Aydogan Kekevi / 14.08.2019
Almanya sokakları
“dilencilikte evrim”e tanık oluyor
Almanya sokaklarında yerli yabancı, kadınlı erkekli “dilenciler” eksik olmaz; genelde işlek bir yere çöker önlerine açtıkları mendilin ortasına bir kutu koyup öyle fazla “dua beddua” falan etmeden dilenirler.
Köpeği kedisi olanı da hayvanı örtünün bir kenarına çöktürür.. Aralarında her hangi bir müzik aletini öttürerek veya çalarak mendil açanlar da bulunur.
Bunların yanı sıra bir de yolda “10,20 sentin var mı?” “bozuk paran var mı?” diyerek önünüze çıkanlar vardır; bunlar genellikle topladıkları para bir iki şişe birayı karşılayabiliyorsa doğru en yakın markete gider biralarını alır müsait bir yere çöker hem içer hem muhabbet ederler.
Şimdiye kadar “yok” diyenlere çirkefleşenine de pek rastlamadım.
Artık içinden ne der, orasını allah bilir.
* * *
Geçenlerde Yürüyüş yaparken düşüp yuvasından çıkan omuz eklemimin çekilmez ağrısı nedeniyle gittiğim Ortopedist’ten çıkmış eve gidiyordum ama omuzumun ağrısı da suratımdan okunuyor; biraz ileride gençten biri yolumu kesip “10 sentin var mı” diye sordu..
Ben buna vermek için tek kolumla ceplerimde bozuk para aranırken bu benim aranmama ve ağrıdan perişanlanmış halime bir göz attıktan sonra “Bırak kalsın” dedi ” belli senin durumun da pek iyi değil”!
İçimden “Hay Allah senden razı olsun” deyip yoluma devam ettim..
Ama asıl anlatmak istediğim bunlar değil; dikkatimi çeken dilencilerin mesken tutanlarındaki yani yere mendil serenlerindeki değişiklik; son bir kaç gündür ayrı ayrı semtlerde karşılaştığım biri bayan iki dilenci o klasik dilenci görüntüsüne yeni bir imaj kazandırmışlardı;
ellerinde kalınca kitaplar vardı ve kitaba dalmış gibiydiler, önlerinden geçenlerle hiç ilgilenmiyorlardı. Artık gerçekten mi yoksa görüntü amaçlı mı öyle dalmışlardı bilemem ama diyeceğim o ki; bizim buralarda yeni bir “dilenme ve dilenci tipi” oluşuyor: “Entelektüel dilenci”…
Aydoğan14.8.19
