DEMOKRASİ DOĞRU KAVRANMADAN VE UYGULANMADAN, BİR ÜLKEDE NİTELİKLİ VE VERİMLİ BİR GELİŞME OLMAZ.

Sefa M. Yürükel – 19.09.2021
sefamyurukel65@gmail.com

DEMOKRASİ DOĞRU KAVRANMADAN VE UYGULANMADAN,
BİR ÜLKEDE NİTELİKLİ VE VERİMLİ BİR GELİŞME OLMAZ.


Demokrasi. insanı yaşatan ve insanların günlük hayatını günlük olarak bilinçleri ve tavırları boyutunda düzenleyen, davranışlarını ayarlayan, insanların düşüncelerini ve denetimlerini geliştirmeye olanak sağlayan ve bunları toplumsal kararlara yansıtan bir dinamik mekanizmadır.

Bunu doğru anlamda iyi görebilmek ve anlayabilmek için ise Avrupa’daki bu konuda var olan bilinç düzeyi ve yaşam tarzına bir bakmak yeterlidir.

Avrupalı sıradan bir insanın demokrasiyi içselleştirdiğini yansıtan, hak ve görev anlayışı kültürü, kavramı anlayıp uygulaması, düşünme, örgütlenme şekli, işleyişi ve içeriği, sorgulama, adaletsizliğe karşı çıkma, aklı kullanma ve bilimi rehber alma bilinci, geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerdeki bazı istisnai kişiler hariç iş adamı, memuru, işçisi, siyasetçisi, siyasi parti ve üyelerinden, dernek üye ve yönetimlerinden, akademisyenlerinden ortalama olarak daha kalifiye, daha doğru ve daha gerçektir.

Mesela, Avrupalılarda ki her önüne geleni kabul etmeme, konuyu sorgulama, konuya itiraz etme ve görüş bildirme, hayır deme, katılım, oy verme, seçme ve seçilmeyi doğru bir biçimde gerçekleştirme, hesap sorma, eleştiri ve denetleme vb gibi yoğunlaşmış ve bunu ahlaki anlamda yaşayan bir kültür vardır.

Bu kültür genel olarak Türkiye toplumunda tarihsel nedenlerden dolayı ise cüzi ve çok eksiklerle dolu olarak vardır.

Bu konuda Avrupalıların demokratik kültürünün aksine, Türkiye’de demokrasi kültürü farklı tarihsel süreçler içinde gelişmediği içinde, toplumda ve devlette özüne uygun olarak yerleşmeyen demokrasi bu konuda yanlışlıklarla dolu bir anlayışla anlaşılmakta ve uygulanmaktadır.

Ve bu konuda Türkiye’de toplumsal gerilikten doğan bir anlayışla hareket edilmekte ve her zaman; “bir bildikleri vardır, büyüklerimiz bilir, büyüklere laf edilmez, devlete itiraz etme, başkan herşeyi bilir, bir birimizi eleştirmeyelim, sana verilene razı ol, az ile yetin, itiraz etme başın yanar, ondan daha mı iyi biliyorsun, bak hayatını karartırlar, tuzun kuru, bekara boşamak kolay, davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelir, sesini yükseltme, işinden olursun vs gibi korku, biat, aşağılama, aşağılık kompleksi yaratma ve itaat kültürü demokrasinin tam zıttı olarak günlük yaşamda daha yoğun olarak yaşatılmaktadır.

Örneğin, Türkiye’de yüzyıllardır var olan, insanı, yaşamı çürüten, aklı kilitleyen, demokrasinin zıttı olan bu yoğunlaşmış kültür, Türkiye’de ki siyasi partilerde, STK’larda, iş yerlerinde vs çok yaygındır.

Bundan dolayı bu dünyadaki çoğu ülkelerde var olan geri kalmışlığa ve bundan kaynaklanan sistemsel ezikliğe Türkiye’de her şeyiyle dahildir dense yanlış olmayacaktır. Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye bugün demokratik kültür ve siyasette geri kalmışlığın pençesinde bu yüzden kıvranmaktadır.

Bu gerçekliği Türkler olarak kabul etmeden ve Avrupalı sıradan insanın bu konudaki bilincine ulaşmadan, hatta onu da bu konuda aşmadan maalesef Türkiye’de dişe değer bir gelişme anlamında bir değişim olacağı düşünülmemelidir.

Yani gerçek anlamda Türkiye’de işleyen ve anlaşılmış, doğru kavramlaştırılmış, vatandaşlar tarafından ortalama olarak içselleştirilmiş ve yaşam biçimi olarak benimsenmiş bir demokrasi yaşamı bu yüzdende esasen tam anlamıyla istenildiği ölçüde yoktur. Sadece demokrasinin önemli ölçüde adı ve birazda kırıntısı vardır.

Türkiye’de 1923 yılından bugüne kadarki var olan Cumhuriyet rejimin, demokrasinin kurallarının amaç, kavram ve içeriğe uygun bir biçimde işlememesinin ve ülkede de insanların demokrasiyi geliştirememesinin nedeni ise toplumda ve rejimde demokrasiyi tam manasıyla anlamama ve bunun içinde uygulamama kültürü bu vardır.

Bu durum, Atatürk’ün düşünce yapısının özünüde oluşturan demokrasi anlayışını ve buna katılım sistemini, yani muasır medeniyetin en önemli unsuru olan: vatandaşın tarihsel bir süreç içinde demokrasi bilincini oluşturmaması ve onu günlük olarak uygulamaması, Türkiye’de ki her bir vatandaşın yaşam tarzını Avrupalıların demokrasi anlayışı gibi bir yaşam tarzıyla eşitleyememesinin hatta onunda aşılmasının becerilememesinin en önemli sebebidir.

Buda bize gerçek demokrasiyi Türkiye vatandaşlarının gerçekte bilmemesinden, bu yüzdende bunu bilince çıkaramamasından ve günlük olarak yaşamamasından kaynaklandığını göstermektedir.

Bu konuda bilindiği gibi Atatürk çok uğraşmıştır.

Ama O doğru insanın bu konuda özveri ile yaptıklarından sonra bile, Türkiye aydınlanma çağını doğru bir şekilde ve içerikte zamanında yaşayamadığı içinde, Türkiye’de bu süreç İçinden bugüne kadarki sonuçlar bize gösteriyor ki, sonuç olarak yapılanların tümü, ne kadar çalışılırsa çalışılsın bu düşünceyi genele yerleştirmek durumu maalesef istenildiği gibi bir başarı sağlayamamıştır.

Örneğin, Türkiye’de demokrasinin hala ve sadece oy kullanmak olduğu ve vatandaşın işinin orada bittiği sanılmaktadır.

Halbuki demokrasi, her vatandaşın eşitlendiği oy kullanmasını, seçme seçilme hakkını içeren, kendini özgürce ifade etme, yazma, söyleme, eleştirme, fikir açıklama, tartışma, gösteri yapma, aykırı olma, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel özgür olma, görev ve hak sorumluluğunu bilme ve uygulama ve denetleme çarkını kullanma gibi vb da içeren ve özne olarak sürekliliği olan, adeta yaşayan bir organizma gibi uygulanan dinamik bir sistemdir.

Bugünkü Türkiye’de ise bu anlayış ve bilinç fiiliyatta ve bilinçlerde de genel olarak gelişmemiştir ve kısmen var olan bilinçlerde bazı güç odakları tarafından bilinçli olarak dün ve bugün dumura uğratılmıştır .

Bu anlayış ve kültür, Türkiye’de bugünkü gibi sürdüğü müddetçe vatandaşlar hangi görüş ve hangi düşüncede olursa olsunlar ve insanlar hangi konumlarda bulunurlarsa bulunsunlar, Türkiye’dekiler demokrasi ve nimetleri konusunda, Avrupalılar ile önemli konularda rekabet edebilecekleri nesnel bir güce asla ulaşamayacaklardır.

Bundan dolayıda, eğer Türkiye’de demokrasi gerçekten isteniyorsa, bu konuda yeni nesil insanlar tarafından, ülkede yeni bir anlayış ile doğru ve gerçek demokrasi kültürü geliştirilmesi gerekmektedir.

Bunun içinde Türkiye’de ki yeni nesil, eski nesile göre eğer gerçekten kıyaslanmayacak bir ölçüde mutlu bir hayat yaşamak ve yaşamlarında özgür olmak istiyorsa, Avrupalılar gibi doğru olan demokrasiyi öğrenmeli, bilince çıkarmalı ve demokratik uygulamayı kendisine öncelikli olarak ahlaki bir görev ve yaşam tarzı olarak seçmelidir.

Eğer böyle durum bir gün Türkiye’de gerçekleşecek olursa, ancak o zaman gerçekten Türkiye’nin sorunları da yavaş yavaş ve bir bir ortadan kalkacaktır. Ancak o zaman Türkiye demokrasiyi gerçek anlamda yaşayacak ve o günler ve daha sonrasında da mutluluğun, verimliliğin ve özgürlüğün cenneti olacak olan bir ülke olacaktır.


Son olarak her zaman olduğu gibi :

Atatürk’le kalın
Cumhuriyetle kalın.
Hoşçakalın.

Sefa Yürükel

This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, KÜLTÜR - EĞİTİM - ÇAĞDAŞLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *