Saldırgan vandal Osman Sarıgül
Suay Karaman / 22.04.2019
LİNÇ GİRİŞİMİ
Ankara’nın Çubuk ilçesinde şehit cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı, bir linç girişimidir. Bu linç girişimi bir kışkırtmadır (provokasyondur) ve demokrasiyi içine sindiremeyenlerin planlı bir eylemidir.
Bu alçak olayın benzerlerini 12 Eylül 1980 öncesinde Kahramanmaraş’ta ve Çorum’da, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta görmüştük. Yeni kışkırtmalara davetiye çıkartılmaması için, mutlaka bu alçak olayı yapanların da, yaptıranların da ortaya çıkartılarak, yargılanmaları gerekir.
CHP Genel Başkanı linç girişiminin ardından çevredeki bir eve götürülmüştür. Hain saldırı burada da devam etmiş, taş atılmış ve “evi yakın” sesleri yükselmiştir. Bu sırada Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, CHP Genel Başkanı’nın tutulduğu evin önüne gelerek; “değerli arkadaşlarım şu ana kadar mesajlarınızı verdiniz, tepkilerinizi gösterdiniz” diye konuşarak, bu hain saldırıyı kınayamadığı gibi, destek de olmuştur. Ardından Ankara Valiliği, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “müessif protesto eylemi” ifadeleri ile bu hain saldırının hafife alındığını gözler önüne sermiştir. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise “nereye gideceğini bileceksin, o adama yumruk attıracak kadar ne yaptın sen” söylemiyle, kendisinin nerede olduğunu ve ne yaptığını açık bir şekilde tanımlamıştır.
Seçim meydanlarında toplumumuza kin ve nefret tohumu ekenler, CHP için hakaret ve tehditlerde bulunanlar, bu linç girişiminde pay sahibidirler. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 24 Haziran 2018 seçimlerinden sonra yaptığı açıklamada valilere “CHP il başkanlarını şehit cenazelerinde protokole almayın” talimatı vermiştir. Bu talimat, bu hain saldırının ateşleyicisidir.
Analar ağlamasın diye açılım sürecini başlatanları, Oslo’da PKK terör örgütüyle görüşenleri, Habur sınır kapısında davul-zurna ile karşılayanları bu toplumun unutması mümkün değildir. PKK terör örgütü istedi diye Andımız’ı yasaklayanları, çocuk katili terör örgütünün başının mektubunu Diyarbakır meydanında okutanları, Cizre’de PKK terör örgütüne yemin töreni yaptıranları, belediye araçlarıyla hendek kazılıp, bomba konulmasına ses çıkarmayanları, valilere operasyon yapmayın diyenleri bu toplum gördü, duydu ve hiç bir zaman da unutmayacaktır.
Bütün bunlar ortadayken CHP’nin terör örgütüyle birlikte olduğunu söylemek komiktir, gülünç ötesidir. Bunun anlamı iktidar olanaklarının ellerinden kaymakta olduğunu görmenin telaşı içinde, milleti bölmektir. Toplum olarak çok dikkatli ve bilinçli olmalıyız, siyasette ve medyada saldırgan üslup kullananları iyi tanımalıyız ve gereken tepkileri vermeliyiz. Bu kirli düzeni değiştirmek için çok emek harcamalıyız.
Bu hain olayın ardından genel merkezin önünde konuşma yapan CHP Genel Başkanı şu ifadeleri kullandı; “Hiç kimse unutmasın. Kuruluş ve kurtuluşun partisi olan CHP’nin genel başkanıyım. Kuvayı milliyecilerin partisinin genel başkanıyım.” Kurucu ilkelere, Atatürk ilke ve devrimlerine inananların yönetimde olduğu bir CHP ile bütün bu karanlıkların aydınlığa döneceği bilinmelidir. Atatürk’ün ışıltılı yolu ve muhteşem Altı Ok’u ile çağdaş uygarlık seviyesine ulaşılacaktır.
İlk Kurşun Gazetesi, 22 Nisan 2019.