LAİKLİK KAVRAMI * FRANSA’da KAMU KURUMLARINDA DİNİ SİMGELER KULLANMAK YASAKTIR

2004 YILINDA DİNİ SEMBOLLER HAKKINDA YAPILMIŞ OLAN TARTIŞMALAR

Paris’teki Diderot Lisesi öğrencileri karlı bir kış günü, sınıflarına koşturmaya çalışıyor. Kot pantolon ya da mont gibi rahat giysilerle dolaşan öğrencilerin üzerinde, dini bir sembol gözükmüyor. Jacques Chirac’ın hükümetinin istediği de zaten bu durumu zorunlu giyim tarzı haline getirmekten başka bir şey değil. Yani öğrenciler dini semboller dışında, her şeyi giyebilmeli.
Diderot Lisesi öğrencilerinden 20 yaşındaki Arezki Bumansura, arkadaşlarıyla okul önünde bu yasağı tartışıyor. Boğazlı kazağının altından sarkan zincirin ucundaysa, Arapça “Allah” yazılı altından yapılı bir takı göze çarpıyor.
Bumansura, üzerindeki takının göstermelik bir şey olmadığını söylüyor. Bununla birlikte, öğrencilerin dini semboller taşımasına yasağın yönelik anlamını çözemediğini söylüyor. Bumansura’nın Hıristiyan iki arkadaşı da, bunu onaylar biçimde başını sallıyor.
Diderot Lisesi’nde dini sembollerin giyilmesine uygulanan yasağa yönelik tartışma, bütün Fransa’da yankılandı. Bu okuldaki sorunlar, Müslüman kız öğrencilerin baş örtülerini çıkararak okula girmeyi reddetmesiyle başladı.
Ancak tartışmalar, Fransa’da dinin önemi ve azınlıklara yönelik muamele gibi daha geniş konulara sıçradı. Fransa’nın minik sayılabilecek Sih üyeleri de, kendilerini bu tartışmanın içinde buldu. Sih erkekler, başlarını adı verilen bir sarıkla örtüp, uzun sakallar bırakıyorlar.
Fransız Ulusal Meclisi, Salı günü okullarda “gösterişli dini sembollerin takılması ve giyilmesine” yönelik yasağı ele almayı planlıyor. Meclis üyesi Catherine Vautrin, iktidar partisinin çoğu diğer üyesi gibi, bu yasa tasarısını destekleyenler arasında.
Vautrin Fransız Parlamentosu’nun yasa tasarısının, okulları, dinlerin tartışıldığı kurumlar haline getirmek yerine, bilgi merkezi ve tarafsız öğrenim kurumları yapmayı amaçladığını söylüyor.
Fransa Eğitim Bakanı Luc Ferry, bandana ve sakal gibi, modayla özdeşleştirilen tarzların da, dini içerik taşıyabileceği gerekçesiyle, okulda yasaklanabileceğine dikkati çekiyor. Diğer milletvekilleriyse daha ileri gidip, küçük haç takılar ve Hazreti Fatma’nın eli gibi dini sembollerin yasaklanmasını istiyor. Yeni yapılan bir kamuoyu yoklaması, Fransızların yüzde 58’inin bu tarz giyim eşyası, takı ve süslerin yasaklanmasından yana olduğunu gösteriyor.
https://www.amerikaninsesi.com/a/a-17-a-2004-02-02-14-1-87955307/828011.html


Fransa’da 100 yıllık laiklik

Fransa, bundan tam 100 yıl önce anayasasına laiklik maddesini koydu. Kabul edilişinden tam bir asır sonra, Müslüman göçmenler ve okullardaki başörtüsü yasağı nedeniyle, Fransa’da laiklik ilkesi yeniden gündemde. Andreas Noll, Fransa’da laikliğin dününü ve bugününü araştırdı…
Bundan 100 yıl önce, 9 Aralık 1905 tarihinde, Katolik Kilisesi, Fransa’da büyük bir darbe aldı: Fransa’da laiklik kabul edildi, yani devlet ve din işlerinin ayrılması kabul edildi. Elbette Vatikan, bu durumdan hiç hoşlanmadı. Papa kızdı, din adamları şaştı kaldı.
Zira laikliğin kabulü, Katolik Kilisesi için birçok olumsuzluğu beraberinde getiriyordu: Maddi yardımlar kesilecek, din dersleri kalkacak ve sonuçta Kilise güçten kaybedecekti… Nitekim öyle de oldu. Örneğin, bugün hiçbir işveren, çalışanlara dini inançlarına ilişkin soru sorma hakkına sahip değil. Hatta devlet bile, ülke sınırları içerisinde yaşayan Katolikler’in, Protestanlar’ın veya Müslümalar’ın sayısını tam olarak bilmiyor.
Ancak Almanya, Ludwisburg’daki Alman-Fransız Enstitüsü’nde görevli bilim adamı Profesör Henrik Uterwedde, teoriyle partiğin örtüşmediğini söylüyor. Uterwedde, “Fransa’da 1905’te kabul edilen laiklik yasası, devletin dinler karşısında tarafsızlığını öngörüyor. Ancak gerçekte durum farklı. Bu, özellikle devletlerin İslamiyet ve Müslümanlar’a karşı tutumlarında belli ediyor kendini“ diyor.
Avrupa’da en kalabalık „Müslüman ülkesi“
Yaklaşık 4 milyonu bulan Müslüman nüfusuyla Fransa, Avrupa’nın en kalabalık ‚Müslüman ülkesi’. Bu bağlamda Fransa’nın yaşadığı en önemli tartışmalardan biri okullarda başörtüsü yasağıydı. 15 yıl önce, ülkenin kuzeyindeki Creil’de iki kız öğrencinin, başörtüsü takıyor olmaları nedeniyle derslere alınmamalarıyla alevlenen tartışmanın boyutları giderek büyüdü.
Köktendinci unsurların güçlenmesini engellemek isteyen devlet çözüm yolları aramaya başladı. Derken Eylül 2004’te Fransa’daki okullarda başörtüsü, Museviler’in kippaları gibi dinsel simgeler yasaklandı. Şimdi, yasağa uymayanlar derse alınmıyor. Yasa ilk yürürlüğe girdiğinde özellikle başörtüsü yasağı nedeniyle günlerce protesto gösterileri düzenlendi ve yasağı kaldırılması istendi,
Ancak şimdi başörtüsü yasağının yarattığı ilk infial dinmişe benziyor. Birçok Müslüman yasağa uyuyor. Ancak gözlemciler, bu yasanın toplumsal birlik ve beraberliği güçlendireceğinden şüpheli. Elbette akla hemen Fransa’nın varoşlarında yaşanan sokak çatışmaları geliyor.
https://www.dw.com/tr/fransada-100-yıllık-laiklik/a-2522948

Fransa’da laiklik ve ‘dini semboller’

Konuk Yazar: Prof. Dr. Ali Arayıcı – Paris – 23.10.2020
Fransa’da laiklik ve “dini tarafsızlık” ilkesinin korunması amacıyla, eğitim ve öğretim kurumları başta olmak üzere, bütün kamu kurumlarında “dini simge” ve “semboller” yasaklandı.
Özellikle de, 16 Ekim 2020 tarihinde, Samuel Paty adlı bir tarih öğretmenin; Paris yakınlarında 18 yaşındaki Çeçenistan asıllı bir saldırgan tarafından başının kesilerek öldürülmesi olayı, eğitim ve öğretim kurumlarında güvenlik önlemlerin artırılmasını beraberinde getirdi.
Çalıştığı kurumda derste ifade özgürlüğü konusunu işlerken, öğrencilerine Charlie Hebdo dergisinde yayınlanan, Muhammed peygamberin karikatürlerini gösteren Samuel Paty’nin öldürülmesi, Fransa genelinde birçok kentte on binlerce insanın katıldığı çeşitli eylemlerle protesto edildi. Üstelik, cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı hareket eden dernek ve kuruluşların kapatılacağı, 51 İslâmi dernek ve kuruluşun etkinliklerine son verileceği vurgusu yapıldı.
Bugün, Fransız eğitim ve öğretim sistemindeki laiklik anlayışı, birçok Avrupa ülkesi için, önemli bir örnek oluşturuyor. ABD, Almanya, Belçika, İngiltere başta olmak üzere, birçok Avrupa ülkesinin devlet okullarında; dinsel içerikli “moral ve ahlâk” bilgileri gibi seçmeli derslerin varlığı söz konusuyken, sadece Fransa’da devlet okulları laiktir ve dinsel içerikli dersler tamamen yasaktır.
LAİKLİK İLKESİ
Fransa’da din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması olayı, 1789’daki Büyük Fransız Devrimi’nden sonra, yani 1795 yılından itibaren başlar. Bu tarihten sonra, devlet kiliselerden elini çekti ve çalışanların ücretlerini karşılamadı. Kilise çalışanlarının ücretleri, kilisenin bulunduğu yerleşim birimleri “komünler” tarafından ödenmektedir.
Laikliğin 9 Aralık 1905 tarihinde resmi olarak kabul edilmesiyle birlikte, ilgili Kanun’un 2. Maddesi’nde, “Cumhuriyet dinsel inanç yerlerine sübvansiyon sağlamaz ve buralarda çalışanlara ücret ödemez” biçiminde denildi. İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrası dönemde, 1946’da kabul edilen yeni bir Anayasa’da ise; ”Fransa laik bir Cumhuriyet”tir şeklinde belirtildi.
Laiklik, devletin inançlar karşısında tarafsızlığı, inanç özgürlüğü, farklılıklarla birlikte barış içinde “bir arada yaşama”nın temel güvencesi ve garantisidir. Aynı zamanda, laiklik bir yaşam biçimi ve demokrasinin olmazsa olmazıdır. Fransız Büyük Burjuva Devrimi’nin en önemli kazanımlarından biri olan laiklik, monarşiye karşı tarafsız ve laik bir eğitimin savunulmasıdır.
“Cumhuriyetçi kimliği”nin savunucusu Bakanlık, Bakanlar Konseyi, Senato ve Paris Belediye Başkanlığı yapmış hukukçu ve siyasetçi Jules Ferry (1832-1893); laik eğitimin farklı dini inanç gruplarından tarafsız ve bağımsız olduğunu belirterek bu konuda şunları söyledi: “Laiklik, her türlü gericiliğe ve yobazlığa karşı korunmakta da önemli bir işlev görür.” 1882’de kabul edilen bir kanunla, laik eğitimde “ahlâk ve yurttaşlık öğretimi ilk plâna” yükselerek yerini aldı.
https://www.birgun.net/haber/fransa-da-laiklik-ve-dini-semboller-320219
This entry was posted in DİN-İNANÇ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *