COMANDANTE CHE GUEVARA

Değerli okur,

Sanatçı ve gazeteci yazar ,Bedri Baykam Cumhuriyet Gazetesinde , direniş ve özgürlüğün simgelerinden birisi olan CHE GUEVARA’nın yaşam öyküsünü bölümler halinde yazdı . Baykam’ın kalemine sağlık . Aşağıdaki yazıda bu diziden  karmaşık kesitler sunuyorum .

Yazıya ilişkin erişim linkleri yazı sonundadır .

“Ben çok gençtim. Che zaten bir efsane haline gelmişti. Sierra Maestra civarındaki köylülerin gözünde, bir Arjantinli olarak bizim bağımsızlığımız uğruna savaşmaya gelmişti. Bunda herhangi bir çıkarı yoktu, o yüzden bir kahraman ve efsaneydi. Onu, geçmişten, Başkomutan Maximo Gomez Baez gibi görüyorduk.Mücadelede zor yolu seçmiş biriydi. Bir orduda disiplin çok önemlidir, hele bu bir devrim ordusuysa çok daha fazla önemlidir; çünkü hedefine ulaşmak için eline silah almış bir halktan oluşur. Bilinçli olarak uygulanan bu disiplin, zaferin temeliydi.”

“Fidel, Che, Raul, Almeida, devrimin tüm büyük önderleri… Hepsinin aklında mücadelenin çok net bir tanımı vardı, aralarında çok sağlam bir ast-üst ilişkisi, saygı ve birlik vardı ve hepsi Fidel’i büyük önder olarak görüyordu ve bu nedenle de en önemli kararları da o alıyordu. Hepsi Sierra Maestra’dan çıktılar, çünkü Fidel, İsyan Ordusu’nun ilk grubunun komutanıydı. O adamları Fidel eğitti, hepsi Fidel’in astı ve aynı zamanda da kardeşiydi.”

“Evet, aile. Gerilla yaşamının en önemli unsuru kardeşlikti ve altüst ilişkisi; kişisel çıkarların yerine uğrunda savaşılan amacın kolektif çıkarlarının alması. Bu nedenle büyük ve disiplinli bir aileydi.”

“O mükemmeliyetçi ve yapılması gerekenler yapılmadığında da biraz sert biriydi. Mesela beni defalarca cezalandırdı. Çünkü o genç yaşımda biraz disiplinsizdim. Mesela, doğudan batıya doğru, binlerce askerle beraber ülkeyi baştan başa geçmemiz gerekiyordu. Che bana talimat verdi, fazladan atımız olana kadar ben ata binmeyecektim. Görevim de yürüyüş halindeki askeri sırayı takip etmekti. Che’nin olduğu yere gidiyor, muhafıza doğru bakıyordum; muhafızın yanına gidip Che’nin verdiği mesajları iletiyordum;

onun vaziyetle ilgili raporunu da Che’ye iletiyordum. Ama ata binemezdim. Yani tüm yolu ben iki kere gidiyordum. Ama bana bunun karşılığını verirdi: Bana iki kat kumanya veriyordu. Bir gün bitkin düştüm. Yanımdan bir atlı geçti: San Luis, kendisi sonradan Bolivya’da öldü. Ve ben, verilen emre karşı gelerek, ondan beni atına bindirmesini istedim. Ata bindim ve at tökezledi. Ben de yere düştüm ve silahım ateş aldı ve ben de Che’ye gidip, “Bir silah ateş aldı” diye haber verdim. “Kimin silahı?” diye sordu, “Benim” dedim.

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *