatif bir hükümet tanıdı ve Juan Guaido’yu ‘geçici başkan’ olarak destekledi.
İngiltere ayrıca son zamanlarda Venezuela muhalefetini güçlendirmek için medya ve STK projelerini destekledi. 2023’ün başlarında, Venezuela Kongresi Guaido ‘hükümetini’ feshettiğinde, bu da Birleşik Krallık’taki başarısız rejim değişikliği operasyonları listesine yazıldı.
Darbeleri onaylama
Bu darbeler ve devirmeler listesi gelişmekte olan bir listedir – daha fazla örnek ve ayrıntı şüphesiz gelecekte akacaktır. Bu listede yer almayanlar, bilindiği kadarıyla İngiltere’nin memnuniyetle karşıladığı ancak doğrudan rol oynamadığı darbelerdir.
Örneğin, gizliliği kaldırılan dosyalar, İngiliz hükümetinin 1973’te Şili’de demokratik olarak seçilmiş Salvador Allende’yi deviren General Augusto Pinochet liderliğindeki kanlı darbeyi güçlü bir şekilde memnuniyetle karşıladığını gösteriyor.
İngiliz yetkililer ayrıca, 1971’de Uganda’da iktidarı ele geçirdiğinde İdi Amin’e güçlü destek verdiler. Uzun süredir selefi Obote’yi devirmek istiyorlardı.
Sonraki on yılda, Margaret Thatcher hükümeti ABD’nin 1989’da Manuel Noriega’yı devirmeyi amaçlayan Panama işgalini güçlü bir şekilde destekledi. Ayrıca -başlangıçta gönülsüzce de olsa- Washington’ın 1983’te Grenada’ya müdahelesini alenen destekledi ve bu müdahale daha sonra idam edilecek olan Maurice Bishop hükümetini devirdi.
Kötü huylu, iyi huylu
İngiliz müdahalelerinden bazıları (çıkarlarına göre) baskıcı, habis güçlere karşı olmuştur.
Savaş sonrası ilk yıllarda, Ukrayna ve Baltık ülkelerindeki gizli operasyonlar, Stalin’in ortaya çıkan acımasız yönetimine karşı ayaklanmaları teşvik etmeyi amaçlıyordu.  1990’lardaki bir başka tutarlı İngiliz hedefi olan Irak’ın Saddam Hüseyin’i bir canavardı.
Ancak 1980’lerde İngiltere, İran-Irak savaşında Ayetullah Humeyni’nin İran’ına karşı savaşmak için onu silahlandırıp ticaret yaptığında da zaten bir canavardı.
Libya’nın Kaddafi’si pek de iyi huylu değildi, ancak Libya’daki birçok kişiye gelişme getiren tiranlığı, 2011’deki İngiliz müdahalesinin ardından terörizm, anarşi ve devam eden savaşa kıyasla olumlu görünebilir.
Ancak birçok İngiliz darbesi, İngiliz ve Batılı ekonomik çıkarları doğrultusunda özellikle ilerici halk güçlerini hedef aldı.
Musaddık’ın yeni oluşmaya başlayan demokrasisi, BP’nin öncüsü olan Anglo-Iranian Oil Corporation’ın yararına devrildi.
Cheddi Jagan’ın hükümeti, Guyana’nın yoksullarına fayda sağlayan ekonomi politikaları, İngiliz şeker ve boksit çıkarlarını tehdit ettiği için görevden alındı.
Lumumba, Arbenz ve Goulart, Londra ve Washington’da teşvik edilen ve gelişmekte olan dünyadaki milyonlarca yoksul insan için olumlu beklentiler sunan şirket yanlısı politikalara alternatif olarak solcu bir kalkınma modeli sunan diğer kişilerdi.
Büyük ölçüde bu nedenle İngiliz ve Amerikan gücünün kurbanı oldular.

(*) Mark Curtis, Declassified UK’nin editörü ve Birleşik Krallık dış politikası üzerine beş kitap ve birçok makalenin yazarıdır.
NOT: Resimdeki Kongo’nun demokratik olarak seçilmiş ilk başkanı Patrice Lumumba’dır. MI6, 1961’de onun vahşice öldürülmesini ayarladı.

KAYNAK: https://declassifieduk.org/britains-42-coups-since-1945/
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, FAŞİZM, İSTİHBARAT KURUMLARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *