Gladyo’nun ‘Yaratıcı Yıkıcılık’ hamlesi

Gladyo'nun 'Yaratıcı Yıkıcılık' hamlesi
Özgürlük Meydanı • 20 Eylül 02:00
FERİT İLSEVER / VATAN PARTİSİ MKK ÜYESİ
Gladyo merkezine göre, haklı veya haksız olmak boş şeylerdir, sorunu şiddet çözmektedir: ‘Daha çok saldırgan olan ve daha çok şiddet hareketleri yapan taraf, halka hâkim olacaktır.’ ‘Yaratıcı Yıkıcılık’ uzmanlarının taktiklerini ve ana hedeflerini inceleyelim.
Bugün Türkiye’de Batıcı unsurların kullandıkları “yaratıcı yıkıcılık”, Kontrgerilla belgelerinin temel kavramıdır. Gladyo Merkezi’nin mantığına göre, çeşitli ülkelerde halkın ABD Emperyalizmi’ne karşıtlığı ne kadar haklı taleplere dayanırsa dayansın, bunu zorbalıkla bastırmak ve iktidarını sürdürmek mümkündür. İşte bir Kontrgerilla uzmanının söyledikleri:
“Muhtemelen bir ülkede öne çıkan tek bir dava veya sebep vardır. Eğer o tek sebep asi tarafından benimsenmişse, bu takdirde ideolojik kuvvet asi lehine olacaktır. Ancak bu durum ihtilafın başlangıcı için doğrudur. Sonradan çatışmalar (harp) geliştikçe, harbin kendisi önem kazanır ve esas sebep önemini kaybetmeye başlar.” (David Galula, Ayaklanmaları Bastırma Hareketleri, s.16.)
“Kuvvet kullanılmaya başlandıktan sonra bu kuvvet, ayaklanmayı bastıracak tarafın dava ile ilgili güçlüklerini ortadan kaldıracak kabiliyettedir.” (Age, s 61.)
“Çatışmaların önem kazanması”, “Kuvvetin ayaklanmayı bastıracak tarafın dava ile ilgili güçlüklerini ortadan kaldırması” vb. Bu sözlerin anlamı şudur; Milletin ABD karşıtlığı ve talepleri istediği kadar haklı ve güçlü olsun, çatışmaları şiddetlendirerek ve kuvvet kullanarak, bu talepler söndürülebilir ve mücadele bastırılabilir. Böylece ABD iktidarı sürdürülebilir.
YIKICILIĞIN HEDEFİ
Gladyo Merkezi’ne göre, haklı veya haksız olmak boş şeylerdir, sorunu şiddet çözmektedir: “Daha çok saldırgan olan ve daha çok şiddet hareketleri yapan taraf, halka hâkim olacaktır.” (Franklin A. Lindsay, Gayrınizami Harp, s.5.)
“Halkın talepleri ve isyanı, başlangıçta gayet önemlidir. Fakat daha sonra bu önem azalmaya başlar. Çatışmaların kendisi ana dava halini alır ve halkı, kazanan tarafı tutmaya zorlar.” (Age, s.25.)
İşte bütün Gladyo Merkezli uygulamaların ve terör saldırılarının, özetle; Kaos Stratejisinin, yani yıkıcılığın başlıca hedefi budur.
Tabii “yıkıcılık” başlığı altında toplanacak uygulamaların çeşitleri vardır. Gladyo’nun mantığına göre, halk ABD emperyalizmini ne kadar sevmezse sevmesin, bu baskı yöntemleriyle Ona itaat etmeye zorlanabilir:
“Halkın mücadelesini bastırmakla görevli olan taraf halk tarafından ne kadar sevilmezse sevilmesin, kendisi kuvvetli bir azim sahibi ve kudretliyse, halk içindeki aktif taraftarlarına güvenebilirse, bu aktif taraftarları ki, isyancıların kazanmasıyla her şeylerini, hatta hayatlarını bile kaybedeceklerdir, bu zaman isyancıları bastırmakla görevli olan taraf iktidarını sürdürebilir. Aksi takdirde, halkın isyancıları bastırmakla görevli tarafın rejiminin varlığı ile faydalandığı nizam ve asayiş, şöyle böyle işleyen bir ekonomi, çalışan kamu hizmetleri ve diğer hizmetlerden vazgeçilmeli ve bu işler ve hizmetler halkın yardımlarına karşılık mükâfat olarak azar azar yeniden verilmelidir. Mesela yiyecek karneye tabi tutulur ve yiyecek karnesi ancak kendisiyle işbirliği yapana verilir.” (Age, s.86.)
Daha başka bir ifadeyle: “İsyancıları bastırmakla görevli olan tarafın enerjisi, kendisinin halk tarafından sevilmediğini örtebilecek kadarsa, bu takdirde sulh ve sükûnun birer ana dava haline gelmesine kadar bekleyebilir, kendi kuvvetine ve azınlıktaki taraftarlarına daha fazla güvenir.” (Age, s.107.)
ÜSTÜNLÜK SAĞLAMA
İşte Gladyo’nun “yaratıcı yıkıcılık” stratejisinin esası budur: “Sulh ve sükûnun toplumda ana dava haline getirilmesi.” Gladyo’nun “enerjisi”, yani terör karşısında kitleler haklı davalarından vazgeçecekler, sadece “sulh ve sükûnun sağlanmasını” isteyecekler. Bombalar patlamakta, terör olayları artmakta ve insanlar ölmektedir. Can güvenliği kalmamıştır. Hatta ekmek, tuz, şeker de karneye bağlanmıştır. Ve bu karne sadece Gladyo’yla işbirliği yapanlara verilmektedir. Artık “harbin kendisi önem kazanmıştır.”
Ne olursa olsun, yeter ki, “sulh ve sükûn sağlansın”. “Azimli” ve “kudretli” Kontgerilla, bir zamanlar böyle üstünlük kurmakta ve iktidarını sürdürmekteydi. Kontrgerilla’nın “enerjisi”, kendisinin halk tarafından istenmediği gerçeğini örtebiliyordu. Ülkemizdeki Amerikancı darbeler de hep bu yıkıcılık stratejisine oturtulmuştu.
Şimdi buradan o Merkeze sesleniyoruz: “Geçti Bor’un pazarı. Sür eşeğini Niğde’ye!” Bugün yıkıcılık yapacak ne “enerjin”, ne “azmin”, ne de “kudretin” kaldı. İşte en son 15 Temmuz darbe girişimin! İktidardan süpürülüp atıldın.
Son sözümüz Gladyo’nun “yaratıcı yıkıcılığını” bayrak edinen zavallılara. 70 yıllık bu Gladyo belgeleri bile, Amerikan Emperyalizmi’nin “taraftarı” olduğunuzu ilan ediyor.
Görün bunu, bu memlekette sizin eşeğinizi sürecek bir “Niğde” bile kalmadı.
MİLLİ DEVLETLERİ ÇÖKERTME 
ABD emperyalizmi 1950’lerden sonra, milli devletleri çökertmek için, Kontrgerilla belgelerinde yer alan “iç çatışma”, “yıkıcılık” gibi kavramları açık açık kullanıyordu.
Gladyo Merkezi özellikle 90’lı yıllardan sonra, bu kavramları bazı “sol” sıfatlarla süslemeye başladı: “Turuncu Devrim”, “Yaratıcı Yıkıcılık”, “Sivil İtaatsizlik”, “Varoluşçu Kaos” vb. Çünkü, milli devletleri çökertmede başarılı olamamış, tersine bu devletlerin “milli kurtuluş savaşları” ve “devrimleri” bu yıllara damgasını vurmuştu. ABD emperyalizmi özellikle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra, “Dünya hâkimiyeti için”, Asimetrik Savaş başlatıyordu. Bu savaşın esası, milli devletleri etnik, dinsel ve kültürel iç çatışmalarla bölmek ve çökertmekti. İşte bu noktada Gladyo’nun Psikolojik Savaş Merkezi bu kavramları öne çıkartıyordu. Yani aynı kavramlar yeni koşullara göre süslenmişti.
YUGOSLAVYA ÖRNEĞİ
Teoman Alili arkadaşımız bu kavramların Yugoslavya’nın ve daha sonra diğer ülkelerin parçalanmasında nasıl kullanıldığını çok güzel açıkladı. Balkanlar’ın parçalanması sürecinde, Gladyo’nun Virginia’daki operasyon merkezi NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı (ACT), Arnavutluk’ta bir şube açtı. Arnavutluk merkezli Gladyo, Kafkaslar’da Ermenistan, güneyde Suudi Arabistan merkezli örgütlenmeyle, Asimetrik Savaşın hedefi olan ve ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 2006 Temmuz’unda İsrail’in Güney Lübnan’a saldırdığı sırada açıkladığı “24 ülkenin haritasını değiştirme” işine soyundu. (33 gün süren saldırıyı İsrail ağır yenilgiyle bitirdi.) Bugüne kadar bütün Batı Asya ülkeleri Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) diye adlandırılan bu hedefli saldırılara maruz kaldı. Ama artık rahatlıkla söyleyebiliriz; ABD, BOP hedefli asimetrik savaşı kaybetti.
https://aydinlik.com.tr/haber/gladyo-nun-yaratici-yikicilik-hamlesi-218687

Naci Kaptan’ın notu;
Vatan Partisi kadroları Erdoğan’a, AKP’ye güzellemeler yapan bölümleri yukarıdaki gibi önemli yazı konularının arasına serpiştirmektedir.  Örneğin ABD’nin BOP savaşını kaybettiği yazılıdır. O halde Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, İran’da ve Türkiye’de yaratılmış olan derin çatışma ve kargaşanın izahı da olası değildir. BOP halen gündemdedir ve tüm ağırlığınla ve taşaronları eliyle Türkiye’nin de üzerine çökmüştür. AKP’nin legal destekçisi MHP olup, illegal destekçisi ise Perinçek ve Vatan Partisidir.
Önemli bulduğum yukarıdaki Gladyo konusunu paylaşırken, yazının içinde olan muhalefet partilerinin tamamını haksızca hedefleyen, kötüleyen  birkaç cümleyi çıkartarak paylaşıyorum. Bu yazının tamamına meraklıları yukarıdaki linkten erişebilirler.
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, FAŞİZM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *