Biden, Erdoğan’la neden başbaşa görüştü?

Biden, Erdoğan’la neden başbaşa görüştü?

Yavuz Baydar – Haz 15 2021


İki lidere bakılırsa, gayet müspet bir ikili temas olmuş dün NATO zirvesi ardından gerçekleşen, aylardır merakla beklenen buluşmada. Erdoğan’ın tanımına göre “son derece faydalı ve samimi bir görüşme”. Biden da “olumlu ve verimli” diyor.

Bunlar içi boş laflar. Rutin açıklamalar. Ama ille de satır aralarını okumak gerekirse, çıkan tek anlam şu: “Top biraz daha ileri şutlandı”. İki ülkenin ittifakını şarampole yakınlaştıran, bölgede mevcut Türkiye yönetimini bir “serseri mayın” algısına yerleştiren problemler, gerilimler ve, en önemlisi, Erdoğan’ın “öngörülemezliği” ile ilgili yaygın güvensizlik hâli olduğu gibi duruyor ortalık yerde.

Ama, öbür taraftan, bu görüşmenin formatına bakınca ABD tarafından “diyalog olsun torba dolsun” yaklaşımına rağbet edilmediğini de görmek gerekir. Bir süre önce bir Amerikalı kaynağımız, Biden’ın Erdoğan ile görüşmeye heyetlerle birlikte katılacağını ama bir noktada heyetleri dışarı çıkartıp, ikili görüşmeye geçerek “sadede gelmesinin beklendiğini, hazırlıkların buna göre yapıldığını” aktarmıştı. Bu ayrıntıyı buradan da paylaşmıştık.

Dünkü tabloda Biden’in bunun da ötesine geçtiğini ve tüm buluşmayı başbaşa yapmayı tercih ettiğini gördük. Bu formatı Erdoğan tercih etmiş olamaz. ABD Başkanı bazı konuları dobra dobra muhatabının yüzüne karşı anlatmayı tercih etti; buna şüphe yok.

Böyle yaptı. çünkü heyetlerle birlikte gerçekleşecek bir toplantıda, Türkiye hükümetinin bölgede gerginliklere yol açan, ittifak dengelerini çalkalayan, Ankara odaklı bir istikrarsızlığı besleyen siyasetlerini ve Türkiye’nin ‘polis devleti’ne dönüşmesini masaya net bir dille koysa idi, dış siyasette cephanesi tükenmiş olan, içerde de krizle ve hassas iktidar dengeleriyle beli büküldükçe sertleşen Erdoğan’ın, içerden sızacak bilgilerle çok zor duruma düşeceğini, ve ne önerirse inadına tersini yapacağını biliyordu. Vermesi gereken mesajları kapalı ortamda verdi.

Görüşmede Türkiye’deki “demokrasi açığı”, hukuk devletinin harabeye dönüşmesi; Kavala, Demirtaş ve Gergerlioğlu’da simgeleşen onbinlerce siyasi mahpusun durumunun “gündeme gelmediğini” öne sürenler yanılıyorlar. Bu “tahminler”, Biden’ın NATO zirvesi ve esnasında verdiği mesajlardaki özün okunmamış olmasına dayanıyor.

Temel hedefinin demokrasi ve insan hakları vurgu ve koşuluna dayalı yeni ve küresel bir atılım olduğunu tekrarlayan Biden, hamlesinin hedefine güçlü “otokrasiler” olarak Çin ve Rusya’yı koyuyor, ancak NATO bünyesi içindeki iki otokratın kendi bildiğini okumasına göz yumulmasının, stratejisini yerle bir edeceğini, dünya gözünde inandırıcılığının kolayca eriyeceğini de biliyor.

Başka bir deyişle, Biden için Çin ve Rusya ile demokratik değerler üzerinden gelişecek mücadele, Biden ve pek çok NATO içi müttefikin “çıban başı” olarak gördüğü Erdoğan iktidarı ile, Macaristan’ı neredeyse bir ”NATO içi Çin müstemlekesi” haline getirmekte olan Orban hükümetini “hizaya getirmek” ile doğru orantılı. Bu mücadele NATO içindeki uyum için şart.

Dolayısıyla, ikili görüşmede Erdoğan’ın S-400 ve PYD/YPG gibi konularda bilindik Ankara pozisyonunu – kendi ifadesiyle doğruladığı gibi – tekrarlama dışında bir şey söyleyemediğini, lafı Biden’ın alıp ABD’nin kendisinden ne beklediğini bir “ev ödevi” gibi tane tane anlattığını varsaymamız makuldür. Toplantı ardından Erdoğan’ın yüz ifadesi de içerdeki diyaloğun “tonlaması” hakkında bir fikir verir nitelikte.

Kısacası, sorunlar ötelendi, “son karar” bizzat Erdoğan’a bırakıldı denebilir.

Afganistan mı? O sadece Türkiye’nin çıpasını NATO’da tutmak için ufukta beliren bir “angarya senaryosu”. Geçebiliriz.

Son bir noktaya daha değinmekte yarar var.

Soru şu: Erdoğan, bu görüşme ardından rota revizyonu yapacak mı?

NATO zirvesi, anlaşılacağı üzere Yunanistan’da sadece Atina-Ankara ilişkileri odaklı olarak değerlendiriliyordu. Görüşmenin ardından Yunan kamu yayıncısı ERT TV’de katıldığım analiz programında, Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de tırmandırma odaklı siyasetten geri adım atmasının “turizm mevsimini kurtarma” rahatlığına yol açtığını teyit etmemek mümkün değildi.

Ama hepimize sorulan sorular gene de o malum şüpheyi gündemde tutuyordu:

“Acaba Erdoğan eski formatlarına geri döner mi?”

Elbette bu ihtimal dışı değil. “Başkan” sadece Yunanistan’a karşı değil, aynı zamanda Libya’da da geri adım atma baskısıyla karşı karşıya. Macron’un dediklerine bakılırsa Libya’dan “yabancı güçlerin ve milislerin” çekilmesine onay vermiş. Ancak burada bir yanlış anlama da olabilir. Çünkü, Savunma Bakanı Akar’ın Libya’da kısa süre önce yaptığı açıklamada TSK’yi “yabancı silahlı güç” kategorisine katmadığını, “kalıcılık” vurgusu yaptığını da biliyoruz.

Yani?

Yani, gerginlik her an yeniden patlak verebilir.

Bu çerçevede şu nokta dikkat çekici: “Başkan Erdoğan” hem Biden’a hem de Mitsotakis’e, “gelin aradaki kurum ve insanları devreden çıkaralım, direkt hatla bizzat konuşalım, ikili hâlledelim” demiş.

Biden, Trump döneminden sonuçlarını gayet iyi bildiği, yozlaştırıcı olarak gördüğü bu “talebi” ustaca savuşturmuş.

Mitsotakis olumlu cevap vermiş gibi duruyor, ama Yunanistan gibi anayasal kurumlarla muhalefetin güçlü olduğu bir demokraside Erdoğan’ın arzu ettiği bu format, Mitsotakis’in altını oyar. Bu kadar açık.

Esasen Erdoğan, hâlâ ‘şahsının dünyası’nda ısrarlı.

İstiyor ki, arada öyle bakanlık, kurum, başka karar vericiler olmasın. Tüm dünya liderleri onu olduğu gibi kabullensin, her konu kendisine danışılsın ve şahsı üzerinden yürüsün, aklına estikçe sağı solu arasın, siyaseti dikey yönetmeye devam etsin.

Yani, müttefiklerine “teklifi” mealen şu:

“Egemen benim, bu ülke sadece benden sorulur, NATO şeması ve prosedürleri şahsımı ilgilendirmez, zaten zordayım, beni doğrudan muhatap alın ki, meşruiyetim teslim edilsin. Teslim edilsin ki, bir sonraki seçimlere kadar zaman kazanayım, durumu toparlama gayretine girebileyim.”

Bundan sonrası daha ilginç olacak. Bakalım kapalı kapılar ardında iletilen kibar mesajlar ciddiye alınacak mı, alınırsa iç siyasette Erdoğan’dan hangi usta manevraları izleyeceğiz.

Hep birlikte göreceğiz.


https://ahvalnews-com.cdn.ampproject.org/c/s/ahvalnews.com/tr/biden-erdogan/biden-erdoganla-neden-basbasa-gorustu?amp

This entry was posted in DİN-İNANÇ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *