Mahmut Şenol – Kanada (Alberta)/6 Ekim 2019 Pazar
Kovboyları meşhur olan bizim eyalette beygirle dolaşmak, birkaç aydan beri bir mesele oldu, çıktı. Kovboylar, sığır sürüsü dehlemek için arazide at sırtında dolaşır, onlara bu yakışır. Eyaletin milli parklarında, ayrıca özel binicilik alanlarında at mahmuzlayıp dizgin çekmenin keyfi, parasına bağlıdır. Atın varsa götürür, oralarda binersin, yoksa kiralar dolaşırsın.
Fakat hayvancılıkta 1 numara olan Alberta’nın irili ufaklı bütün kasabalarında, hiç kuşkusuz köylerinde, beygir aynı zamanda bir ulaşım aracı olarak kullanılır; deyin ki, bisiklete biniyorsunuz. Geniş bahçe, arazi, tarla kıyısına kurulu müstakil evlerin ahırlarında en azından bir at beslenir ve aile fertleri yakındaki kasabaya alışverişe onunla gider, sabah çocuğunu okula beygir sırtında taşır; bu bir yaşam biçimidir. “Evladım okula geç kalıyorsun, beygirin eyerini vurmadın mı, bak hâlâ oyalanıyorsun” diye sabahları annelerin sesi duyulur bu kasabaların pek çoğunda…
Gelelim meselesine: Her şey Taber isimli 8 bin kişilik bir kasabada polisin at binicilerine “takması” sonucunda başladı. Kasabanın ana caddesindeki kafeye gidip araçların “drive-thru” denilen, eğer biz adlandırsak “sür-al-git” gibi söyleyebileceğimiz araç-gişe-alışveriş yerindeki otomobil kuyruğunda birkaç beygirin araya girmesi polisi rahatsız etti. .
Yasa araştırması…
Polis polisliğini yapmalıdır. Asayiş bozuk değil, ama vaziyette bir terslik var, ama bu nedir! Araçların plakası var, bunların yok. Hızlı gitseler, radara yakalanmazlar; üstelik beygirler için km. sınırı nedir, bu da belli değil. Mesela polis, beygiri durdurdu diyelim, neyi soracak? Beygirin veteriner belgesini mi göstermek gerekir, aşı kâğıdı acaba araç fenni muayenesi yerine geçer mi, nalbant iyi nallamış mı buncağızı, lastik kontrolü yapar gibi nasıl denetlenecek? Hepsi kafa karıştıran, içinden çıkılmaz şeyler. Durduk yerde kasabanın tadı tuzu kaçtı!
Tabii polislerin kafası da karıştı, ceza kesmek istediler, lakin neye dayanarak ceza keseceklerdi. Sadece uyarı cezası denilen bir makbuz doldurup beygir üstündeki binicilere verdiler. Orada yaşanan tartışma, kısa sürede Taber kasabasının problemine dönüşecektir. O günden sonra meslektaş dayanışması gösteren öteki polisler de kasabaya gelen beygirlere yan gözle bakmaya başladı, binicilere uyarı makbuzları verilmeye devam edildi.
Bu yönde federal, yahut yerel yasaları gözden geçiren polis, büyük şehirlerde at sürme yasağını buluyor, ancak bu yasaların kırsal alandaki kasabalarda geçerli olmadığını görüp hayıflanıyordu. Meseleyi Taber kasabası belediye başkanlığına, kasaba meclis üyelerine kadar ulaştıran polis şefi Graham Abella resmi bir mektup yazıp durumdan şikâyetçi olunduğunu belirtti. Haklıdır: “400 kiloyu çeken bu hayvanların üstündeki binicilerin sürüş tecrübesine nasıl güvenebiliriz?” Böyle sorunca belediye başkanı ne desin; susuyor. Hayvan bu; bir şeyden ürker, gemi azıya alır, tırısa kalkar, bununla kalmaz dörtnala geçti mi tut tutabilirsen! “Binicisini yaya yerine koysak yasalar müsaade etmiyor, koyamıyoruz; adam yürümüyor, at üstünde. Atı bisiklet gibi düşünsek neresine plaka takacağız” gibi pek çok soru arka arkaya gelmeye başladı.
Bu durumdan bunalan kasabanın belediye başkanı Andrew Prokop, ne şiş yansın ne kebap misali, seçmenleri olan at binicilerini de kızdırmamak üzere orta bir yol bularak vaziyeti şimdilik idare ediyor. Tarafsız bir sonuca ulaşmak için Alberta Binicilik Federasyonu’ndan görüş alındı, fikir teatileri yapıldı. Kasaba meclisinin onayladığı yeni düzenlemeye göre, beygirler ana caddelere, meydanlık yerlere, kamusal alanın belirgin olarak işlevsel bulunduğu bölgeye girmeyecek, fakat bazı alışveriş merkezlerine, pazar ve panayır biçiminde tasarlanmış özel mekânlara izin verilecekti. Böylece beygirler ve polisler arasındaki çatışma geçici bir sulha kavuşmuş oldu.
Tükürene para cezası
Ne ki, Taber kasabasının böyle tuhaflıkları evvel eski bulunur; meşhurdur. Sokağa tükürene 75 dolar cezaya, şahsım adına konuşuyorum, “eyvallah” derim; yetmez, iki misli para cezası versinler, oh diyeyim. Ancak sokakta yellenen birisine 150 dolar, geğiren olursa 50 dolar ceza kesildiğini duyunca, bunu da pek adil bulmadım. Hem sonra birisinin gaz çıkardığını nasıl anlayacağız, polisin hassas burnuna kalmış bir şey.
Hatta beygirlerle uğraşacaklarına buna bir çare düşünmelidirler. Yarın öbür gün karnı guruldadı, yahut hapşırdı diye adama ceza keserlerse, şaşırmamak lazım… Büyük hikâyecimiz Haldun Taner’in “Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu” başlıklı harika eserinde belediyeden yakında emekli olacak çöpçü beygiri Kalender’in başına gelenleri okur, inanmazdık, güler geçerdik. Edebiyat böyle öngörülü işler yapar, Haldun Bey rahmetli Şişhane’deki beygirden sanki Taber kasabası için bahsetmiş bulunuyordu.