BYLOCK BAHANE MASUMLARA
ZULÜM İÇİN TUTUKLAMALAR ŞAHANE
Faruk Arslan
Ya Erdoğan ya da Akar gerçekleri söylemiyor…
ByLock’un LOG kayıtları bütün iddiaları çürüttü. Herkes saçmalığın farkında. 15 temmuz 2016’da darbede bylock kullanıldı diye işinden edilen 200 bin kişi ağlıyor. Uygulama zaten yok imiş! 15 Temmuz’dan 4.5 ay önce uygulama kaldırılmış. ABD raporu ortaya çıkardı. Olmayan bylock ile yüzbinlerce insanın hayatı boş yere karartıldı.
Mahkemelerin durumu içler acısı. Açıkca ‘tuzağa düşmeseydin’ diyen hakimden sonra ‘baskı altında ifade verdim’ diyen sanığa ‘imzalamasaydın’ diyen hakimde gördü ülke. Adalet çıkar mı buradan? Çıkmaz. Hepsi çöp. Hakim, “Koskoca tümgeneralsin, imzalamasaydın” diyor.
Olan nedir? Akar, Fidan’ı ateşe atmış aynı zamanda. Erdoğan’ın ‘Fidan’a ulaşamadım, eniştemden öğrendim’ tezi de resmen hikaye oldu. ÇELİŞKİ! Akar “Darbeyi önleyici tedbirler aldık cümlesinde. Darbeyi öne çektiler…” diyor. Madem darbe ihbarı yoktu, önleyici tedbirler neden alındı? Akar: MİT’e yapılan ihbarda darbe söz konusu değildi de diyor ve yalan söylüyor. İhbarcı binbaşı 2 defa yalanını yüzüne vurdu. Bunların ses kayıtları da var ama daha ortaya çıkmadı.
Hulusi Akar’ın, “Darbe değil, Fidan’ın kaçırılacağı ihbarıydı” cevabından sonra domuzluk tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Ne yani Fidan kaçırılacağını bildiği yerde Akar ile Genelkurmay’da 5 buçuk saat ne konuşmuş olabilir! Resmen 80 milyona keriz muamelesi bu. Siz de Darbe Komisyonu Başkanı Reşat Petek’in 6-7 aydır raporu neden açıklamadığı belli oldu.
Rezil olmamak içinmiş! Artık Bu kepazeliği daha fazla bekletemediler ! F. Gülen’in 50 yıl önce CHP’ye yapmadığı yardımı bile bulabilen irade, 3 yıldır CB koltuğunda oturan Erdoğan’ın diplomasını neden bulamıyor?
Laik elitlerin 40 yıllık rüyasını AKP gerçekleştiriyor. Darbe Girişimi Komisyonu’ndan cemaatler için “akredite” önerisi geldi, CHP ve HDP itiraz etti. Tel tel döküldüler. Önce darbecilere görev vermişler, sonra da darbeye katıldı diye tutuklamışlar.
Bazı komutanlar, alt kadrolarına tuzak kurmuş. Bu konu mutlaka aydınlatılmalı. Gazeteciler bunun üzerine gitmeli. Suçlu kimse yargılansın ama masumlara zulmedilmesin. Kumpas kurduğunuz askerler, mahkeme salonlarında sizi bekliyor. Daha ne kadar kaçacaksınız? Kabına sığmayan 15 Temmuz gerçekleri, ‘Gülen’i epey aşan bir darbe konsorsiyumu’. Bu domuzlar koalisyonu yargılanmalıdır…
Hulusi Akar, darbeyi tabi biz yaptık, Erdoğan’ı da kullanıp sivil gösterip sizi aptal yerine koyuyoruz demiş resmen. Kibir ve güç evlendi! Kontrollü darbe tam da işte bu demek!
Korkunç bir ülkede yaşıyoruz. Öne çekilerek başlatılmış bir darbeden haberdar olmayan binlerce insan tutuklu ve işten atılmış. Dehşet!
15 Temmuz’un zihin açıcı deşifreleri
Kabına sığmayan 15 Temmuz gerçekleri, ‘Gülen’i epey aşan darbe konsorsiyumu’ Posted on Mart 31, 2017by yavuzbaydar Türkiye’nin makus talihine çok sert bir sille vurmuş olan 15 Temmuz darbe girişiminin üzerindeki soru işaretlerini kaldırmak, bu kanlı ve ölümcül girişimin arka planını aydınlatmak, biz gazetecilerin boyun borcu.
Evet, biliyorum, Türkiye’ye hakim olan ‘Erdoğan marka AKP hikayesi’ hepimizi çok yordu,neredeyse sürmenaj noktasına getirdi, ama oldum olası gerçeklere erişimden mahrum edilen halkımıza karşı böyle bir sorumluluğumuz var. Biz derken, tabii ki, gözü siyasi misyonerlikle, aktivizmle, yalan yayma hırsı, önyargı ve intikamcılıkla kararmamış dürüst gazetecileri kastediyorum. Neden böyle bir sorumluluk? derseniz, yargının on yıllardır iyice politize olmuş halini, iktidarlar tarafından kirli amaçlar uğruna tepe tepe kullanılmasını, bir türlü ‘adalet dağıtır’ hale gelmemesini hatırlatmak isterim.
Bunu, hiçbiri sonuçlanmayan faili meçhul cinayetlerde, KCK gibi kitlesel davalarda, Ergenekon ve Balyoz gibi kilit süreçlerde iyice tecrübe ettik. Yargı kendi içindeki çürümeyi halledemedi, bağımsızlaşmaya izin verilmedi ve bu yüzden de biz, en azından bir avuç gazeteci, elden geldiğince kendi imkanlarımızla gerçeğe ulaşmaya çalışmak zorundayız.
15 Temmuz’u doğru anlarsak, başka pek çok sorunun cevabını da yerli yerine koyacağız. Hep bunu yazıyorum, 17 Temmuz’dan bu yana, kendime açtığım kamusal yazma alanlarında.
Ne yazık ki, Türkiye’yi saran kitlesel hipnoz ve kollektif ‘yargısız infaz etme’ cinneti nedeniyle,15 Temmuz hala muamma, ortada paylaşılmış somut deliller yok, TBMM Komisyonu hiçbir kilit tanığı dinleyemeden dağıtıldı, ve ancak şimdi, o da bazı dış haber kaynakları altını deştikçe, biz bu konuyu inceleme imkanı buluyoruz.
Bu vesilelerden biri, İngiltere Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nun kapsamlı raporuydu. Bu metni daha ilk günden Artı Gerçek’te önce Koray Düz gören ardından ben okuyarak ana hatlarıyla ele aldık. Türkiye medyası artık kültüre dönüşen oto sansür ve korku nedeniyle o yana hiç bakmadı, raporun iyi kötü kısmi tercümesiyle haber olarak yayınlanması bile dört- beş gün aldı.
Oysa gözden kaçmayacak bir metindi bu, ve sıkı Saray yandaşı kimi yorumcular, yayınlanması ardından yerlerinde hopladılar. Ve şaşırtıcı biçimde, raporun kimi bulgularına zımni onay bile verdiler.