Onur tektir, söz bir…
Mine G. Kırıkkanat – 27 Şubat 2022 Pazar
kirikkanat@mgkmedya.com
Ancak onca ilintisiz eşyanın üst üste yığıldığı alanda, atları olmayan bir atlıkarınca çekmişti ilgisini. 19. yüzyıldan kalmışa benziyordu. Kendini tutamadı, bakmak için yaklaştı. Atlıkarıncanın ahşap aksamı, olağanüstü güzellikte desenlerle bezeliydi. Üstelik desenler, Toulouse Lautrec’in resimlerine çok benziyordu. Kim süslediyse, atlıkarıncanın ahşap panolarını tuval gibi işlemiş, 1800’lü yılların lunapark eğlencelerinden sahneler resimlemişti.
İKİ HARF, MİLYON DOLARLIK HEYECAN
Galeri sahibi kadın, profesyonel bir ilgiyle incelerken panoları, atlıkarıncanın orta direğinin en altında, eksi püskü tahtanın ucunda bir imzaya rastladı. İç içe geçmiş T ve L harflerinden oluşan imzayı seçince, yüreği hop etti.
Ama bu, bu, bu imza, Toulouse Lautrec’in ta kendisiydi!
Az kaldı bayılıyordu, galeri sahibi. Ağzına gelen yüreciğini yerine yollayıp, yana yakıla ıssız hurdalığın sahibini aramaya başladı. Alanın ortasındaki derme çatma kulübede, kahve yaparken buldu onu.
Karayağız, kaytan bıyıkları yukarı kıvrık bir adamdı. Boynuna, yağlı ilmeği andıran kirli kırmızı bir kumaş parçası bağlamıştı.
Kadın, sakin çıkmasına gayret ettiği, güya ilgisiz bir sesle sordu: “Atlıkarınca satılık mı?”
“Evet” dedi adam. “Üstelik mekanizmasını yeni tamir ettim, gıcır gıcır işliyor. Atlar da burada, hepsini tek tek elden geçiriyorum. Ancak, ahşap panolarını geçen hafta sattım! Gelip alacaklar. Eğer ilgileniyorsanız, ahşap aksamı yeni yaptırmak zorundasınız.”
HAYALLERİN SUYA DÜŞTÜĞÜ AN
Az önce hoplayıp zıplayan yüreği duruverecek gibi oldu, galeri sahibesinin. Hurdacı, ahşap panoların değerinden habersizdi, üç beş kuruşa elden çıkarmıştı, belli.
“Ama ben orijinal panolarıyla birlikte isterim atlıkarıncayı. Henüz teslim etmediğinize göre, parça parça elden çıkarmaktansa, tamamını bana satın!” diye önerdi.
“Olmaz” dedi, adam. “Sattım panoları.”
Ve aralarındaki sağırlar diyaloğu, şöyle sürdü: “Kapora aldınız mı peki?.. Hayır!.. Öyleyse vazgeçin, size alacağınızdan bir kat fazlasını ödeyeceğim… Olmaz!.. İki katını öderim!..Hayır!”
Hurdacının panoları kaça sattığını bile bilmeden, alacağının on katına kadar çıktı kadın. Sonunda yerinden yavaş yavaş doğruldu adam. Tehdit dolu bir sesle gürledi:
“Hayır, dedim Madam! Sözüm ÇİNGENE sözüdür! Canımı sıkmaya başladınız, çekip gidin artık, yoksa karışmam!”
SÖZ BİR, ONUR TEKTİR
Palabra de Gitano! Parole de Gitan! Çingene sözü vermişti adam. Hiç kazanmasa, çok yitirse de dönmeyecekti. Yerleşik toplumların hırsız, arsız ve yalancı bellediği Çingenelerin, bir sözü vardı, tek sözü vardı.
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/onur-tektir-soz-bir-1911379