Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı, Alpaslan Durmuş, seminer dönemindeki öğretmenlere EBA üzerinden yaptığı açıklama ile Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatı hakkında bazı bilgileri paylaştı.
Henüz yeni müfredat tam olarak açıklanmasa da çok dikkat çekici bir bilgi aktarıldı. Buna göre Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatında artık “Muamelat ve Ukubat” adlı bir ünite de yer alacak.
Muamelat ve Ukubat, İslam Fıkhında / Hukukunda çok önemli bir yer tutuyor. Muamele sözcüğünün çoğulu olan Muamelat; kişisel, toplumsal ve yönetsel fiillerin İslam Devletindeki / Şeriat düzenindeki hukuki mahiyetini ifade eder. Ukubat ise şeriata göre suç kabul edilen eylemlere / fiilere verilecek cezaları ifade eder.
Daha açık bir ifadeyle Muamelat; ibadetin dışında kalan hukuki tasarruflar, akitler, suç, ceza ve benzeri hükümlerdir. Bunlar; ferdin fertle, ferdin toplumla veya toplumların birbiriyle olan ilişkilerini düzenleyen kurallardır.
Muamele hükümlerini aşağıdaki biçimde bölümlere ayırmak mümkündür:
Aile hukuku: İslâm hukukunda aileye ilişkin hükümler, başka konulara ait olanlardan daha ayrıntılıdır. Evlenme, boşanma, nafaka, velâyet, iddet, miras, nesep bu hükümler arasında sayılabilir.
Medeni hukuk: insanlar arası muamelelere ilişkin hükümler olup, alışveriş, kiralama, trampa, rehin, kefâlet , ortaklık, borçlanma ve taahütte bulunma gibi fertler arasında malı ilişkileri düzenlemeyi ve hak sahibi olan herkesi korumayı amaç edinen prensiplerdir.
Ceza hukuku: Ferdin işleyeceği suçlar ve bunlara verilecek cezalar bu gruba girer. Hırsızlık, yol kesme, içki kullanma gibi suçlar için Ayet ve hadisle belirlenen cezaya “had” denir. İslâm devletinin, şeriat düzeninin, sözde toplumun yararı ve kamu düzeninin sağlanması için koyacağı uyarma, dayak, sürgün ve hapis cezası gibi cezalara ise “ta’zîr” denir.
Kaza hükümleri: Davaların görülmesi, şahitlik, yemin, hüküm gibi insanlar arasında adaleti gerçekleştirmek için gerekli icraatı düzenlemeyi amaç edinir. Klâsik İslâm hukuku kaynaklarındaki ibâdât, muâmelât ve ukûbât şeklindeki üçlü taksimde “ukûbât” ceza hukuku yerindedir.
Görüleceği üzere Milli Eğitim Bakanlığımız, artık Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde çıtayı son derece yüksetlmiş durumda. Uzun yıllardır özellikle Alevilerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine yönelik tek mezhepçilik ve dayatmacılık konusundaki şikayetleri ve husustaki AİHM kararları hiç dikkate alınmadığı gibi şeriat eğitimine de geçilmiş bulunmaktadır.
Evet, artık okullarımızda öğrencilere şeriat eğitimi verilecektir.
Müfredat yenileme çalışmaları kapsamında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri dışındaki seçimli dini derslerin yeni müfredatına egemen olan terminolojinin de zaten ümmet toplumu projesi doğrultusunda hazırlandığı görülüyor.
Bu manada öğretilecek kavramlar olarak; fıkıh ( İslam Hukuku / Şeriat ), riba (faiz), edille- i şeriyye (Şerî deliller), cihad, fetih, talak (şeriata göre boşama) vb. sözcükleri görmekteyiz.
Hasıl-ı kelam artık öğrencilerimiz bu derslerde, şeriata göre el kol kesme cezası, kısas cezası, diyet, recm ve sopa vurma cezasını, evlilikte eş sayısını, şeriata göre eş boşamayı (talak) öğrenmeye başlayacaklar. Evet; yeni Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders müfredatı laik hukuka ağır bir darbe vurmaya hazırlanıyor.
Bu, aslında anayasal bir suçtur. Cari anayasayı çiğnemektir. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinin en azından literal / yazılı manadaki amaçlarına taban tabana zıttır. Zira bu dersler ilgili kanun ve yönetmeliklerde Türk Milli Eğitiminin amaçları bağlamında laikliği güçlendirici mahiyette olmak zorundadır. Ama artık bırakın güçlendirmeyi açıkça laik hukuka darbe vurmayı hedeflemeye hazırlanıyor.
Gerçekten bu büyük bir sorundur. Laikliğin fiilen ve hukuken bitirilmesinin zemini eğitim yoluyla inşa ediliyor. Bu sürecin başarıya ulaşması demek laik toplum kesimlerinin bir süre sonra zımmî yani gayri Müslim statüsüne alınması demektir.
Cemil Kılıç – Odatv.com