Bir Ege Efsanesi; Yunus’un Sırtındaki Çocuk
Naci Kaptan / 17.04.2020
BAĞLANTILI ÖYKÜ; YUNUSLARIN İNSANLARLA VE KÖPEKLERLE
DOSTLUĞU ve BİR YUNUS ÖYKÜSÜ https://nacikaptan.com/?p=77759
Güllük ve antik İasos yerleşim bölgesinde, asırlar önce geçen mitolojik bir öykü “İOSAS’lı HERMİAS -YUNUS’un SIRTINDAKİ ÇOCUK” efsanesi, halk arasında yaygın bir şekilde halen anlatılır:
Şimdiki gibi, bir zamanlar yine İOSAS’ın [Milas’ın] limanıymış Güllük.
Milas Yaman balıkçıları ile çok ünlüymüş.
Ekmeğini denizden çıkarırlarmış bu deniz insanları. Çok şen, mutlu ve birbirlerine bağlıymışlar. Balıkçılıkta birbirilerine destek olur,heyamola’larla ağ atar, denizci türküleriyle ağ çekerlermiş. O gün kısmeti olmayan, balık tutamayan teknelerle balıklarını paylaşır, ama yunusların da haklarını unutmaz, balıkları ağlarına bir çoban köpeği gibi süren yunuslar pay verirlermiş. Denizciler dosttur, yardımı unutmazlar, Balıkçılar ve yunuslar işbirliği içinde mesut mutlu yaşarlarmış.
Güllükte Hermias adında,11 yaşlarında yetim kalmış ,annesinden başka kimsesi olmayan sevimli ,dünya güzeli mavi gözlü, sarı saçlı yetim bir erkek çocuğu yaşarmış.Annesi ona gözü gibi bakar ve hiç yanından ayırmazmış.
Bir yaz günü bir araya gelen çocuklar,hep bir ağızdan ,’haydi Hermias denize’ diye seslenince annesi, ‘ sende git ama denize açılma, deniz bu, ne yapacağı belli olmaz’ diyerek izin vermiş. Büyük bir coşkuyla gök sevinç olan çocuklar kendilerini Güllük körfezi’nin serin sularına bırakmışlar. Gök-yer ve deniz çocuk sesleriyle inlemiş.
Bu arada hafif esen rüzgâr şiddetini artırıp fırtınaya dönmüş. Deniz kabarmış, dalgalar büyümüş ve çocuklar denizden korku içinde çıkarak kıyıya dönmüşler. Ama aralarında güzel saçlı,mavi gözlü ve sevimli Hermias yokmuş. Kara haber bir anda yayılmış. Balıkçılar teknelerle denize açılmışlar ve günlerce Hermias’ı aramış ama bulamamışlar. Anası kahrından yataklara düşmüş.
Aradan günlerden geçmiş ve bir gün, bir balıkçı köye sevinçle dönerek ‘ gördüm gördüm Hermias’ı gördüm ‘ diye müjde vermiş. ‘O halde niye getirmedin ?’ diyenlere ; ‘nasıl getirebilirdim ? Büyük bir Yunusun sırtındaydı ,çok mutluydular, ben yaklaştıkça onlar denize dalıp, uzaklaşıyorlardı’ demiş.
’Sen hayal görmüşsün’diye balıkçıya kimse inanmamış. Balıkçı “Koskoca bir yunusun sırtındaydı. Bir eliyle tutunmuştu ona, bir eliyle selam bile verdi bana. Yunus dalıp çıktıkça o da dalıp çıkıyordu.” demiş.
Önce inanmamışlar balıkçıya, ama daha sonra her denize çıkan tüm balıkçılar Ege Denizinde Hermias’ı arar olmuşlar. ‘’ Belki biz buluruz.‘’ demişler ama bulamamışlar.
Aradan günler geçmiş. Bir sabah Güllük’te kumların üzerinde sarı saçlı, mavi gözlü Hermias ölü bulunmuş. Yanında da ölü ve büyük bir yunus varmış. Acı haber köye yayılmış, halk kumsala koşmuş. İnsanları büyük bir keder kaplamış.
Hermias’ı yunus balığı üzerinde gösteren
ve dostluğu simgeleyen madeni bir para
Kumsalda toplanan köylülere, yaşlı bir balıkçı; “İşte bu dostluktur.” demiş. “Bu büyük Yunus dostu olan Hermias’ı denizde bırakmamış, alıp getirmiş. Kendisi de dostunun yanından ayrılmamış, onunla birlikte ölüme yatmış” Bu gördüğünüzü iyi düşünün ve ders alın. İşte dostluk budur. Oynaşırken yüzgecinin boynunu kestiği Hermias’ın ölümü, bu yunusu da ölüme götürmüş. Dostunu hiçbir koşulda terk etmemiş, yaşamda da, ölümde de birlikte olmayı yeğlemiş”.
Bu durumdan çok etkilenen Güllük’lüler, “dostluğun simgesi olsun” diye Hermias’la yunusun altından yontusunu yapmışlar. Sikkelerini de kazmışlar. Onları ölümsüzleştirerek efsaneleştirmişler. Bugün Selçuk Müzesinde teşhir edilen yontu heykelçik, bu anının simgesidir.”
Ayrıca bazı antik kaynaklar da şöyle der;
“İskender’in Karia’da bulunduğu dönemde Iasos’a (Güllük-kıyıkışla) giderek, yunus üzerindeki genci gördüğünü onu, uygarlıklar beldesi Babil’e götürdüğünü,hatta yunusla çocuğun Babil’de deniz tanrısı Poseidon için rahip olarak yetiştirildiğini anlatır.”
YUNUS GİBİ DOSTLARINIZ OLSUN
Naci Kaptan / 17.04.2020