Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com
11 Eylül 2018
Mustafa İnan Viyadüğü…
Cumhuriyetin ilk yılları…
Adana’da, posta memuru fakir Ali Rıza beyin oğlu Mustafa, sessiz sakin bir çocuktur. Kendinden önce 7 kardeşi vefat ettiği için babası üstüne titrer. Kötü kader!.. Damdan düştüğü için babası Mustafa’dan pek ümitli olmadığı halde gittiği yere kadar diyerek okula yazdırır. Daha ilkokul 2’nci sınıftayken kara tahta başında çözdüğü en zor matematik problemleri yüzünden öğretmeni şaşkınlıktan sınıfta bayılır…
Okula defter kitap taşımadan giden o fakir, Cumhuriyet çocuğu Mustafa İnan mühendis mektebini kazanır. Mustafa İnan yurt dışında doktora eğitimi yapan ilk Türk bilim insanı olur. İsviçre’ye ilk gittiğinde orada bulunan bilim insanlarının ona ilk sorusu “siz matematik ve fizik biliyor musunuz” olur. Bu soruya çok üzülür, bir süre sonra İsviçre’de bir köprü yıkılır bilim adamları neden yıkıldığını araştırırlar bir türlü bulamazlar.
Ertesi gün, bilim kürsüsündeki “siz matematik ve fizik bilir misiniz” diyenlere bir kâğıt bırakır. Bilim insanları, kâğıtta yazılanları dikkatlice hesaplayınca köprünün neden yıkıldığını anlarlar ve utanırlar. İki yıl sonra Mustafa İnan memleketine dönmek istediğini söyleyince bırakmak istemezler. Mustafa İnan onlara döner ve “siz matematik ve fizik bildiğinden emin olmadığınız birisine nasıl bu teklifi getirirsiniz” diyerek hepsini morartır. Ülkesine döner. Mustafalar yetiştirmek için…
Çok karlı bir İstanbul gününde eşinin “gitme” ısrarlarına rağmen üniversitesine gider. Akşamın geç saatlerinde eve döndüğünde bitkindir. Kendisini üzüntü ile karşılayan Jale hanıma “derse 3 genç gelmişti” der sevinerek.. Ateşlenir… Günler geçer ateşi dinmez. Kan kanseri olduğunu öğrenir. Parası olmadığı için yurt dışına tedaviye gidemez. Üniversite yönetimi durumdan haberdar olunca toplanır karar alır. Çağırırlar Mustafa İnan’ı, “seni üniversitenin parasıyla tedaviye göndereceğiz” derler. Mustafa İnan, teklifi anında reddeder. “O para Mustafaların” diye cevap verir. Aile zar zor para temin eder. Mustafa İnan tedavi için Almanya’ya gönderilir. Geç kalınmıştır. Mustafa İnan hastanede vefat eder. Aile yine etraftan güçlükle temin ettiği para ile cenazeyi Türkiye’ye getirir. Ben de bilmiyordum bu muhteşem Cumhuriyet çocuğunun öyküsünü!..
Bundan sonra, Ankara-İstanbul, İstanbul-Ankara arasında seyahat ederken Kocaeli yakınında, Gültepe, Kocatepe tünellerinin arasındaki viyadükün üstündeki Prof. Dr. Mustafa İnan Viyadüğü tabelasının önünden saygı ve minnetle anarak geçelim. Bir Fatiha’yı esirgemeyin. Tünellere girerken de mutlaka ikaz levhalarına uyun karanlığa karşı “farlarınızı yakın”… Nur içinde yatsın. Hoca ders vermeye devam ediyor!..
“Mustafa İnan, Türk inşaat mühendisi, akademisyen, bilim insanı. Uygulamalı ve teorik mekanik dalında zamanının önde gelen bilim insanlarındandır. Yaşamını Türkiye’de bilimin gelişmesine adamıştır. 1957-1959 yılları arasında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde rektörlük yapmıştır. TÜBİTAK’ın kurucularından birisidir. “
***
Yazar Sunay Akın’ın “Bir Cumhuriyet Hikayesi” isimli gösterisinin sahnelendiği, Zülfü Livaneli Korosunun da konser verdiği CHP’nin 95’inci kuruluş yıl dönümü etkinliklerine davetliydik önce gün. Tek kelime ile muhteşemdi!.. Sunay Akın’dan -yukarıdaki satırlarda da yer alan- tarihteki pek çok Türk bilim ve sanat insanının başarı hikayelerini dinledik. Bazı yerlerde gözyaşlarımızı tutamadık…
Sunay Akın, gösterisinin bir yerinde “ötekileştirme, düşmanlık” söylemlerine dikkat çekerken ağzından şu cümleler döküldü; “Sabah kahvaltılarında yumurtalar haşlanır, önümüze koyarlar ya!.. Tokuşturur kırarız. Böyle bir oyun oynarız. Haşlanmış yumurtaları tokuşturma oyunu… Birileri ne yazık ki bizi biz yapan değerleri yumurtalar gibi önümüze koyuyor. ‘Tokuşturun kırın.’ Değerlerinizi, birileri önünüze koyuyorsa sakın kırmayın. Üstüne kuluçkaya oturun. Çünkü bizim.
“Sunay Akın, bilimden ve sanattan kopan toplumun başına neler geleceğini de anlatırken, kollarını yana açtı, “biri bilim diğeri sanat” dedi. Kollarını kuş kanadı gibi aşağı yukarı çırptı. Bilim ve sanat ile birlikte toplumun nasıl özgürce yükseklere uçacağını gösterdi. Ya olmazsa?.. Kollarını kapattı. Tavuk taklidi yaptı. “Önünüze birilerinin yem atmasını beklersiniz. Yemi yedikten sonrada birileri gelir arkanızdan yumurtalarınızı alır” deyince salon derin bir hüzne gömüldü.
“Bir Cumhuriyet Hikayesi”nde belgeleriyle ortaya dökülen gerçeklerden biri de şöyleydi;
İsmet İnönü THK’nın toplantısından döner ve sıkıntılı bir şekilde ATATÜRK’ün yanına gider. Mustafa Kemal ATATÜRK, İnönü’ye sıkıntısının sebebini sorar. İnönü, toplantıda THK’nın hesaplarında 40 para eksik tespit ettiklerini ve nedenini bulamadıklarını, soruşturacaklarını söyler. ATATÜRK, İnönü’ye döner ve “Soruşturun… Soruşturun.. O 40 para, bir gün 40 kuruş sonra 40 lira sonra 400 lira olur. Türkiye’nin geleceğinden çalmayın...” der.
Sunay Akın’dan daha neler dinledik?.. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında 300’den fazla yerli uçak ürettiğimizi. Bunlardan birinin Danimarka’da insan kurtarma faaliyetlerinde kullanıldığı için “Türk” ismi ile müzede sergilendiğini…
O güzel akşamdan son not; “Bir toplumda hisse senetlerinden daha önemli olan şey o toplumun hissi senetleridir…
“Protokolde oturmak yerine vatandaşların arasında “Bir Cumhuriyet Hikayesi”ni izleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun gösterinin daha fazla ve farklı yerlerde izlenmesi için talimat verdiğini öğrendim. Eğer CHP’nin rüyası gerçekleşir de mahalli seçimlerde İstanbul’u kazanırlarsa, “Bir Cumhuriyet Hikayesi” ATATÜRK’ün Samsun’a çıkışının 100’üncü yıldönümünde, 19 Mayıs 2019’da İstanbul’da milyonlara izletilecek.
Küçük bir öneri;
“Prof. Dr. Mustafa İnan’ın anısına” olsun…
http://www.yenicaggazetesi.com.tr/mustafa-inan-viyadugu-48802yy.htm