ABD Ukrayna’yı üçüncü kez neden cepheye sürüyor?

ABD Ukrayna’yı üçüncü kez neden cepheye sürüyor?

Mehmet Ali Güller – 15.04.2021

Ukrayna krizi ABD ve NATO’nun Rusya’yı tehditleri nedeniyle gittikçe büyüyor. ABD, Ukrayna’yı bir kez daha cepheye sürmüş durumda. Peki neden?
Bu sorunun yanıtını verebilmek için, önce, 2003 ve 2014’teki operasyonları anımsamamız lazım…
2003’TE TURUNCU DARBE
ABD’nin Ukrayna’yı ilk kez cepheye sürdüğü tarih 2004’tü. Bu ülkede bir “turuncu darbe” yaptı. Washington’un iki hedef vardı: Birincisi Rusya sınırına kadar sokulmak, ikincisi de Karadeniz’i NATO gölü yapmaktı.
Nitekim ABD bu amaçla bir yıl önce 2003’te Karadeniz’in doğusundaki Gürcistan’da da bir turuncu darbe yapmıştı. Öte yandan 2004 yılında Karadeniz’in batısındaki Romanya ve Bulgaristan’ı NATO’ya üye yaptı.
Böylece Karadeniz’e kıyısı olan altı devletten üçü, yani Türkiye, Romanya ve Bulgaristan NATO üyesi olmuş, diğer ikisi Ukrayna ve Gürcistan ise üye hedefiyle NATO’ya ortak yapılmıştı.
Moskova, kendisini çevreleyen bu stratejik hamleye sert yanıt verdi; 2008’de Gürcistan ve 2010’da Ukrayna’da Batıcı iktidarlar etkisizleştirildi.
2014’TE MAYDAN AYAKLANMASI
Ukrayna’da 2013 yılının son günlerinde iktidar değişikliği için yeni bir ayaklanma başladı ve 2014’ün ilk iki ayı boyunca sürdü. Elbette arkasında ABD vardı. Nitekim ABD Başkanı Barrack Obama, bir yıl sonra 3 Şubat 2015’te CNN’ye verdiği röportajda ayaklanmadaki rollerini sergilemişti: “Putin, Maydan protestoları ile Ukrayna’da yönetimin değişiminde bizim aracı olmamıza hazırlıksız yakalandı.”
Putin belki hazırlıksız yakalanmıştı ama sonrasında şartlar Rusya lehine gelişti: 16 Mart 2014 tarihinde yapılan referandum sonucunda Kırım yüzde 97 ve Sivastopol yüzde 96 ile Rusya’ya bağlanma kararı aldı.
Sonuçta ABD’ye bel bağlayan Ukrayna, çok önemli bir parçasını kaybetmiş oldu!
2021’DE AB-RUSYA MÜCADELESİ
Yeni ABD yönetimi, şimdi Ukrayna’yı üçüncü kez cepheye sürüyor. Joe Biden yönetiminin bu kez temel amacı, Ukrayna cephesi üzerinde AB-Rusya mücadelesi doğurarak, ordusuz Avrupa’yı NATO üzerinden yeninden kendi yörüngesine almak. Böylece “geleneksel müttefikiyle ilişkisini de restore etmiş” olacak!
Washington bu çatışmalı tablonun öncelikle Rusya-Almanya enerji işbirliğini kesmesini umuyor. Nitekim Biden yönetimi Almanya’dan asker çekme kararını da durdurdu. Hatta ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin “Almanya’dan asker çekmek yerine ilave asker konuşlandıracağız” dedi.
İNGİLTERE AB’DEN DAHA HEVESLİ
Almanya başta AB’nin geneli ABD’nin Ukrayna cephesi oluşturma stratejisine mesafeli. Bu konuya Avrupa’da en hevesli ülke ise AB’den ayrılan İngiltere. İngiliz yetkililer Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtıyorlar.
Öte yandan İngiltere’nin ABD adına Türkiye’yi Ukrayna cephesine dahil etme konusunda da rol aldığı anlaşılıyor. İngiliz Savunma Bakanı Ben Wallace bu amaçla Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı geçen hafta Londra’ya davet etti. İki Bakanın görüşmelerinin merkezinde Karadeniz vardı.
ABD, TÜRK-RUS İŞBİRLİĞİNİ HEDEF ALIYOR
ABD’nin Ukrayna’yı üçüncü kez cepheye sürmesinin alt hedeflerinden biri de Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirmek.
Yeni ABD yönetimi, Antony Blinken’in ifadesiyle “Türkiye’yi Rusya’ya daha fazla itmeden Atlantik’te tutma” stratejisini belirlemiş durumda. Biden-Blinken-Austin üçlüsü, Ukrayna krizinin Türk-Rus işbirliğinde iki nedenle gedik açacağını umuyor:
Birincisi Erdoğan yönetiminin İHA satışından Kırım desteğine Ukrayna’yla kapsamlı işbirliğinin; ikincisi de Ukrayna krizi nedeniyle Karadeniz’de artırılacak NATO varlığının Rusya’yı ciddi ölçüde rahatsız edeceğini görüyor.
Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Mısır temasları sırasında “Moskova, Türkiye’yi Kiev’in militarist eğilimlerinin teşvik edilmemesi konusunda uyarıyor” açıklaması yapması, bir yönüyle Putin’in Erdoğan’a yaptığı Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarısının da devamıydı.
KAYBEDEN UKRAYNA OLUR
Ukrayna krizi, gittikçe sertleşiyor. Kuşkusuz bunun silahlı bir çatışmaya dönmesi, bölge için felaket olacaktır. Binlerce kilometre öteden gelen ABD emperyalizminin bölgede çıkaracağı bir yangın, kuşkusuz en çok Ukrayna’yı yakacaktır. ABD’nin önceki hamlesinde Kırım’ı kaybeden Ukrayna’nın, bu kez ülkenin doğusunu kaybetmesi oldukça olasıdır.
Ancak bu yangından büyük zarar görecek bir diğer ülke de ne yazık ki ülkemiz olacaktır. Olası Türk-Rus düşmanlığının faturası, her iki taraf için de oldukça ağır olacaktır.
Ankara’nın ekonomi ve dış politikadaki sıkışmışlık nedeniyle Washington’un Ukrayna operasyonuna bir ölçüde destek verebileceği ihtimal dahilinde. Oysa Türkiye, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin savaş ve barış şartları dışındaki “kendi güvenliğini tehdit altında görme” şartı bağlamında Karadeniz’e NATO yığınağını frenlese, ABD’nin saldırganlığını da frenlemiş olacaktır.
Görüldüğü gibi Montrö konusu, önümüzdeki kritik günler için hayat mamat meselesi olmuş durumda…

Mehmet Ali GüllerM- CRI Türk – 14 Nisan 2021
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, KÜRESEL POLİTİKALAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *