YENİDEN DOĞUŞ

Serendip Altındal / 18.05.2020

             USA Dolarının saltanatı bitti artık. Bundan sonra daha fazla da zirvede kalamaz. Altına veya mahalli kurlarla ticaret esaslarına yani aslına dönüş kaçınılmaz olacaktır. Çünkü Amerikan Doları bundan sonra, Dünya Devlerinin her geçen gün yükselen değer kurları karşısında daha fazla da stabil kalamaz. Okyanus saltanatı artık ülke karasularıyla iktifa etmek zorundadır işlerine gelse de gelmese de bundan böyle artık.
             Dolar bundan sonra sadece bir süreliğine daha, bizim gibi üçüncü Dünya ülkelerinin kurları karşısında o ülkeler içindeki Amerikan beslemesi kuklalar aracılığıyla kısa vadeli spekülatif iniş çıkışlar gösterecektir. Ülkemizde çoklukla yapılan Dolar muhabbeti de spekülatörlerden kaynaklanır aslında. Ne var ki bu doğruyu da böylesi biraderlere bir türlü anlatamaz, onları zinhar ikna edemezsiniz.
Onlar sizden bunları belgelendirmenizi isterler. Ulan yaşadığınız gerçekler belgeseliniz değil de nedir? Yoksa siz uyur gezer misiniz? O halde sentezini yapamadığınız ve salt komplo dediğiniz bilimsel yaşamın içinde işiniz ne, diye sormanız gerekecektir onlara. Ne var ki bu Amerikancılar, bir yandan sözde milliyetçi, Atatürkçü diğer yandan da İmamın kayığında, göbekten bağlı oldukları Amerikan menfaat sularında dolaşmaya devamdadırlar. Bu arada ikircikli muhabbetlerindeki ‘ifrat’ Erasmus ’un deliliğe övgüsüne bile Rahmet okutur hani.
Bir de bu emperyalist trollerinin ortak paydası, Atatürk’le ağızlarını açmaları ve kalem yaptıkları klavyelerini oynatmalarıdır. Ne var ki kendi adlarına altında imzalarını taşıyan, siyasi görüş ve düşüncelerini açıkça ifade edebildikleri somut bir makale bile bulamazsınız. Sadece sağdan soldan, lakin başkalarından aşırdıkları ve kendilerine mal ettikleri bir takım kesik, kopuk aslında anlamadıkları fikir alıntılarını paylaşmaktan başka. Ve diğerleri tu kaka kendileri sanki sütten çıkmış ak kaşıklar, dâhilerdir mübareklerin. Ne denir sosyal medya mugalataları bol olsun garı…
Libya da Suriye de ve diğer Ortadoğu da hep kaybeden veya kaybedecek tarafa taraf olmak zorunda bırakılan Türk evlatları, daha ne kadar emperyalist menfaatleri uğruna kanlarını dökmeye devam edeceklerdir. Bunun gerekçesi sadece, yapay İslam görüntüsü vererek Hilafete soyunmak ya da USA ön ayarlı İktidar mevcudiyeti baskısıyla, buna sebep olanlarla birlikte Türk milletinin de emperyalist koruma köpekliğine angaje edilmiş olması mıdır acaba?  
Rockefeller’ler, Roschild’ler ve diğer paragöz ailelerin Uluslararası şirketleri, vakıfları, fonları aracılığıyla Ulusal Devlet yönetimlerine sızarak. Son hedefte yapay zekayla bütün ulus Devletlerin seçmen, seçilen ve çocuklarıyla tamamen uzaktan yönetilir hale getirilmesi, epidemik bir manipülasyonla bugün yeni bir Dünya Devleti projesi versiyonu haline getirilmiştir.
Böylece dijital aşılarla uzaktan yönetilecek olan insan organizmalarının, gerektiğinde fişlerinin çekilerek sistem dışı bırakılmaları da meşru hale gelecektir. Bu ithamlara belge arayanlar bu gerçeklere kendi sentezleriyle ulaşan yazarlarda değil; ama hedef gösterilenlerde cevap nitelikli belgeleri aramak zorundadırlar ki hep birlikte ikna olalım.
Şimdilik görünen resim bize, bir nükleer Dünya savaşını geciktirecek asosyal tedbirler ve uyarlamalarla yapay virüslü epidemiler kullanılarak, Dünya nüfusunu azaltarak yükselen tansiyonu düşürme cihetine gidilmekte olduğu intibaını veriyor. Ayrıca yeni Dünya düzeni de fırsatı kaçırmayarak ve kılık değiştirerek, dijital çipli aşıyla paralel bir başka epidemi halinde yoluna kaldığı yerden devam ediyor.
İyi de Dünya sağlık güvenliği, dijital merkezli yabanıl bir güç kontrolü altına girmekle ne kadar güvende olacaktır. Bu çocukların bile inanmadığı bir masal olmaz da ne olur. Bazı uçuk kafalar bunun hayalini kuruyor olabilirler. Lakin bunu yine de bir başka dijital güç olan İnternetle, gözleri, bilinçleri açılan 8 milyar Dünya vatandaşına yedirmek nasıl mümkün olacaktır. İşte bu da çok daha güç bir başka sorun oluşturmaktadır o birileri için.
Konuya özgün insan hakları perspektifiyle bakınca da durum iyice, içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Çünkü Reformları Rönesansları bile geride bırakmış olan ve sürekli evirilen insan toplulukları, insan hakları bileşkesinde bilimsel hümanist özgürlüğün, yaradılışın temelinde yatan tek güç olduğunu, deterministik olarak da ortaya koyarken, hatta bilim yoluyla tanrı denen o ilk nedene bile ulaşılabileceğini biliyorken, böyle bir erken yok oluşa nasıl yol verebilecektir.
Hele de sadece ülkemizde uygulanan 65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağı, aslında tek adam Hükümetinin köşeye sıkıştığı bu ekonomik dönemde, yeni cezalarla para toplamaya meşruiyet kazandırmak için el attığı bir otokratik yöntemdir. Elbette bunun acısı da önümüzdeki seçim döneminde sebep olan günah keçilerinden defalarca çıkarılacaktır. İşte işin aslı budur, siz bakmayın Corona i bahane laf ı güzafına.
Tam da sıkıntılı ve sıcak bu günlerde yasaklara rağmen çok uzaklardan bile sahillere koşmaya can atanlar, bir de sahillerindeki denize, sitelerindeki havuzlara, insan aklının ermediği parasal yasaklar nedeniyle ayaklarını bile sokamayan büyüklü küçüklü insanlarınızın da sıkıntılı durumuna, biraz empati oluşturarak, halinize hiç olmazsa azıcık şükredin isterseniz.
Dinler dahi tek gücü tanrıya bırakmışken, aynı insanoğlu birkaç para çılgınını dünya insanının başına tanrı meclisi yaparak, kaderini o meclisin eline mi bırakacaktır. Hadi canım geçiniz. Bunu düşünmek bile insanoğlunu hiç tanımamak demektir. Bilin ki insanoğlu aslında tedavi amaçlı bile olsa genetiğinin değiştirilmesine asla gönüllü olmaz. O halde evrensel sistemin güvenliği adına yapılabilecek en akılcı çözüm, ekonomik ve bilimsel yapının tamamen Devletler kontrolünde toplanarak uluslararası emperyalizmi artık emekliye çıkarmakla ancak mümkün olabilecektir. Çünkü liberalist demokrasi masalının sonu mutlaka otokrasiyle biter. İşte bu da Şeytan/tanrı olan insan doğası gerçeği nedeniyledir. O halde insanoğlu Şeytan/tanrı kalmaktan da azat edilmelidir.

 İçimizdeki ve dışımızdaki ruhtan ve ahde vefadan yoksun Haramiler eliyle, tarihin dipsiz çukuruna yuvarlanmak üzere olan yüce Türk varlığını, yeni bir doğuşa, hayatını ortaya koyarak hazırlayan muhteşem Atatürk ile ulusça tanışmak şerefine nail olduğumuz, 19 MAYIS 1919 günümüz hepimize kutlu olsun. İyi ki var olmuşsun sevgili Atatürk… 

https://serendipaltindal.blogspot.com/
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DURUM VAZİYETİ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *