OSMANLI DÖNEMİNDE TÜRKLER

Osmanlı döneminde Türkler 2. sınıf muamelesi görürdü. Türk 8-12 yıl askerlik yapar Hırıstiyan-Yahudi yapmazdı. Evlenir yuva kurar çoğalır işine bakar zengin olurdu. 30’larında askerden sağ dönebilen Türk ise mahalle arkadaşı Yorgo’nun yanında isçi olarak başlardı.

Şehre Türk nüfus sokulmaz türlü engeller koyarlardı. Cumhuriyet kurulana kadar İstanbul’a Türk göçü de yasaktır. Bu şehir 4-5 mahalleden ibaret ve adeta Avrupalı Levanten aileler Ermeniler Rumlar ve Yahudiler için cennettir.
Osmanlı 1700’lerin başından itibaren Batılılaşma çalışmalarına başlamıştı. Bu işi Köprülü ailesi organize etmiştir. Naima Katip Çelebi Yirmisekiz Mehmet Çelebi o dönemi yansıtan eserler yazmıştır.
1700 ve 1800’lü yıllarda adeta Islahat fermanı yarışması vardır. Batı’yı taklitçilik bu dönem tavan yapmıştır. Ayrıca Batı’dan borç ve yardım talep ettikçe onlar da kendi taleplerini dayatmış ve kabul ettirmişlerdir.
Masrafların ödenmesi için yine Batı’ya ilk büyük borçlanmalar başlamış akabinde varlık fonları kurulup daha fazla teminat verilip daha çok borç alınmıştır.
Varlık fonunun kurulması ile Robert Koleji’nin C. Rothschild tarafından kurulması aynı tarihtir. (1863) Yine Galatasaray Lisesi ve Saint Benoit Fransız Lisesi bu dönemde kurulmuş Osmanlı sultanları paşaları sadrazamları tarafından desteklenip çocukları buralarda okutulmuştur.
Osmanlı Devleti’nin çeşitli amaçlar ve talepler için çıkarttığı ‘Islahat Fermanları’nın kaçınılmaz bir sonucu olarak başta ekonomi ve eğitim sahasında verilen tavizler İhtilalci bir Osmanlı aydınının yetişmesine yol açmış ve iş öyle bir hale gelmiştir ki bu sözde aydınlar başkent dahil ülkemizin her yeri işgal altındayken yapılmak istenen Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmışlardır.
Demek ki ülkenin en iyi eğitim veren çeşitli lise ve üniversiteleri anti-milliyetçi yetiştirmiştir ve halen de yetiştirmeye devam etmektedir. O halde yapılması gereken okullarımızın seviyesini bu okulların seviyesinin üstüne çıkartmaktır. İktidarların bulduğu çözüm ise anadolu ve fen liselerini İmam-Hatiplere dönüştürmektir!
İktidarların görevi; yıllık 15 bin avro ödetip çocuklarımızı misyoner okullarına sokup sonra da bu gençlerin yabancı şirketlerde işe girmesine sevinmek yerine fen liselerini ihya edip beyin göçünü sonlandırmak.
Zeki gençlerimizi kendi ülkesine hizmet edecek milli şuurlu liseler ve üniversiteler kurmak ve bunların sayısını da çığ gibi arttırmak zorundayız. Yoksa fotodaki dedemizin kaderi torunlarına da yansır.
Oraj Poyraz
This entry was posted in GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *