KADIN HAKLARINA SAYGI * Feminizm özgürleştirir

Feminizm özgürleştirir

Ayşe DÜZKAN

O çok sevdiğimiz deyimle, 365 günün sultanı, kadın kurtuluşunun mücadele, eylem, bayram, şenlik günü 8 mart’a şunun şurasında ne kaldı. bize her gün 8 mart ama sizler, feminist mücadelenin varlığını 8 mart’tan 8 mart’a hatırlamaya meyyalsiniz. onda da ne dediğimize kulak vermeye pek hevesiniz yok, daha ziyade kararlılığımıza, topladığımız kalabalığa meftun oluyorsunuz.
Sitem faslını burada kesiyorum.
Cumartesi günü, sosyal medyada son zamanların en güzel sloganlarından biri paylaşıldı: feminizm özgürleştirir. bunun üzerine biraz konuşmak istiyorum.
Feminizm tek başına kurtuluş olmadığını bilir, patriarkaya karşı kadınların toplu mücadelesini örer. ama aynı zamanda her kadının özgürleşme mücadelesinin, bağımsız, bireysel ve biricik olduğunu da bilir. çünkü her kadın, genellikle tek erkekte bir araya gelen kendi özel patronundan ve kendi özel devletinden özgürleşmek zorundadır. kendi özel patronu, çamaşırını yıkatan, yemeğini yaptıran, zaman zaman dışarıda çalışıp aldığı ücrete el koyan bir baba, severek evlenilmiş bir koca olabilir. kendi özel devleti de aynı adamdır; kararları verir, şiddete başvurur, güvensizlik aşılar. tek kişide birden fazla işlev! şiddet tabii evde bitmiyor, evin dışına adımını attığı an, bir tehdit olarak karşısına çıkıyor. o yüzden hemen her kadının hayatı bir direniş, başını kaldırmış her kadın bir kahraman.
Örgütlü mücadele gövde gösterisinden ibaret değildir. tek başına imkânsız, zor olan şeyi mümkün kılan, kolaylaştıran, yalnız olmadığını, korksa bile tek korkan olmadığını gösteren şey feminist örgütlenme. her birimizin ayağına dolanan yasaları birer birer değiştirmek, her birimizin önünü kesen yasaklardan birer birer kurtulmak, halkın değerleri diye sunulan toplumun ikiyüzlülüklerini teşhir etmek, sokakta, evde, sanatta, siyasette birlikte verilen mücadelenin sonucu. o mücadele tek tek her kadının hayatına değiyor, her kadının, feminizmden hiç haberi olmayan, hatta belki feminizmi bir öcü sayan kadınların da hayatını değiştiriyor.
Burada feminist örgütlenmelere has bir şeye dikkat çekmek istiyorum. feminizm içinde de farklı akımlar, fikir ayrılıkları, birçok farklı örgüt, hatta rekabet ve çekişme var. ama politik söz, bir özne olarak kadınları odağına alıyor. tek tek feminist örgütlerin adlarını bilmiyor olabilirsiniz ama derdini, davasını herkes biliyor. mücadelenin odağına örgütü değil özneyi koymak çok önemli bir fark yaratıyor. pervin buldan’la meral akşener’e aynı maskeyi, istanbul sözleşmesi yaşatır yazılı maskeleri taktırmak dava adına büyük bir başarı -nitekim mhp milletvekili mehmet taytak’ı çok rahatsız etmiş- ve bu başarıyı sağlayan öznenin odakta olması.
Feminizm, erkeklerin iktidarının işgal ettiği bir coğrafyayı temizleyerek, dönüştürerek, kendi yolunu aça aça ilerliyor. feminist olmak, kendisine dayatılan hayattan başkasını hayal edebilmek, başka bir hayat seçebilmek demek. feminist olmak, teker teker hepimize özgürleşmenin ve mutlu olmanın yolunu gösterir. kendini karanlıkta, yapayalnız hisseden her kadına uzanır ve bunu soyut bir söylemin ötesine taşır. binlerce kadının günbegün verdiği emekle ayakta duran sığınmaevleri, danışma merkezleri her şeyden önce özgürlüğün ilk adımı. toplumun aileye hapsettiği kadınlara uzanan birer el, çalabilecekleri birer kapı. gösterişsiz, günlük işler ama kelimenin gerçek anlamıyla hayat kurtarırlar.
Yani feminizm, sadece bir politik hareket, insanın içini heyecanla doldursa da ancak uzun vadede gerçekleşecek bir kurtuluş projesi değil; aynı zamanda bugün, hemen şimdi özgürlüğe doğru atılan adımlar anlamına geliyor. o adımların hepsinin aynı zamanda mutluluğa atıldığını da hatırlatmak isterim. çünkü sadece eşitlik ve özgürlük değil mutluluk da politik bir mesele ve politik bir talep.
Sadece bu kadar mı? hayır! patriarka kadınların sömürülmesine ve baskı altına alınmasına sebep olur ama erkeklerin de hayatını kısıtlar. kadınları baskı, sömürü ve tahakküme mahkum eder ama erkekleri de erkekliğe hapseder. o yüzden kadınların kurtuluşu erkeklerin de özgürleşmesi anlamına gelecek; bunun kadınların özgürleşmesi ve kurtuluşu konusunda erkeklerin söz sahibi olması anlamına gelmediğini haırlatmama gerek yok sanırım.
Çok değil bir hafta sonra, türkiye’nin her yerinde, eşitlik, özgürlük, cesaret, başka bir hayat imkânı, başka bir siyaset tahayyülü, en güzel kıyafetiyle yani aklınıza gelebilecek her kıyafetle, yasını unutmadan ama şenlikten vazgeçmeden sokağa dökülecek. dünyanın başka yerlerindeki kadınlarla omuz omuza duracak. şöyle bir durup geriye bakacağız, on yılda ne çok şeyi değiştirdik, yirmi yılda ne çok şeyi değştirdik, gelecekte ne çok şeyi değiştireceğiz. bundan hepimize bir parça gurur, bir parça onur, bir parça hayat çünkü feminizm özgürleştirir!
This entry was posted in Calisma Dunyasi - Is ve Emekciler, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, HAYATIN İÇİNDEN, KADIN HAKLARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *