Mine G. Kırıkkanat – 16 Ocak 2022 Pazar
kirikkanat@mgkmedya.com
Vasatlığın iktidarı
“Birinci Dünya Savaşı başladığında 19 yaşındaydım ve askere çağrıldım. Önce Kafkas cephesine gönderdiler, sonra Suriye cephesindeki 7. Ordu’ya.
Ermeni askerlere güvenmiyorlardı. 1915 Nisanı’nda Büyük Tehcir başladığında, nedeni anlaşıldı. Hepimiz şaşkın ve sarsılmıştık. Şam’da esir düşen İngiliz subayların karşılaştığı zorluk ve eziyetlere tanık oldum. Bu subaylar İngilizce bildiğimi öğrenince, esirlere böyle davranılmaması için aracı olmamı rica ettiler. Ben bu ricayı yerine getirmek isterken, Türkler vatan haini ilan edip zincire vurdular ve komutana götürdüler.
Kurtuluşum olmadığına kanaat getirmiştim. Bu nedenle de beni bekleyen tehlikeyi cesurca karşılamaya karar verdim.
UYGARLIK YOLU, DEMOKRASİ!
Beni baştan aşağı süzen komutan, kararını vermek üzereyken tüm cesaretimi toplayıp böyle barbarlıkla, eziyet ve işkence yoluyla Türkiye’nin medeni bir ülke olamayacağını, gerçekten ileri ülkelerde böyle davranılmadığını, Osmanlı ordusunda yapılanların sultanlık sultasına has bir davranış olduğunu söyledim.
Herkesin şaşkınlıkla ne yapacağını beklediği komutan, sözlerimi dikkatle dinledikten sonra beni getirenlere ellerimi çözmelerini ve odadan çıkmalarını emretti, bana oturmamı söyledi. Merakla ne olacağını bekliyordum. Komutan çay ikram etti ve benden demokratik sistem hakkında konuşmamı istedi. Beni ilgiyle dinlemesi şaşırmama neden oldu, zira o dönemde Türk ordusunda böyle komutan çok nadirdi.
Uzun sohbetimiz sonunda kendisini sık sık ziyaret etmemi emretti ve elimi sıkarken dost olmamızı istediğini söyledi. Bana bir oyun oynadığından kuşkuluydum, ancak öyle olmadı...”
YÜCELER DİNLER, CÜCELER EMREDER!
Bu tarihi satırların kurşuna dizilmeyi göze alarak düşündüğünü söyleyen Ermeni yedek subay kahramanı, Agop Martayan Dilaçar ve onu zincirlerinden kurtarıp dinleyen Osmanlı komutanı ise Türk tarihinin yeri doldurulamayan, en son ve en büyük kahramanı Mustafa Kemal Paşa’ydı, değerli okurlarım…
1895 doğumlu bir İstanbul Ermenisi olan Agop Martayan, bugün konuştuğumuz Türkçenin temellerini atan, dünya çapında bir dil uzmanıdır. İngilizce, Rumca, İspanyolca, Latince, Almanca, Rusça, Bulgarca bilir ve Sofya Svaboden Üniversitesi’nde eski Doğu dilleri okuturken, Atatürk tarafından 1932 yılında toplanan Birinci Türk Dili Kurultayı’na çağrıldıktan öteye, Türk Dil Kurumu’nun baş uzmanı olarak varlığını Türkçemize adar.
Dilaçar soyadını, bizzat Atatürk kendisine vermiştir.
Ve bugün bizler, Orhun Yazıtları ve Kutadgu Bilig’e dair ne biliyorsak Agop Martayan Dilaçar’a borçluyuzdur. Oysa Dilaçar’ın 1979 yılındaki ölümünü, TRT’den Agop dememek için “A.Dilaçar” diye ilan etmişizdir!
……………………….
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/vasatligin-iktidari-1900375