Tüm kurumların ve kuruluşların kabuk haline dönüştürüldüğü, içten işgal altındaki ülkemizde işgal meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır.
Kısacası; Tilki kümese bekçi yapıldıktan sonra, onun tavukları yemeyeceği sözüne güvenilmesi ve bu durumu kendileri dışındakilerin de kabul etmesi istenilmektedir. KHK’lerle yönetilen ülkemizin durumu budur.
1938 sonrası oluşan gaflet ve dalâlet, 1980 sonrası ihanete dönüşmüştür. 15 Temmuz’da ihanet çok açık bir şekilde kendini kanıtlamıştır, içinde bulunduğumuz durumdan kurtulmamız için yapılması gerekeni önderimiz 15 Temmuz (tarihe dikkat) 1920’de yayınlanan Hakimiyeti Milliye’nin baş yazısında belirtmiştir:
“İstiyoruz ki yer yüzünde zulüm kalmasın, uluslar arasındaki düşmanlıklar kalksın. Dünyaya hakim olan kapitalizm illeti, bir daha kalkmamak üzere uyusun. İşte bugün içinde bulunduğumuz mücadelenin bizce tek anlamı. Biz bu amaçla harekete geçtik. Bağımsızlığımız ve varlığımız için emperyalizme karşı hayat ve dünya devrimi uğrunda, zulümden kurtulmuş yeni bir döneme doğru yürüyoruz. Giriştiğimiz iş; büyük, ağır ve o oranda şerefli ve şanlıdır. Görüyoruz ki kendimizi kurtarmak için uğraşmak demek, bütün dünya uluslarının kurtuluşunun milyonlarca cephesi arasında çalışmak demektir. Yapılan iş, henüz başlanmış olan iş, o kadar büyüktür ki, bunun karşısında ruhların yüksek bir heyecanla titrememesi mümkün değildir. Çünkü bizim kurtuluşumuz dünyanın kurtuluşu demektir. Ve bütün dünya şu uğursuz emperyalizm zulmünden kurtulmadıkça, bizim için hayat ve rahat ihtimali düşünülemez… Zulüm dünyası son günlerini ve son nefesini yaşıyor. Avrupa emperyalizmi karşımıza çıkara çıkara Yunan’ı çıkarabildi. Yunan’ı bozguna uğratmak yalnızca yüzbinlerce kardeşimizi cellat bıçaklarından almak değil, belki de bütün dünyanın kurtuluşuna tarihin en büyük, en şerefli ve en şanlı hizmeti yapmak demektir. Türkler! Ayaklanınız!” (Türkiye Nereye Gidiyor?, Metin Aydoğan, Umay Yayınları, s. 184)
Henüz daha tam olarak ele geçirilemiyen kurumlarımızın ve yurtseverlerin ne yapması gerektiği yukarıda belirtilmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nin son paragrafı gerçek KHK olarak algılanmalıdır:
“Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
“Yapılamaz” ve “yok” sözcüklerini tanıma! (1)
İhanet güvenden doğar! (1)
İşlerin kötüye gitmesini istiyorsan, zayıflık göster! (1)
Utanma bilmeyen, pişmanlık bilmez! (1)
2021’in zulüm dünyasının son günlerini yaşayacağı ve son nefesini vereceği bir yıl olacağı inancı ile 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.
Saygılarımızla
Avusturya-ADD Başkanı
Yusuf Genç
(1) Osman Pamukoğlu, Başka bir hikaye, s. 144