KİTAP * NE ZAMAN EVET, NE ZAMAN HAYIR DEMELİSİNİZ * SINIRLAR – Dr. Henry CLOUD & Dr. John TOWNSEND

SINIRLAR – Dr. Henry CLOUD & Dr. John TOWNSEND


SINIR NEDİR?
Çitler, işaretler, duvarlar, şekil verilmiş çimler ya da çalılardan yapılan çitlerin hepsi fiziksel sınırlar olup, bunların dünyada görülmesi kolaydır. Farklı görünümleri olsa da hepsi aynı mesajı vermektedir:
BURADA BENİM MÜLKÜM BAŞLIYOR. Mülkün sahibi, yasal olarak o mülkte olup bitenden sorumludur. Mülk sahibi olmayanlar ise sorumluluk taşımazlar. Fiziksel sınırlar, kimin tapu sahibi olduğunu gösteren mülk sınırını işaret eder. Adliye sarayına giderek bu sorumluluk sınırlarının nerede olduğunu ve o alanda bir işiniz var ise, kime danışmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz.
Manevi dünyada ise sınırlar görünür olan sınırlar kadar gerçektir, ancak bu sınırları görmek daha zordur. Ben Kimim? Kim Değilim? Sınırlar kendimizi tanımlar. Kim olduğumuzu ve kim olmadığımızı belirler. Sınır, benim nerede bittiğimi ve bir başkasının nerede başladığını görmemi sağlayarak bana sahip olma hissi verir.
Neye sahip olduğumu ve nelerden sorumlu olduğumu bilmek özgür olmamı sağlar. Bahçemin nerede başlayıp nerede bittiğini bildiğimde, istediğimi yapmakta özgür olurum. Hayatımın sorumluluğunu üzerime almak bana pek çok değişik seçenek sunar. Ancak, kendi hayatıma sahip çıkmazsam, karşıma çıkan seçenekler ve çeşitler azalır.
Birisi size “bu mülkü özenle koruman gerekiyor, çünkü burada olanlardan seni sorumlu tutacağım” deyip, mülkün sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini söylemezse her şeyin ne kadar karmaşık bir hal alacağını düşünün. Veya mülkü nasıl koruyacağını size söylemezse. Böylesi bir durum hem işleri karıştıracak hem de tehlikeli bir hal almasına neden olacaktır.
İşte duygusal ve manevi anlamda bize olanlar aynen böyledir. Hepimizin kendi içinde yaşayabileceği bir dünya vardır, yani bizi “biz” yapan şeylerden kendimiz sorumluyuz. Kendi ruhlarımızda olan bitenlerle ilgilenmek zorundayız, sınırlar ise ilgilenmek zorunda olduğumuz şeyin ne olduğunu tanımlamamıza yardımcı olur. Bunları bilmiyorsak veya yanlış öğrenmişsek, çok büyük acı çekeriz.
Sınırlar nelerden sorumlu olduğumuzu göstermenin yanı sıra, neyin mülkümüzde olmadığını ve nelerden sorumlu olmadığımızı da tanımlamamızı sağlar. Örneğin bizler, başkalarından sorumlu değiliz. Hiçbir zaman, “başkalarını kontrol” etmemiz söylenmez, ancak buna rağmen başkalarını kontrol etmek için vaktimizin ve enerjimizin çoğunu harcarız!
Başkalarına karşı kendimizden sorumluyuz. İnsanların kendi sorumluluklarının bilincinde olarak birbirlerine yardım etmesi hemen her dinin esasları arasındadır. Etrafımızdaki kimselerin pek çok zaman taşıyamayacakları kadar ağır “yükler” altına girdikleri görülmektedir.
Yeterince güçlü olmayabilirler, yükü kaldırabilmek için yeterli kaynakları ve gereken bilgileri yoktur ve sonuç olarak yardımımıza ihtiyaç duyarlar. İnsanların yapamadıkları şeyleri gerçekleştirmek adına kendimizden ödün vermek aynı zamanda başkalarına karşı sorumluluğumuzu da yerine getirmektir.
Diğer yandan, herkes yalnızca taşıyabileceği kadar sorumluluğa sahiptir. Bunlar, günlük olarak sorumluluğunu almamız gereken kendi “yüklerimizdir.” Bazı şeyleri kimse bizim için yapamaz. Hayatımızın kendi “yükümüz” olan belirli taraflarının sorumluluğunu almamız gerekir. Son tahlilde sınırlar, iyilikleri içerde, kötülükleri dışarıda tutmamıza yardımcı olurlar.
Hazinelerimizi içeride tutarak, insanlar tarafından çalınmalarını engellerler. Kıymetli eşyalarımız içeride, hırsızlar dışarıda kalır. Bazen kötülükleri içeride, iyilikleri ise dışarıda tutarız. Bu durumlarda sınırlarımızı açıp iyilikleri içeri almamız ve kötülükleri salıvermemiz gerekir.
Diğer bir deyişle, çitlerimizin üzerinde kapılarımızın olmasına ihtiyacımız vardır. Örneğin, içimde bir kötülük ve günah olduğunu hissedersem, iyileşebilmek için açılıp başkalarıyla iletişime geçmem gerekir. Acılarımızı ve günahlarımızı itiraf etmek onları çıkarmamıza yardımcı olur, böylelikle bizi içerden zehirlemeye devam edemezler.
İyilikler dışarıdaysa, o zaman da kapılarımızı açıp iyiliği içeri almamız gerekir. Diğer kimselerin bize verecek iyilikleri vardır, bizim o kimselere açılmamız gerekir. Sıklıkla başkalarındaki iyiliklere karşı sınırlarımızı kapatır, onların iyiliklerinden mahrum kalırız.
This entry was posted in Yeni Kitaplar. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *