FETVALAR, DİYANET VE SORULAR

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞINA;

Hocam sorularım olacak;

Alâüddîn Ebû Bekr b. Mes‘ûd b. Ahmed el-Kâsânî Özbekistan’ın Fergana vadisinde 500 rakımlı bir köyde doğmuş, daha sonraları 500’lü yıllarda Halep ve Konya’da yaşamış ve 587’de ölmüştür.

1. Verdiğiniz Haram Fetvasında;  midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz canlılarının yenmesinin haram olduğu bu kişiye dayandırılıyor. Asya’nın ortasında, denizden uzak doğan ve yine yaşamını denizlerden uzak sürdüren bu din adamı acaba hayatında hiç midye, karides, kalamar, yengeç, istakoz görmüş müdür veya yemiş midir?

2500 yıl önceki bu dini görüşün çağımızda kabul görülüyor olması mantıklı mıdır? Kâsani’nin deyişine göre   haram olan! Fakat sağlık yönünden hiç bir sakıncası olmayan toplumlara ekonomik  değer katan,  yüksek protein taşıyan, ayrıca lezzetli olan bu deniz canlıların yenmesi hangi bilgiye dayanılarak ve NEDEN haram kılınmıştır?

21. Yüzyılda DİB, toplumsal yozlaşmalara, yolsuzluklara, kamunun talan edilmesine göz yumarken, kul hakkının sürekli olarak yenilmesine tek bir ses çıkartmazken, iyi ahlâkı, erdemi, dürüst olmayı öğütlemezken  neden halen topluma yarar sağlamayan 2500 yıllık köhnemiş bilgilerin peşinde gitmektedir?


2. 2015 Nisanında, Suudi Arabistan müftüsü Abdul Aziz bin Abdullah, savaş ve kıtlık durumlarında erkeklerin çok acıkmaları durumunda eşlerinin dilediği yerlerini keserek yiyebilecekleri fetvasını vermişti. Bu durumda deniz canlılarını yemek haram iken, insan eti yenmesi helal midir?


3. 21 Temmuz 2017 tarihinde ülkemizde İlahiyatçı Ebubekir Sifil hadislerin kaynağı ve güvenilirliğini tartışırken “ Buhari’ye göre deve sidiği içmek sünnettir ve Peygamberimiz içilmesini tavsiye etmiştir.” demiştir. İlahiyatçı Sifil deve sidiği içmenin şifalı olduğunu belirten hadisin sahih (doğru-güvenilir) olduğunu söylemiştir. Deve sidiği veya idrarı, develerin ürettiği idrar. İslam peygamberi Muhammed’in tıp ile ilgili hadislerini kaynak alan tıbb-ı nebevide de yer alan sıvı, Arap Yarımadası’nda yüzyıllarca tıbbi ve dini amaçlar için kullanılmıştır. İdrarın günümüzde Yemen başta olmak üzere çeşitli Arap ülkelerinde hala tıbbi kullanımı yaygındır. Yemen’de bakire develerden elde edilen idrarın litre fiyatı 20 ABD dolarına kadar çıkabilirken, bakire olmayan develerden elde edilen ürünün litre satış fiyatı 4 dolar olmaktadır. Develerin bakire olduklarını anlamak için,  zamanın veterineri olan baytarlara “Bekâret muayenesine mi” götürülmektedir? Bakire deve sidiği ile bakire olmayan deve sidiği arasındaki fark nedir? Bu durumda DEVE İDRARI içilebilir mi?


4. 2010 yılının Nisan ayında, İslam dünyasının en itibarlı eğitim kurumlarından Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi’nin Hadis Bölümü Başkanı Prof. İzzet Atiya, “Kadınlar, aynı işyerindeki erkekleri emzirirse, akrabaya dönüşür, tacize uğramaktan kurtulur” fetvası verdi. Eğer bir kadın iş arkadaşını en az 5 kez emzirirse aralarında artık ailevi bir bağ kurulmuş olur. Böylece de iş yerinde yalnız kalmalarında bir mahzur olmaz.” Bu fetva sizce ahlâken uygun mudur? Çalışan kadınların istismarını önler mi?

Naci Kaptan – 26.08.2021


Diyanet’ten ‘haram’ fetvası: Midye, kalamar…

26 Ağustos 2021 10:02Güncellendi: 26 Ağustos 2021

Diyanet İşleri Başkanlığı balık sınıfına girmeyecek midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarının haram olduğunu duyurdu.


· Diyanet İşleri Başkanlığı;

“Yengeç, kalamar, ıstakoz, karides, midye, kurbağa vb. gibi deniz ürünleri yenilir mi?” sorusunu yanıtladı. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

Kur’an-ı Kerim’de, denizden elde edilecek yiyeceklerin helal olduğu bildirildi. (Mâide, 5/96; Fâtır, 35/12). Hz. Peygamber de (s.a.s.), “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.” (Ebû Dâvud, Tahâret 41) buyurdu.

Hanefi mezhebi, zikredilen naslarda helal olduğu belirtilen “deniz hayvanları” ifadesi ile balık türünün kastedildiği, dolayısıyla balık sınıfına girmeyecek midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir (Kâsânî, Bedâi’, V, 35).

Şafii mezhebinde, konu ile ilgili şöyle bir ayrım yapılmıştır: Deniz canlıları sadece suda yaşayabiliyor veya sudan çıktığında boğazlanmış hayvan gibi kısa sürede ölüyorsa, şekline ve de ölüm durumuna bakılmaksızın yenmesi helaldir.

Ancak aslen suda yaşayan fakat karada yaşayabilme özelliğine de sahip olan hayvanlara gelince bunlardan eti yenilen kara hayvanlarına benzeyenlerin yenmesi, boğazlanması şartı ile helal, eti yenmeyenlere benzeyenlerin yenmesi ise haramdır. Buna göre kurbağa, yengeç, kaplumbağa veya su yılanının yenmesi helal değildir (Remlî Nihayetu’l-Muhtac, VIII, 113,150-152.).

This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *