Cahit Armağan DİLEK/14 Ağustos 2019
cahitdilek@yahoo.com
Fırat’ın Doğusuna Tampon Bölge ve Çekiç Güç Kuruluyor
Sorunun, krizin, kavramların, tehditlerin tanımında mutabık olamadığımız ABD ile Suriye kuzeyinde güvenli bölge tesisinde birlikte çalışmak için mutabık kaldık, ortak harekat merkezi kuruyoruz. Müthiş!
Halbuki açıklanan üç cümlelik mutabakattaki ifadelerde bile mutabakat yok. Örneğin, birinci maddede deniyor ki, Türkiye’nin güvenlik endişelerini giderecek ilk aşamada alınacak tedbirler bir an önce uygulanacak. Peki Türkiye’nin güvenlik endişelerinin ne olduğu konusunda, ilk aşama tedbirlerde ABD ile mutabık mıyız?
ABD’ye göre, Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin güvenlik endişesi sınır güvenliğinin sağlanması yani SDG-YPG’nin sınırdan taciz ve saldırılarının, terörist geçişlerinin engellenerek sınır güvenliğinin sağlanması. Peki Türkiye için bu yeterli mi?
Mutabakattan sonra da PKK’ya gitmeye devam eden yüzlerce TIR’lık askeri yardım Türkiye’nin güvenlik endişesi değil midir?
Peki, kurulabilirse, 32 km derinlikte bir güvenli bölge Türkiye’nin güvenlik endişelerini gideriyor mu? 32 km’.nin güneyinde Suriye’yi bölecek SDG-YPG kontrolünde bir terör yapılanması olduğu sürece tabi ki hayır. Öyleyse 32 km derinlikte ısrar ve kabul niye?
Türk yetkililerin açıklamalarında genel ifadeler dışında hiçbir mutabakat detay bilgisi yok. Mutabakat detayları ABD basınında ve PKK/YPG’ye yakın kaynaklar tarafından anlatılıyor. Biz köşemizde bunları aylardır yazıyoruz. Çünkü mutabakat ABD-PKK planının yansıması.
Buna göre, Fırat’ın doğusunda sınır hattı boyunca Suriye tarafında, yerleşim yerleri hariç 5-6 km.lik genişlikte bir YPG’siz (veya YPG’nin görünmez olduğu) tampon bölge oluşturulması, YPG’nin Türk tarafına taciz/saldırılarını önlemek için de menzili 20 km olan silahların sınırın 20 km güneyine kaydırılması bekleniyor.
YPG’den bugüne kadar mutabakata ilişkin karşı çıkış yok. Bu bile kurulanın güvenli bölge değil TSK ile YPG arasına bir tampon bölge olduğunu teyit ediyor.
ABD ile 2007’de başlatılan istihbarat paylaşımında Türkiye’nin Irak’ın kuzeyindeki operasyonlarının nasıl geciktirildiği veya engellendiğini çok iyi biliyoruz. Şimdi bunun daha büyüğü ortak harekat merkezi vasıtasıyla Suriye kuzeyinde yapılacaktır. Halbuki Türkiye, 2007’deki dönemde ABD’nin bütün baskısına rağmen ortak harekat merkezini kurdurtmamıştı. ABD şimdi başardı.
ABD basınında mutabakatın detaylarına ilişkin üst düzey ABD’li yetkililere dayandırılan önemli bilgiler var. Örneğin, sınır hattında Türk ve Amerikan askerlerinin devriyesi olacak. Bu tipik bir Menbic uygulaması olacak. Türk askeri sınırın bu tarafında ABD askeri 5-6 km.lik güvenlik şeridi ya da tampon bölgenin diğer ucunda.
Tampon bölgede YPG bulunmayacak, koalisyon askerleri ile birlikte SDG-YPG dışındaki yerel güçleri tampon bölgede bulunacak. ABD kaynakları, bunu non-Turkish forces (Türk veya Türkiye ile bağlantılı olmayan güçler) olarak adlandırmış.
Önümüzdeki görüşmelerde karar alınabilirse sınır hattında ABD’nin inşa ettirdiği gözlem kulelerinde belki az sayıda Türk askeri bulunabilecek.
5-6 km derinliğindeki tampon bölgenin güneyinde 32 km derinliğe kadar olan bölge ise keşfi bölgesi olacak. Burada havadan keşif devriye uçuşları olacak.
Temmuz 1991’de Irak kuzeyi için yine Türkiye’de (İncirlik ve Pirinçlik) kurulan ve Çekiç Güç olarak bilinen oluşuma ne kadar da benziyor. 28 yıl sonra yine bir yaz ayında bu sefer Suriye’de.
Keşif uçuşlarına TSK’dan da katılıma izin verilecek ve Türkiye rol aldı algısı yaratılacaktır o kadar. Çekiç Güç’te de Türkiye görev almıştı. Sonrası için bakınız Irak kuzeyi.
Çekiç Güç nasıl PKK’yı korudu kolladı büyüttü, Irak kuzeyinde artık yarı bağımsız bir Kürdistan parçasının önünü açtıysa benzeri Suriye kuzeyinde olacaktır.
Diğer bir detay. ABD yüzlerce ilave Amerikan askerini Suriye’ye göndermeye hazırlanıyor. Tampon bölgede devriyelerde görev almak üzere.
Daha da önemlisi. ABD bu mutabakatı daha doğrusu ortak harekat merkezini uzun süreli bir güvenlik mekanizması olarak görüyorlar. Yani önü açık süreçte, yıllardan bahsediyoruz.
Ortak harekat merkezi kandırmacasıyla ve sözde güvenlik mekanizmasıyla ABD hem Türkiye hem de Suriye’de yıllarca kalmanın planını yapıyor. Ve son mutabakatla plan yürürlüğe giriyor.
Bütün bu açıklamalardan sonra bu mutabakattan çıkan bir güvenli bölge değil.
Kurulan;
– Karada bir tampon bölge, görünürde TSK-YPG çatışmasını önlemek, aslında Türkiye’nin kara operasyonunu önlemek.
– Havadan da sırf Türkiye’nin 32 km.lik ısrarını tatmin için, keşif uçuşlarıyla, içine Türkiye’de de katıp bir parmak bal sürerek, ama bizzat Türkiye’ye karşı uçuşa yasak saha oluşturmak.
Koalisyon uçakları zaten o bölgede çok yoğun uçuş yapıyor. Şimdi bu mekanizmaya Türkiye’de sokulup Türkiye’yi de bağlayıcı sınırlandırıcı hale getiriliyor.
Bu tampon bölge ve havadan keşif uçuş yönetimi, tarafların birbirlerine güvensizliği nedeniyle NATO’ya da devredilebilir. ABD açısından pratikte bir değişiklik olmayacak zaten.
Kod kelime “harekat”. Türk kamuoyunu tatmin etmek için iyi bir isim. Türk harekatını önlemek için harekat merkezi! PKK/YPG’yi büyütmek için de sözde güvenli bölge, gerçekte tampon bölge ve uçuşa yasak saha.