DEVLETTEN DEVLETE HEDİYE ÜZERİNE * HATIRLANACAK ADAM NECDET SEZER * Şu hediye meselesi!!!

HATIRLANACAK ADAM NECDET SEZER 

Değerli dostum Aydoğan Kekevi , Katar şeyhinden satın alınmış olan fakat toplum tepkisi nedeniyle “Vallah da Billah da hediye” diye gerçeğin saklandığı UÇAK meselesi üzerine önceden yazmış olduğu ŞU HEDİYE MESELESİ başlığınla yazdığı yazıyı aşağıda paylaşırken ben de arşiv sandığını açtım ve Devlet adamı sıfatını taşıyan eski Cumhurbaşkanımız sayın Necdet Sezer’i dürüstlüğü ve saygınlığıyla anmak istedim.

Arşiv sandığından * DEVLET ADAMINDA DÜRÜSTLÜK NASIL OLUR *** Hatırlanacak adam! * Mal mülk peşinde olmadı. Villa üstüne villa almadı. Kendi zenginini yaratmadı. İş dünyasıyla sarmaş olmadı. Rüşvete adı karışmadı. Yolsuzluk ismine yapışmadı.

Naci Kaptan / 20.09.2018

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
2 Şubat 2014 – Sözcü

Hatırlanacak adam!

Yedi yıl ülkenin bir numaralı adamı görevini yaptı. Her yıl kendisine harcasın diye Meclis’ten onaylı bir bütçe verildi. Harcamayı en azda tuttu.Sade yaşadı, israf etmedi. Ailesini de frenledi.Çevresine de yedirmedi.İstese yedirir, kendinden öncekilerin ve sonrakilerin yaptığı gibi “bu bütçe ile bana verdiğiniz para yetmedi, ek bütçe ile yeni paralar verin” diyebilirdi. Demedi.

Göreve başladığında 14 makam aracı vardı, makam araçlarının 13’ünü geri verdi, 1 tanesi ile yetindi. Trafiğe çıktığında normal vatandaş gibi kırmızı ışıkta durdu. Köşkteki aşçı, hizmetçi sayısını azalttı. Resmi yemekler hariç kimseye davet vermedi. Mutfağa ithal yiyecek sokmadı, yerli ürün kullandırdı. Züppe yazarların “yerli malı kullanıyor, 1930’dan kalma kafa” eleştirilerini ciddiye almadı. Artırdığı parayı devlet hazinesine geri gönderdi. Yedi yıl sonunda 46 trilyon lirayı (bugünün parasıyla 46 milyon TL) Maliye Bakanlığı Hazine İdaresi’ne iade etti.

Mal mülk peşinde olmadı.
Villa üstüne villa almadı.
Kendi zenginini yaratmadı.
İş dünyasıyla sarmaş olmadı.
Rüşvete adı karışmadı.
Yolsuzluk ismine yapışmadı.
Hırsızlık onun uzağında durdu.
Etrafına alkışçı, yağcı sokmadı.
Uçağına gazeteci doldurmadı.
Oğluna, kızına vakıf kurmadı.

Çok anlamlı örnektir.
ODTÜ mezunu oğlunun düğünü ve nikahı konut olarak kullandığı devlet köşkünde yapıldı. Yasama, yargı, yürütmenin temsilcileri, devletin önde gelenleri, akraba, tandık, dostları, edebiyatçılar, yazarlar düğüne davet edildi. Köşk’ün misafir kapısı olan 5 numaralı nizamiyesi önünde Cherokee jeepler, lüks Mercedesler, BMW’ler birikmedi. Ticari taksi ile köşke gelen davetliler nizamiyeden tören salonuna yürüyerek gitmek zorunda kaldılar.

Düğün çok sade geçti.
Damatlık yerli kumaştandı.
Gelinlik yerli terzi elindendi.
Nikah şahitleri ünlü değildi.
Alkollü içki vardı.
Abartı yoktu.
Şatafat sıfırdı.

Düğünün yapılacağı günün sabahı Köşk’ün elektrik sayacını okuttu. Düğün yapılıp bitince sayaca yeniden baktırıp kaç kilovat saat elektrik harcanmışsa cebinden verdi. Devlete ödetmedi. Düşerek bileğini kıran eşini makam aracıyla değil ticari taksiyle devlet hastanesine götürdü. Hastanede sıraya girerek röntgen çektirdi. Afyon’da hasta annesini ziyarete sivil plakalı araçla gitti. Annesi vefat etti, Afyon’a yine sivil plakalı araçla ulaştı.

Yedi yıl böyle bitti.Bu ülke daha önce Köşk’e 1 bavul ile gelip üç TIR dolusu eşya ile gidenleri de görmüştü, alışmıştı. Görevini bırakırken alışılmışın tersini yaptı. Kendisine hediye edilen 94 parça gümüş, 22 vazo, 9 takı, 27 hatıra para, 4 tabanca, 83 parça değerli süs eşyası, 55 tablo, 86 porselen, 7 madalyon, 4 kıymetli saati alıp götürmedi. Devlete bıraktı. Bugün kendileri, oğulları ve kızlarının adı rüşvet, yolsuzluk, hırsızlığa karışanlar; bu hatırlanacak adamı, mala mülke değil sadece “hukukun üstünlüğüne” değer verdiği için yerden yere vurdular. Elektrik parasını cebinden ödediği oğlunun nikahını bile “kamusal alanda kandil akşamı düğün yaptı” diye çamur atma vesilesi yaptılar.

Özetle; şu yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık günlerinde ismi hatırlanacak, örnek gösterilecek bir devlet adamı, bizim ülkemizde de oldu.

Bu adamın adı:
Ahmet Necdet Sezer’dir.
Cumhurbaşkanlığı yaptı.
Yaşıyor.
Bin yaşasın.
Örnek alınsaydı.
Bugünkü çürüme yaşanmazdı.

Şu hediye meselesi!!!

Bizim yöneticilerin bu “hediye” tutkusu yeni değil: Malum padişahlar da değerli hediyelere bayılırlarmış ama hiç yoksa kendilerinin de “hediye verme” alışkanlığı varmış.Yani “hep bana rabbena” yapmazlarmış.

10 Yıl önce de Suudi Kralı CB Abdullah GÜL’e değeri yüksek bir hediye vermiş (değerli taşlı bir yüzük müydü ne) yine böyle tepkilerle karşılaşmıştı.O günlerde konuyla ilgili yazdığım biraz ironik bir yazıyı ve yazıdan yapılan bir alıntının “Açık Pencere”de değerlendirilmesini paylaşıyorum.

Aydoğan 20.9.18

* * * * * * * * *

Aydoğan Kekevi
30 Aralık 2008 Salı

Başbakan’ın Hazinesi

Doktorun bekleme odasında dergilere göz atıyorum. En üste Bunte dergisi var, biraz eskice, Temmuz 2008 den kalma. Sayfalarını karıştırırken gözüme “KANZLER’in HAZİNESİ” başlıklı yazı ilişti. Başbakan Bayan Merkel’i Cezayir’de Karşılama Bölüğü’nü selamlarken gösteren bir de resim, onun altında da Başbakanların hazinesinde bulunan ve sergilenen hediyelerden bazılarının resimleri. Bunlar Almanya Başbakanlığı’nın hazine odasında bulunan 4.000 hediyeden 800’ü bayan Merkel’e verilen hediyelerin bazılarıymışlar…

Ötekiler de Merkel’in seleflerinin yani öncellerininmiş.

Resimlerin yanında verenlerin adları, verildiği tarih vs. gibi açıklamalar var, bunlar ; Bulgar,Vietnem, Kazakistan, Katar, ABD, Türkiye, Fransa, Liberya ve Malazya başkanları veya başbakanları: Liberya’nın adı iki kere geçiyor ikisi de ilginç hediyeler ; biri “savaş topları” eritilerek elde edilmiş bir çan, adı “Barış Çanı” imiş. Liberya Başkanı’nın öteki hediyesi ise çok daha ilginç: Bir resim; resimde bayan Merkel kucağında canlı bir horozla görünüyor. Yalnız sağlık/hygen nedeniyle bu hediyeyi Alman Elçiliği’nde bırakmış, hazineye de sadece kucağında horozlu o resmi kalmış Bayan Kanzler Merkel’in.

Türkiye’den de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ikon resimli değerli bir vazo hediye edilmiş.

Fransız Cumhurbaşkan’ı Sarkozy kristal bir karaffe (şarap sürehisi gibi bir şey) hediye etmiş. Derginin resmin altına düştüğü not da ilginç; “O zamanlar daha Carla Bruni ile evli değildi” diye. Nasıl yorumlarsanız yorumlayın, ben “evli olsaydı daha zevkli bir şey hediye ederdi” demek istiyor şeklinde yorumladım. Fransa Başbakanı François Fillon daha ince duygulu, duyarlı davranmış, o da -evli olduğundandır herhalde- Bayan Merkel’in “Doğabilimcisi” olduğunu göz önüne alarak Nobel ödüllü madam Marie CURİE’nin “Radyoaktifite” üzerine bir kitabını armağan etmiş.

Katar’dan da eski Kanzler Gerhard Schröder’e som altından yapılmış ağaçlı develi bir vaha görüntüsü hediye edilmiş. Dergi buraya da düştüğü notta “çok veren maldan” gibisinden “Wer hat, der hat” demiş , yani “olanın vardır” gibi Türkçeye doğrudan aktarılması güç ve anlamsız bir deyim. Onun için onu da ben bizim “çok veren maldan”deyimine uyarladım.

Bulgarlar Helmut KOHL’a üzerinde iki melek tasviri olan altın kaplama “amfora”denilen dibi sivri karnı geniş bir testi vermişler, artık sivri dibiyle geniş gövdesiyle ne işe yaramışsa zamanında. Şarap servisi mi ne yaparlarmış ama ben daha çok bizim padişahların tahret ibriklerine benzettim bu “amfora”yı.

Kazakistan Başkanı Nursultan Nazarbeyef ise altın çay takımı armağan etmiş Başbakan Merkel’e. Ama bence Bayan Merkel’e en ilginç hediye, ya da en “yükte ağır, pahada hafif” hediye Başkan George W.Bush’tan gelmiş; bir sandık,,, yok sandık biraz çok büyük oldu bir “çekmece” dolusu Hollywood CD, DVD’si vermiş. Galiba hediyenin en pahalı yeri üstünde hediye verenin adı adresi falan kazılı olan altın gravür. Bunu da “…az veren candan” olarak algıladım ben.

Başbakan Merkel’in konuklarına veya evsahiplerine verdiği hediye de çoğunlukla kendisin de çok sevdiği Meissener Porselenleri’ imiş.

* * *

Bu içlerinde tarihi vazolardan, değerli saatlere, çamaşırdan (“çamaşır” deyince yanliş anlaşılmasın burada çamaşırdan kasıt işportadan alınan ya da “ne alırsan bir liraya” mekanlarında satılan çamaşırlardan değil herhalde) yemek takımına, kitaptan porselene kadar paha biçilmez 4000 parçalık bu hazine ne yazık ki devletin malıymış. Yani bir ekonomik kriz durumunda yedek akçe gibi bir şey.

“Devlet’n malı”ymış çünkü değeri 25 Euro’dan fazla olan hediyeler devlete teslim edilirmiş. Devlet de böyle saklar, ara sıra da sergilermiş. Ehh değeri 25 Euro’dan aşağı olan hediyeyi zaten ayıp olur diye vermezler hoş verecek olan çıksa da “sadaka” gibi kalacağından onu da hediyeyi alan zaten kendiliğinden devlete bırakırlar tahminimce.

Yani hediye alana hiç bir şey kalmıyor ve sonuçta hani biz de “avucunu yalamak” derler ya işte öyle oluyor. Bir de derginin dediğine göre mesela Bayan Merkel bu hediyelerden birisine sahip olmak istese piyasa fiyatı üzerinden parasını ödemesi gerekirmiş.

Ben bu işi pek anlayamadım; hem hediye bana veriliyor hem de ben bu hediyeye sahip olamıyorum, ya da parasını ödemek zorunda kalıyorum, ne biçim iş bu, böyle mantıksızlık mı olur. Ne yazık ki oluyor işte, bir de en başta sayın Cumhurbakanımız ve Başbakanımız olmak üzere milletçe kalkmışız bunların “aralarına girelim”, “bunlara benzeyelim” diye yırtınıyoruz.

Ben vazgeçtim arkadaş..
***
Haaa bir keresinde de Bayan Merkel Cezayir’deyken uçağı arızalanmış, Cezayir Cumhurbaşkanı Buteflika’da Bayan Merkel’in o sırada kutladığı 54.yaş gününe sürpriz olarak kendi özel lüks jetini tahsis etmiş Almanya’ya dönsün diye, ama gelgelelim Alman Başbakanı Merkel bunu redetmiş, normal bir yolcu uçağıyla dönmüş. Şimdi “Bu ne biçim iş” diye bana sormayın, ben de derginin yalancısıyım..
* * *
Vallahi bu yazı bilgilendirme haberinden çok magazin haberleri gibi dedikodu yazısı oldu; ama ne yapacaksınız bu da gerekli, yoksa başka türlü bu gidişata dayanmamız mümkün değil. Hani biraz da halkımıza hak vermek gerek, ne yapsın, ya tv’li kahvehanelere salonlarına dolup, ya da evdeki tv.sinin başına geçip dizilerle, televolelerle durumu idare etmeye çalışıyor, gelişmeleri bizim gibi ciddiye alsa kafayı yiyecek, sonra da bana benzeyip böyle abuk sabuk şeylerle uğraşacak….

Aydoğan Kekevi
5 Kasım 2008

http://turkdirlik.blogspot.com/2008/12/babakann-hazinesi.html

Açık Pencere
07.11.2008
Melih Aşık
m.asik@milliyet.com.tr

(…)

Hediye zaafı…
Alman Bunte dergisinde temmuz ayında fotoğraflı bir haber yayımlanıyor… “Kanzler’in Hazinesi” başlıklı bu yazıda Alman başbakanlarına verilen armağanlarla ilgili sergi konu ediliyor. Almanya Başbakanlığı’nın hazine odasında 4 bin dolayında armağan varmış. Bunların 800’ü Başbakan Merkel’e verilmiş. Bu hediyeler zaman zaman depodan çıkarılır sergilenirmiş. Türkiye’den de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından hediye edilmiş bir vazo bulunuyormuş sergide.

Aydoğan Kekevi’nin tercüme ettiği yazıda bu hediyelerin devlet malı olduğu belirtiliyor. 25 Euro’dan fazla değeri olan hediyeler devletin olurmuş. Bayan Merkel bu hediyelerden birisine sahip olmak istese piyasa fiyatı üzerinden parasını ödeyerek alabilirmiş.
* * *
Akla hemen bizimkilere verilen hediyeler geliyor…
Cumhurbaşkanlığı Özel Kalemi Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın Cumhurbaşkanı Gül’e hediye verdiğini doğruladı. Ancak bu hediyenin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün şahsına verildiği yorumunu yaparak Gül’ün hediyeyi kendi hesabına geçirdiğini bildirdi. Hediye nedir, değeri ne kadardır? Bunlar açıklanmadı.Başbakan ise aldığı hediyelerle ilgili soruları yıllardır yanıtsız bırakıyor…

Anlaşılıyor ki Başbakan ve Cumhurbaşkanı verilen hediyeler arasından beğendiklerini kendi zimmetlerine geçiriyor… Acaba siyasete atılmadan önce kendilerine böyle hediyeler geliyor muydu? Basit bir muhakeme yapsalar hediyelerin şahıslarına değil devlete geldiğini anlayacaklar… Ama anlaşılan hediyeler bu tür muhakemelere izin vermeyecek kadar okkalı… Hazretler de fazlasıyla iştahlı!

(…)

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/melih-asik/chp-telassiz–1012879/

This entry was posted in YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *