Aklınızda bulunsun! Kalem neşterden keskin olabilir

Aklınızda bulunsun! Kalem neşterden keskin olabilir

Mine G. Kırıkkanat – 20 Kasım 2022 Pazar

Atatürk’ün 3997 kitap okumuş olduğu saptanmış. Ama “hızlı okuma teknikleriyle” değil, önemli gördüğü yerlerin altını çizerek ve notlar alarak… Fatih Sultan Mehmet’in de İslam eserlerinin yanı sıra Yunan, Fransız ve başka kültürlerin yazarlarını okuduğu biliniyor. Aristoteles’in öğrencisi Büyük İskender’in seferleri sırasında Yunan filozoflarının eserlerini okuduğunu tarih kitapları yazıyor. Napolyon Bonapart’ın ise kitaplara düşkünlüğü dillere destan… Napolyon’un özel kütüphanecisi var; seferleri sırasında kitaplarından ayrı kalamadığı için taşınabilir kitaplık yaptırıyor…
Okumanın tarihte kalmış bir merak olduğunu ise hiç düşünmeyelim. Günümüzün en başarılı girişimcilerinin sürekli kitap okuyan insanlar olduğu görülüyor. Bunların en güzel örneği, belki de Microsoft’un kurucusu Bill Gates. Yılda 50 kadar kitap okuduğu söyleniyor. 
Bu insanlar savaşırken; devletler, şirketler kurar ve yönetirken, devrimler yaparken nasıl oluyor da bu kadar çok kitap okuyor? Soru yanlış tabii ki; onlar okuyarak kendilerini geliştiren insanlar oldukları için tarihe geçen başarılara ulaşıyor.  
KİTAP NİÇİN OKUNUR?
Üniversiteye başladığım günlerde ilk iş olarak “kitap kulübü”ne kaydolmuştum. Kitapların tartışılacağı ilk toplantıda moderatörlük yapan; hoca mı, öğrenci mi olduğunu kestiremediğim genç bir kadın sordu:
“Niçin bu kulübe üye oldunuz, niçin kitap okuyorsunuz?”
Herkes kendine göre yanıtlar verdi, ben de çağdaş İngiliz edebiyatını tanımak istediğime dair bir şeyler söyledim. 
Moderatör, “İnsanlar farklı nedenlerle okur” dedi. “Kimi hoşça vakit geçirmek için, kimi dünyasından kaçmak için… Kimi gevezeliğine malzeme arar, bilgiçlik taslamak için okur; kimi yazabilmek için, kimi öğrenmek için okur. Benden size tavsiye, sadece daha iyi düşünebilmek için okuyun.”
Genel kültüre ulaşmanın yolu da okumaktan geçer. Kendini geliştirmenin “olmazsa olmazı” genel kültür, vakti bol insanların sahip olduğu bir lüks değildir. Çünkü tek boyutlu insanlar bildiklerini yerleştirebilecekleri bir zeminden, bir çerçeveden yoksun olur. Genel kültür, her şeyden önce bildiklerimizi anlamak için gereklidir.*
*Bülent Eczacıbaşı/Aklımızda Bulunsun  – YKY, 2022

HERKES ÖĞRETMEN OLAMAZ
İlim Japonya’ya 1868’de girmiştir. 1925’te, Japon çocuklarının yüzde 99.4’ü Batı eğitimi veren okullarda okumaktaydı ve 1927’de halkın yüzde 93’ü okuyup yazmakta idi. 
Yeni Japonya eski feodal Japonya’yı ve Rusya’yı yenerek Çin medrese sisteminden kurtulup Batılı anlamda eğitim aldıktan sonraki 40 yıl içinde büyük devletler arasında yer almıştır. Japonlara göre bir topluma danışma hakkından önce eğitim hakkı verilmelidir. Oy kulübelerinden önce okullar kurulmalıdır. Yeteri kadar eğitim görmeyenin elinde oy pusulası yalnız fayda değil, tehlikedir. 
Japon uyanışından 70 yıl önce, III.Selim’in Batılı düşüncelerini tehlikeli bulup onu öldürerek bu Japon gelişimine benzer ilerlemenin önünü o gün kesmiştik. Eğitimin önemi, Atatürk zamanında Tevhid-i Tedrisat’la ancak anlaşılmıştır. 
20.yüzyılın başında Türkiye’deki okuma-yazma oranını yazmaya utanıyorum: erkeklerde yüzde 7, kadınlarda binde 4… Okuryazar erkeklerin çoğu subay. Okul çağına gelen 4 çocuktan 3’ü okula gitmiyor. Toplam okul sayısı 4894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise. Türkiye’nin tüm liselerinde kayıtlı kız öğrenci 230. Öğretmenlerin üçte birinin öğretmenlik eğitimi yok. 
ÖĞRETMEN OLAMAYAN AMİRAL
Çarpıcı örneği yine Japonya’dan vermek isterim. Rus-Japon deniz savaşında (Y.N.1904-1905) Rusya donanmasını tamamen yok eden Amiral Togo Heihachiro, Doğu’nun Amiral Nelson’u olarak bilinir. Bu büyük amiral emekli olunca, Japon imparatoru onu bir ödülle onurlandırmak ister. Amiral, ödül olarak köyünde bir öğretmenlik kadrosu diler. Bu isteği reddedilir. Öğretmenliğin çok özel meziyetler taşıyan ve kendine has bir profesyonellik gerektirdiği söylenir. Amirale kont ünvanı verilir. Ama Amiral Togo, köyünde öğretmen olmakta ısrarlıdır. İmparator ona çocukların eğitiminin çok farklı ve önemli olduğunu tekrarlar; fakat kendisini çocukluk çağını geçen veliaht imparator Hirohito’ya danışman olarak atayabileceğini söyler. O da bu öneriyi kabul eder.
Öğretmenlik çok önemli ve özellikleri olan bir meslektir.**
**Cengiz Kuday/Neşterden Keskin Kalem 
Kırmızı Kedi, 2022
This entry was posted in EĞİTİM, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK, MİNE KIRIKKANAT. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *