Tanrı kimin yanında? * İlk Haçlı seferini başlatan papaz “Tanrı böyle istiyor!” demişti. Daha Müslüman Orta-doğu’ya inmeden Orta Avrupa ve Balkanlarda bile çapulculuk yaptılar * Vasco da Gama Hacca gidenlerin yarı yolda ellerini, burunlarını, kulaklarını kesmişti. İngilizler Hindistan’ı Moğollar’dan değil, Babürî Türk yönetimini yıkıp yakarak aldılar


Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV
10 Temmuz 2019 Çarşamba

Tanrı kimin yanında?


Baştaki sorudan genelde Hıristiyan Küresel Kuzey ile Güney’de Müslüman dünyası arasındaki yüzyılları kapsayan inanç ve çatışma anlaşılır. Buna “Haçlılarla Cihad yarışması” da denebilir.

S.P. Huntington’un “Uygarlıkların Çatışması” kavramı tarihteki bu duygusal bölünmeyle kanlı kapışmayı günümüze bir daha taşıdı. İlk Haçlı seferini başlatan papaz “Tanrı böyle istiyor!” demişti. Daha Müslüman Orta-doğu’ya inmeden Orta Avrupa ve Balkanlarda bile çapulculuk yaptılar. Dördüncü Haçlı Seferine önayak olanlar başka bir Hıristiyan kenti olan Konstantinopolis’i yağmaladılar. Ünlü Fransız ressamı E. Délacroix’nın “Haçlıların İstanbul’a Girişi” konulu parıltılı tablosu sıradan bir olay değildi.

Entrée des Croisés à Constantinople, 1841, Eugène Delacroix

Emparyalizmin sicili
Katoliklerle Protestanların kendi aralarındaki boğuşmalar yüz yılı kapsadı. ABD’deki günümüzdeki inanç, eşitliğin ve özgür düşüncenin din adına büyük düşmanı olan Calvin’in mirasıdır. Eski başkanlardan Oğul Bush’un “Tanrı Onların Yanında” başlıklı kitabın üstünde yandaşlarıyla toplu resmi var. ABD’deki Hıristiyan Köktendinciliği akımının tüm dünyada ergeç egemen olacağını anlatan kitapların her birinin satışı 65 milyonu aşıyor.

Benim bu safsatayı o yayınlara göndermeler yaparak anlatan kitabım Avusturya’da ve Malezya’da ayrı ayrı basıldı. Son savaş Ortadoğu’da olacak, “Tanrı’nın Ordusu”nun başkomutanlığını Hazreti İsa yapacak ve Evangelist vurgulu Hıristiyanlık her yerde egemen olacakmış! Saçmalıklarla dolu Hıristiyancı kitabın birinin 8.5 milyonuncu nüshası Başkan Reagan’a özel törenle sunulduğunda, Beyaz Saray’ın teşekkür ve kutlama tepkileri bilinmelidir.

Üçüncü sınıf Hollywood oyuncusu Reagan’a göre, Rusya “Şeytan İmparatorluğu”ydu. İran İslam Cumhuriyeti’nde Ayetullah Humeyni de ABD’ye “İmperator-i Şîtan” diyordu. Müslümanların da aralarında görüş farkları, dahası çatışmalar hem vardı, hem olmakta. Suudilerle yandaşları Yemen’de kan döküyorlar. Sünni-Şii çatışması giderilemiyor. Kimileri Sünni üstünlüğünü bayraklaştırmışlar. Bu uğurda silahlı yandaşlar birilerinin kafalarını kesiyorlar.

Bu olayları öne çıkaran Küresel Kuzey Müslüman olduklarını söyleyenlerin 11 Eylülde Dünya Ticaret Merkeziyle Pentagon’da 2 bin 500 kişiyi öldürdüklerini anımsatıyorlar. Bu suçlamaya kimi Müslümanların bir yanıtı da şöyle: “Emperyalizm bizim yakınlarımızdan en az 25 milyonunu öldürdü.” Bu konuda bir değil, iki görüş olduğu (Amerikalı yazar) W.R. Polk’un 632 sayfalık “Haçlılık ve Cihad” adlı yeni kitabında ayrıntılı biçimde görülüyor.

İslam’ın çıktığı andan bu yana, Küresel Kuzey saldırdı, öldürdü, çaldı götürdü ve tecavüz etti. Vasco da Gama Hacca gidenlerin yarı yolda ellerini, burunlarını, kulaklarını kesmişti. İngilizler Hindistan’ı Moğollar’dan değil, Babürî Türk yönetimini yıkıp yakarak aldılar. Britanya Hindistan’da öyle bir sömürü uyguladı ki, koca anakaranın ürünü Londra’ya taşınırken, geride 30-35 milyon Hintli açlıktan öldü. Tüm sömürgelerde borç köleliği de cabası. Belçikalılar Afrika’da Hitler’in öldürdüğü Yahudi ve Roman halkının en az iki katını boğazladılar; ayrıca, yerlilerin ellerini bacaklarını kestiler, kızlarına-kadınlarına tecavüz ettiler, tüm ürünlerine el koydular. Bu acımasızlıkları yaparken, onların farklı beyin yapılarından ötürü acı duymadıklarını söylüyorlardı.

Hindistan’daki 1943 açlığı ve milyonların ölümünden savaş başbakanı Churchill sorumludur. Trablus’ta yurtsever Ömer Muhtar’ı 1931’de asanlar İtalyan faşistleriydi. Bunu hiç unutmayan Kaddafi’yi de Küresel Kuzey öldürttü. Yerlilerin ürünlerini, pazarlarını, köylerini bombalayanlar da onlardı. Kullandıkları zehirli gazdan Fas’ta kanserin kökü hâlâ kazınamıyor. Kafaları kesip yerli köylerin önüne dizerlerdi. Bu olayların ISIS’in acımasızlığıyla yarıştığı bilinmelidir. Biz Cezayir’den çıktıktan sonra, Fransız Genel Valisi işyerine ata değil, bir yerlinin sırtına binerek gelmişti. Hollandalılar Cava’da 200 bin kişi öldürdüler. ABD 1898’de Filipinler’e girdiğinde yaptığı kıyım resmi belgelerdedir. Irak’a ambargo uyguladıklarında da, orada Hiroşima’da ölenlerden daha fazlası yaşamını yitirdi.

Tersine işleyen süreç
Bağnaz Hıristiyanlarla Müslümanlar kapışa kapışa yaşar ve iki koca küme de Tanrı’nın kendi yanında olduğunu söylerken, tümümüzü ilgilendiren çok önemli bir gerçek daha var. Dünyamız soğuması gerekirken ısınıyor; doğal sürece ters düşen bu yaşamsal durum karşısında pek az dünya yurttaşı, Hıristiyan ya da Müslüman, yakında olacakların farkında. Din bağnazlarının yönettiği Küresel Kuzey Tanrı’nın Hıristiyanlığı kurtaracağına inanıyor. Elbirliğiyle hiçbir önlem alınmazsa, dinozorlar gibi bizler de toptan yok olup gideceğiz. Uzayın kimya ve fizik gerçekleri karşısında bize ancak kendi bilgimiz ve bilincimiz yardımcı olabilir.

Dünyada önceden de birkaç toplu yok oluş yaşandığı anlaşılıyor. Bu seferki uzaydan gelen ağırlıklar, depremler ve volkan patlamaları değil, kapitalist çıkarcılığın vurdumduymazlığı. Bu durumda, bu konudaki bilimsel yayınları, örneğin Prof. Dr. Ali Demirsoy’un “2035: Sonun Başlangıcı” kitabını tüm din mensuplarına önermek zorundayım.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1479413/Tanri_kimin_yaninda_.html
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DİN-İNANÇ. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *