POLİTİKA GÜNDEM * Hiçbir çare artık Erdoğan’ı iktidarda tutamaz

Hiçbir çare artık Erdoğan’ı iktidarda tutamaz

Artık herkes Erdoğan sonrasını konuşuyor. Erdoğan yandaşları da Erdoğan sonrası için pozisyon alıyorlar. Türkiye’nin, küresel konjonktürün de etkisi ile, büyük bir değişim sürecine gireceği beklentisi, siyasal ve sosyal hareketleri tetiklemiş durumda.


Büyük ve korkunç yalanlar üzerine kurulan ve tel tel dökülen 15 Temmuz Rejimine tepkiler her gün biraz daha çoğalarak ve büyüyerek bir çığa dönüşüyor. Bu çığın 15 Temmuz Rejimi ile beraber Erdoğan’ı da sürükleyip devrin karanlık dehlizlerinde ezip yok edeceği muhakkak ve mukadder.

Mukadder diyorum, zira “her kemalin bir zevali” olduğu gibi ve her aşırılık da zıddına inkılap eder. İnsanların ömürleri gibi sosyal hareketlerin, iktidar yapılarının ve devletlerin de ömürleri vardır. Bunlar da bir bebek gibi ortaya çıkar, sonra güç kuvvet kazanıncaya kadar büyür. Kimi henüz çocuk yaşında ölür, kimi de en düşkün biçimine geri döner. Öyle ki daha önce bildiği şeyleri bilmez hale gelir.

Şimdi Erdoğan’ın ve hareketinin düşkün biçimine geri dönmeye başladığı ve daha önce bildiği şeyleri bilmez hale geldiği, yaptığı şeyleri yapamaz hale geldiği bir atalet dönemine girdiği, mevcudu muhafazada zorlandığı zamanlara şahit oluyoruz.

Böyledir. Daha evvel de böyleydi.

Zevalin yaklaştığını görmek, ona göre davranmak bir erdemdir ve bu herkese nasip olmaz. Osmanlı Devleti ömrünün sonuna yaklaştığında, Osmanlı Hanedanı huzurlu bir akıbet fırsatını elleri, hatta ayakları ile tepmişti. Sened-i İttifak bir fırsat idi, Tanzimat Fermanı bir diğer fırsat. 1876’da Meşrutiyet’in ilanı ile, o döneme göre, makul bir düzen kurulmuştu ama iktidarı paylaşmayı ve devretmeyi hazmedemeyen Osmanlı Hanedanı bu fırsatı diğer sabık fırsatlar gibi tepmişti.

Meşrutiyet’e karşı Osmanoğulları bir istibdat idaresi tesis ederek aşırıya kaçmışlardı. Aşırıya kaçarak hanedanlarının ömürlerini uzatacakları vehmine kapılmışlardı. Ama onların bu aşırılığı bir başka aşırılığı, İttihatçılığı, doğurmuştu.

İttihatçıların devamı sayılan Kemalistler, Saltanatı kaldırmakla yetinmemiş, Osmanlı Hanedanı’nın mal varlığına el koyup, onları beş parasız sürgün ederek bir döneme nokta koymuşlardı.

Halbuki 1876’da kurulan Meşrutiyet İdaresi güçlendirilerek devam ettirilseydi, Osmanlı Hanedanı’nın sonu, kuvvetle muhtemeldir ki, İngiliz Kraliyet Ailesi gibi olabilirdi. Ama Osmanlı Hanedanı kendi elleri ile kendi korkunç akıbetlerini hazırlamış ve yok olmuşlardı.

Şimdi Erdoğan da zeval döneminine girmiş bulunuyor. Kaptanı olduğu gemi delik deşik olmuş ve su alıyor.

Geminin su aldığının farkında olan Erdoğan, habire farklı farklı kıyılara yardım çağrısı gönderiyor ama onun sesine koşacak ne bir yardımcı, ona himmet edecek ne bir hami var. Bu durumu Cemil Meriç’in şu mısraları ne güzel ifade eder:

“…

Zaman masal kuşlarına benziyor
Abûs, kocaman, sâkit.
Ve geceleri
Alnında dolaşır biteviye
Kirli, soğuk pençeleri.
Yıldızları söndürmüş fırtına,
Batan bir gemidesin,
Senden ne kalacak yarına!
Kıyılardan imdat isteyen sesin.”

Erdoğan’ın Türkiye toplumuna çok borcu var. Devraldığı noktada iktidarı bırakma ihtimali imkansız görünüyor. Devletin bütün kurumları birer enkaza dönüşmüş ve en hayati işlevleri dahi yerine getiremiyor. Bunu orman yangınları ve sel felaketleri gibi doğal afetlerde bir kez daha gördük. Bu enkaz hali, Erdoğan’a karşı öfke ve nefreti çoğaltıyor.

Eğer Erdoğan huzurlu bir akıbet istiyorsa iktidarı, en azından memleketi aldığı seviyede, devretmenin hal ve çarelerini aramalıdır. Ekonomik olarak bu zor olsa bile sosyal barış adına bunu başarmak zorundadır.

Türkiye’nin ciddi bir “helalleşmeye” ihtiyacı var. İki büyük kitle Erdoğan’dan helalleşme bekliyor: Kürtleri temsilen HDP’liler ve çoğunluğu Gülen cemaatinden olan KHK’lılar.

Bu iki kitle son beş yılda, daha evvel yaşanmadığı ölçüde bir haksızlığa, hukuksuzluğa ve zulme maruz kaldı. HDP’liler Erdoğan ile birlikte yürüttükleri açılım sürecinden dolayı, Gülen cemaati ise Erdoğan ile bir şekilde yaptıkları işbirliklerinden dolayı, yine Erdoğan ve yeni ortakları tarafından  cezalandırılıyor. Belki de Erdoğan’ın yeni ortakları Erdoğan’ı buna zorlayarak, Erdoğan’ı içinden çıkamayacağı bir girdaba sürükledi. Ama Erdoğan huzurlu bir akıbet için bu girdaptan çıkabilmeli ve bu iki kitle barışmalıdır.

Bana göre hiçbir çare artık Erdoğan’ı iktidarda tutamaz. Kaçınılmaz sondan Erdoğan da kaçamayacaktır. Ama Erdoğan iktidardan düştükten sonra, sabık Cumhurbaşkanları gibi huzurlu bir emekliliği elde edebilir. Türkiye’nin cennet köşelerinden birine yerleşip torunlarına elifba öğretip onlarla zaman geçirebilir.

Ama bunun için atılması gereken hayati adımlar vardır: Bu adımların ilkini bütün KHK’ları iptal ederek atabilir. (aklanmış*) KHK’lardan dolayı mağdur olanların mağduriyetlerini gidererek herkesi eski görevine iade etmelidir.

KHK’ların iptal edilmesi toplumsal barışın tesisi için hayati önemde olduğu gibi, Erdoğan’ı bir şekilde kuşatan ve Erdoğan sonrası için iktidar hesabı yapan kişilerin de hesabını bozacaktır. Mevcut hali ile Erdoğan iktidardan düşerse “açılım süreci”nden ve Gülen cemaati ile işbirliğinden dolayı Erdoğan da yargılanacaktır. Hali hazırda bunun alt yapısı hazırlanmıştır. Ama tekrar Barış sürecine dönülmesi ve Gülen cemaatine eski meşruiyetinin iade edilmesi Erdoğan’ın yargılanması için yapılan planları ve hazırlanan hukuki alt yapıyı dağıtacaktır.

Hatta böylece toplumsal barışın hızlı bir şekilde tesisinin, Erdoğan’a olan desteğe de bir nebze katkı sağlayacağını beklemek aşırı bir iyimserlik olmayacaktır. Türkiye toplumunun hafızası zayıftır. Kan davaları bile, davalı aileler arasında yapılan evlilikler ile sona erdirildiği sosyal bir gerçektir. Madem böyledir, Erdoğan’ın atacağı her müspet adım toplumda karşılık bulacak ve Erdoğan’a huzurlu bir emeklilik zemininin hazırlanmasına yardımcı olacaktır.

[*] Yazıyı paylaşanın görüşü N.K.


https://ahvalnews-com.cdn.ampproject.org/c/s/ahvalnews.com/tr/akp/hicbir-care-artik-erdogani-iktidarda-tutamaz?amp

This entry was posted in Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *