Olaylar ve Görüşler
METİN AYDOĞAN / 22 Mayıs 2019 Çarşamba
MİLLİ EĞİTİMİN BÜYÜK ÇÖKÜŞÜ
Amerikalıların Türk milli eğitimine 1949’dan beri süregelen ilgisi 70 yıldır hiç eksilmedi. Türk Milli Eğitimi, bugün altından kalkılması güç bir karmaşa içine girmiştir. AKP, yönetime geldiği 2002’den bugüne dek eğitim sistemi 16. kere değiştirdi.
5. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, 1970 yılında eğitimle ilgili olarak şunları söylüyordu: “Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez. Biz, laik okullara karşı imam hatip okullarını bir seçenek olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri, bu okullarda yetiştireceğiz.”
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, benzer şeyler söylüyordu: “İmam hatip okullarında iyi eğitim veriliyor. O çocuklardan zarar gelmez. Türkiye laikliği dinsizlik olarak anlamış, yanlış tatbikatlar yapmıştır. 1930’lardaki laiklik anlayışını yanlış olarak görüyorum.”
12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Biz dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz” derken, 1. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk şunları söylüyordu: “Eğitimin amacı yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, ülkede ahlaklı, cumhuriyetçi, devrimci, atılgan, olumlu, giriştiği işleri başarabilecek yetenekte, dürüst, sorgulayıcı, iradeli, yaşamda karşılaşacağı engelleri yenecek güçte, karakter sahibi genç yetiştirmektir.”
ABD ile anlaşma
Türkiye, 27 Aralık 1949 tarihinde ABD ile Türk milli eğitimini kapsayan bir ikili anlaşma imzaladı. Anlaşma, “Türkiye’de kazanılacak Amerikan yanlısı kadroların eğitilme biçimini” saptıyor ve “bu uğurda yapılacak harcamaların karşılama yöntemlerini” belirliyordu. Türkiye’den ABD’ye gönderilecek Türk öğrenci, öğretim üyesi ve kamu görevlileri ile ABD’den Türkiye’ye gönderilecek Amerikalı uzman, araştırmacı ve eğitimcinin konumlarını belirliyordu.
Anlaşma’nın 5. maddesi, dikkat çekici maddelerden biriydi. Bu madde, yukarıda açıklanan işleri yapma yetkisinde olan, “Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu” adlı bir yapılanmanın kuruluşunu belirliyordu. 5. madde şöyleydi: “Komisyon, dördü TC. vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere 8 üyeden oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması halinde kararı, komisyon başkanı verecektir.”
Milli Eğitim Bakanlığı’nda, çalışmalarını etkin bir biçimde sürdüren “Milli Eğitimi Geliştirme” adlı bir komisyon daha vardır. Eğitim sistemini belirleyip uygulamasına, personel politikalarından ders programlarına, imam hatip okulu açılmasından Yüksek İslam Enstitüleri’nin yaygınlaştırılmasına dek pek çok konuda stratejik kararlar veren bu komisyonun, 1994 yılında 60 personeli vardı. Bunların üçte ikisi Amerikalıydı.
Komisyonun başında L.Cook adlı bir Amerikalı bulunuyordu. L.Cook’tan ayrı olarak adı Howard Reed, ûnvanı “Milli Eğitim Bakanlığı Bağımsız Başdanışmanı” olan, bir başka “etkin” Amerikalı daha vardı.
YDD ile yeni bir boyut
1949 yılında imzalanan ve adı “Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Anlaşma” olan bu anlaşma, Türk milli eğitimini ABD denetimine bırakan süreci başlattı. Yeni Dünya Düzeni (YDD) politikalarının azgelişmiş ülkeler için öngördüğü, “dinsel eğitim” ya da “eğitimin dinselleştirilmesi” bu anlaşmayla geniş bir boyut kazandı. Eğitimin birliği, dinsel eğitimde birliğe kaydı. Hedefler, “bütün okullar imam hatip olmalıdır” anlayışına yöneldi ve bu tutum yerleşik eğitim politikası haline geldi.
İmam hatip mezunları, harp okulları yerine 2016 yılında kurulan “Milli Savunma Üniversitesi”ne girdiler. 1949’dan bugüne dek, binlerce Türk, Amerika’ya “eğitilmek– etkilenmek” için gitti, yüzlerce Amerikalı Türkiye’ye “eğitmek-etkilemek” için geldi. Amerika’ya gönderilen Türklerin hemen tümü Türkiye’ye döndüklerinde üst düzey görevlere getirildi.
Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitim gören insanların büyük bölümü, Amerikan yanlısı tutum izlediler. Yetkilerini, Atatürkçü, yurtsever kadroları etkisizleştirerek tasfiye etme yönünde kullandılar. Amerika’da eğitim görmek bürokrasi, siyaset ya da medyada yükselmenin aracı haline geldi.
AKP dönemi
Amerikalıların Türk milli eğitimine 1949’dan beri süregelen ilgisi 70 yıldır hiç eksilmedi. Demokrat Parti, Köy Enstitülerini kapatırken, AKP yatılı bölge okullarını ve askeri liseleri ortadan kaldırdı. İnönü dönemi dahil bugüne dek yönetime gelen bütün partiler ve darbeler dahil sürekli imam hatip okulu açtı. Bugün bu okullarda 1.3 milyon öğrenci okuyor. “Vakıf üniversitelerinden” yabancı dilde eğitime, ortaöğretimden 4+4’lere dek;
yaratılan kaos ortamında, paralı duruma getirilen Türk milli eğitimi, bugün altından kalkılması güç bir karmaşa içine girmiştir. AKP, yönetime geldiği 2002’den bugüne dek eğitim sistemi, 16. kere değiştirdi. Mayıs 2019’daki son değişiklikle; ders sayısını azalttı, öğrenciye üniversitelerde olduğu gibi ders seçme hakkı getirdi. Matematik dersini seçmeli yaparken din dersini zorunlu tutmayı sürdürdü. Öğrenciler, bir şeyler öğrenmek için değil adeta öğrenmemek için eğitilir duruma geldi.