AGANTA BURİNA BURİNATA * HALİKARNAS BALIKÇISINA SELAM OLSUN…

“Halikarnas Balıkçısı” mahlaslı gazeteci, yazar, şair, ressam
Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın balıkçı kayığı ile ufuklara yelken açması  üzerinden 49 yıl geçti.


Ege bölgesinin mitolojik geçmişine ve deniz kültürüne büyük katkılarda bulunmuş olan Halikarnas Balıkçısını anarak saygı ile selamlayalım.

Asıl adı Cevat Şakir Kabaağaçlı.
Ferik Mehmed Şakir Paşa ile Sare İsmet Hanım’ın çocukları olarak 7 Nisan 1890’da Girit’te dünyaya geldi.  13 Ekim 1973’te İzmir’de yaşamını yitirdi. Yazılarında, çok sevdiği Bodrum’un antik çağlardaki ismi olan Halikarnasos’tan esinlenerek Halikarnas Balıkçısı takma adını kullandı. Osmanlı Padişahı Abdülhamit döneminin devlet adamlarından tarihçi Şakir Paşa’nın oğlu. Kabaağaçlı,  Çocukluğu, babasının görevli olduğu Atina ve Büyükada’da geçen yazar, yazı yazmaya Robert Kolejinde okurken başladı.
Oxford Üniversitesinde “Yakınçağ Tarihi” eğitimi gören Kabaağaçlı, 1913’te İtalyan bir kadınla evlenerek bir müddet İtalya’da yaşadı. 1914’te Türkiye’ye dönen ve babasının Afyon’daki çiftliğine yerleşen yazar, babasının çiftlikte bir tartışma anında Cevat Şakir’in silahından çıkan kurşunla vurularak ölmesi üzerine cinayet iddiasıyla yargılandı ve 15 yıl kürek cezasına çarptırıldı.
Bodrum’a sürgün edildi
Cezasının 7 yılını tamamladıktan sonra verem hastalığına yakalanan Kabaağaçlı, serbest bırakıldı. Serbest kalınca İstanbul’a dönen yazar basın dünyasına girdi ve “Güleryüz”, “Yeni İnci”, “Resimli Gazete”, “Resimli Hafta”, “Zümrüd-i Anka”, “Resimli Ay” gibi dergilerde yazılar yazdı, karikatürler çizdi, kapak resimleri ve desenler yaptı.
Resimli Hafta dergisinin 13 Nisan 1925 tarihli sayısında yayımlanan “Hapishanede idama mahkum olanlar bile bile asılmaya nasıl giderler.” başlıklı yazısı yüzünden İstanbul İstiklal Mahkemesi tarafından yargılanan yazar, “Memlekette isyan bulunduğu sırada, askeri isyana teşvik edici yazı yazmak”tan suçlu bulundu. Yıllar sonra Bodrum’a olan aşkı ile tanınacak yazarın Bodrum’a ilk gelişi, İstiklal Mahkemesi’ni kendisini üç yıl kalebentlik cezası alarak Bodrum’a sürgün etmesiyle oldu.
Kabaağaçlı, cezasını tamamladığı 1928’de kendi arzusuyla tekrar Bodrum’a dönerek, 1947’ye kadar burada yaşadı. Bu dönemden sonra kentin antik dönemlerdeki adı Halikarnassos’tan dolayı “Halikarnas Balıkçısı” takma adıyla eserlerini yazmaya başlayan yazar, yurt dışından tohum ve fidan getirerek Bodrum’un güzelleşmesi için büyük bir çaba harcadı.
1971’de “Devlet Kültür Armağanı”nı aldı
Cevat Şakir Kabaağaçlı, 1928’e kadar daha çok karikatür, kapak resimleri ve desenler yaparken, bu tarihten sonra giderek ressamlıktan uzaklaştı ve kendisini tamamen yazarlığa verdi. Bodrum ve çevresindeki hayat, tabiat, deniz, denizciler, sünger avcıları, balıkçılar, balıklar, kuşlar roman ve hikayelerinin konusunu oluşturdu. Bodrum’a sürgün edildiği 1926’dan sonra yazdığı deniz hikayeleriyle tanınan Halikarnas Balıkçısı’na, Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1971 yılında “Devlet Kültür Armağanı” verildi.
Yazarın ilk çağlardaki Anadolu kültürü üzerine yaptığı inceleme ve denemeleri de önemli bilgiler içermektedir. Bu çalışmalarında Antik Anadolu kültürünün Yunan kültüründen önce var olduğunu ve bu kültürün insanı nasıl şekillendirdiğini anlatmıştır. Anadolu’nun medeniyet tarihi ve sanat bakımından önemini ortaya çıkarmaya çalışan Balıkçı, bölgenin mitolojik değerlerinden de yararlanmıştır.
Balıkçı’nın hayatını etkileyen ikinci dönüm noktası ise sürgün cezasına çarptırılması idi. Yazara ceza olarak verilen bu zorunlu yer değişikliği onun Halikarnas Balıkçısı olarak ünlenmesine ve küçük bir kasaba olan Bodrum’u da bütün kültürel zenginliği, tabiatıyla birlikte turizm merkezlerinden biri olarak tanıtmasına yol açmıştır.
Mekân olarak genellikle Ege ve Akdeniz kıyılarını seçen yazarın anlatıları deniz-kara zıtlığı üzerine kurulmuştur. Huyugüzel’in ifadesiyle “deniz konusu ve deniz insanları Türk edebiyatında onunla modalaşmıştır.” (2000:118).
Eserlerini deniz, ada, doğa, kültürel ve tarihi zenginlikler etrafında oluşturan Halikarnas Balıkçısı’nın hikâye ve roman karakterlerinin çoğu, Yaşasın Deniz’in yaşlı balıkçısı, Gülen Ada’nın Deli Davut’u, Son Türkü’nün Kör Hüseyin’i gibi denize tutkun, denizcilikle uğraşan, geçimini denizden sağlayan balıkçılardan, sünger avcılarından oluşmuştur. İdealize edilmiş iyi, merhametli, bilge, cesur tipler, ezilen köylü, özgürlüğün simgesi Çingeneler ve kurtarıcı kahraman rolündeki olumlu eşkıya tiplerinin yanı sıra zengin ve güçlü zorbalar, acımasız, sevgisiz kötü kişiler, olumsuz özellikleriyle köy ağaları, fırıncı ve din adamları, kurnaz esnaf, çıkarcı bakkal da eserlerinde yer almıştır. Anlatılarda “deniz insanları sevgi dolu, yaşama bağlı, dürüst, çalışkan, tokgözlü, namuslu ve mücadeleci; kara insanları ise bencil, çıkarcı, açgözlü, çevresine zarar veren ve onu sömüren niteliklere sahiptir.” (Yazıcı, 1998: 28) Yazar, eserlerinde Turgut Reis, Uluç Reis, Neyzen Tevfik gibi tarihi ve edebi şahsiyetlere de yer vermiştir. Halikarnas Balıkçısı’nın hikâye ve romanlarındaki deniz tutkusu, Sait Faik’i de etkilemiştir.
Türk edebiyatının Bodrum’la özdeşleşmiş öykü, deneme ve roman yazarı Cevat Şakir Kabaağaçlı, Bodrum için yazdığı bir şiirde şu dizelere yer veriyor: “Bodrum’da/ Yokuş başına geldiğinde/ Bodrum’u göreceksin/ Sanma ki sen/ Geldiğin gibi gideceksin/ Senden öncekiler de/ Böyleydiler/ Akıllarını hep Bodrum’da/ Bırakıp gittiler…”
Cevat Şakir Kabaağaçlı, 13 Ekim 1973’te İzmir’in Hatay semtindeki Merhaba Apartmanı’nda 83 yaşında hayata veda etti. Vasiyeti üzerine Bodrum’da bulunan Türbe Tepesi’ne gömülen yazarın mezarı, Halikarnas Balıkçısı Müzesi adı altında bulunuyor.
Yazarın yarım asırdan fazladır kaleme aldığı eserler ise şöyle:
Hikaye: “Ege Kıyılarından”, “Merhaba Akdeniz”, “Ege’nin Dibi”, “Yaşasın Deniz”, “Gülen Ada”, “Ege’den”, “Gençlik Denizlerinde”, “Parmak Damgası”, “Dalgıçlar”, “Çiçeklerin Düğünü”, “Ege’den Denize Bırakılmış Bir Çiçek”, “Mavi Zamanlar”, “Gülen Ada”
Roman: “Aganta Burina Burinata”, “Ötelerin Çocukları”, “Uluç Reis”, “Turgut Reis”, “Deniz Gurbetçileri”, “Bulamaç”
Anı: “Mavi Sürgün”
Deneme: “Anadolu Efsaneleri”, “Anadolu Tanrıları”, “Anadolu’nun Sesi”, “Hey Koca Yurt”, “Merhaba Anadolu”, “Düşün Yazıları”, “Altıncı Kıta Akdeniz”, “Sonsuzluk Sessiz Büyür”, “Arşipel”
Çocuk kitabı: “Yol Ver Deniz”, “Denizin Çağrısı”, “İmbat Serinliği”, “Nasrettin Hoca”, “Gündüzünü Kaybeden Kuş”, “Deniz Gurbetçileri”, “Define Adası”, “Tünek Ahmet”
Çeviri: “Hortlak Rikşav – Rudyard Kipling”, “Uykulu Kuytu Menkıbesi – Washington Irving”

This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *