Nazif Ay
26.08.2018
Odatv.com
İnsanlar dinden neden uzaklaşıyor
Başkanlık sistemiyle birlikte sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda tehlikeli sınırın ucuna geldik ve her an yaşanabilecek toplumsal çöküşün kenarındayız…
Başkanlık sistemiyle birlikte sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda tehlikeli sınırın ucuna geldik ve her an yaşanabilecek toplumsal çöküşün kenarındayız. Bir de bunların yanında, Türkiye’de uygulanan din politikaları neticesinde İslam dininden kopuşlarda yaşanan büyük hareketlerin arefesinde olduğumuzu da bilmeliyiz. Din alanındaki bu çatlağın onarılma imkanı pek görülememektedir. Ayrıca kitlesini belli argümanlarla ayakta tutup konsolide eden AKP hükümetinin “Dinden kaçışların” ve ateizme, yani tanrı tanımazlığa yönelişin farkında olduğu halde buna çare üretmekte aciz kalmaktadır. İmam Hatipleri tercih etmeyen genç kuşağın dışında, tuhaf din görüşleriyle çağdaş insanlara rahatsızlık veren din adamlarının varlığı İslamcı politikaları hedefleyen teorisyenlerin elini kolunu bağlamaktadır.
42 yılı aşkın zamandır İslami cenahın tam göbeğinde bulunmuş, akademik eğitimini ilahiyat master seviyesinde tamamlamış birinin tespitleri değerlidir sanırım. Ben bir İslam araştırmacısı değil, İslamcı geleneğin ve oluşumların sahasından gelen, eski tabirle hem alaylı hem mektepli bir din uzmanıyım. Toplumun inanç noktasındaki tercih ve yönelimlerine dair bir sosyolog ya da ideologun değerlendirmeleri eksik veya art niyetli karşılanabilir ama benim bulgularım hiç kimse için sorunlu kayıtlar olarak addedilemez. Herhalde bu bilimsel kartvizitten sonra yazacaklarım daha bir anlam kazanacaktır.
İSLAMDAN UZAKLAŞILIYOR
Toplumda iddiasız ve gösterişsiz ama derinden İslam dışına çıkış yönünde büyük bir akımın olduğu tezimin ne kadar haklı temellere dayandığını gördüm. Her ne kadar Şamanizm sözcüğünün sonundaki “izm”e takılıp, onun –izm ile ifade edilmemesi gerektiği ve Şamancılığın yalnızca Türk topluluklarına işaret eden bir kadim öğreti olmadığı söylenilse de önemli değildi, hatta ata dinlerine yöneliş olduğunun iddia edilemeyeceği savları bile önemli değildi, çünkü vurguladığım ana tema İslam’dan git gide uzaklaşıldığı gerçeğiydi.
İster özentiyle, ister merakla, ister araştırmaya dayalı tercihle veya ister Batı’daki New Age tarzı yönelimle olsun, İslam’dan kaçış olduğunu, bu ülkenin her sosyal sınıfının çocuklarını okutan bir öğretmen ve Türkiye’nin tüm bölgelerindeki inanç yelpazesinden haberdar duyarlı birey vasfımla uzun süredir takip ediyordum. Dinden soğumayı ve İslam dışı itikatlara ilticayı saklamayacak namus anlayışımla şunu açıklıkla söyleyebiliyorum:
“İflas eden ve insanları kendinden iten İslamcılık akımının karşısında birçok din dışı disiplin ve yapı, eskiden olduğu gibi artık kendilerini gizlemiyorlar ve oldukça iddialılar, üstelik İslam’a ciddi rakip durumunda varlıklarını sürdürüyorlar. Ama daha ötesi, diğer dinlerin de baskılarından bunalan bireyler kendilerini tamamen bağımsız hissedeceklerini düşündükleri bir felsefi alana, kısacası ateizme ait kılmaya çabalıyorlar”
Evet, bakmayın siz Türkiye’de din adına düzenlenen gösterilere.
Aslında o oranda, belki o oranın bile üzerinde rakamlarla dinden büyük kaçışlar yaşanmaktadır. Bazen dostlarım ve bana hiç de dost olmayan muhaliflerim arasında yaptığım küçük anket ve araştırmalarda açıkça söylenmese de, mesela “Dinin gerçekte nasıl bir şey olması gerektiği” konusunda görüşlerini ortaya koyanlarda, yaptıkları yorumların İslam kültürü ve geleneğinde kabul görmeyen inançlar olduğunu fark ettim. Açıkça din dışına çıktığını seslendiremeyen kitlelerin kendilerine bir isim vermeksizin dine veda ettiklerini anladım. Fakat isim vermemenin ardında çekindikleri pek çok nedenin olduğunu, aslında bu kitlelerin belli ideolojilere veya inançlara kaydıklarını belirledim.
İSLAMDAN NEDEN UZAKLAŞIYORLAR
İslam’ı terk ettiklerini ya da terk etmek üzere olduklarını gördüğüm kişiler, öldükten sonra dirilip hesap vermeye ilişkin imanları olanlar öncelikle en az tehlikeli diye varsaydıkları inanca, yani deizme (din tanımazlık) yöneliyorlar. Deizmin bir adım ötesine, dinciliğe tepki olarak büyük hınç, hayal kırıklığı ve öfke ile geçenler ya Tengriciliğe veya Şaman kültürüne; ortak insanlık değerlerine sahip olduğunu düşünenler ise ya alternatif evrensel din olarak Hristiyanlığa ya da ateizme adım atıyorlar.
İnsanların kendi öz benliğine yapışmış değerlerden ve dince kutsal sayılan ögelerden niçin uzaklaşıp, kendilerine bir zamanlar inanç ve medeniyet noktasında düşman gördüğü inanç gruplarına ne sebeple dahil olduğunu madde madde kısaca özetleme ihtiyacı duyuyorum.
1- Ana baba ve yakın çevreden kendisini hedef alan dinî baskılar sonucunda, yaşanmamış duyguların ve ötelenmiş düşüncelerin artık bilinç altında tutulamaması. Genç kuşağın eski tip terbiye sişstemiyle dizginlenmeyi kabul edemeyişleri.
2- İslam dinine ait inanç konularının; akıl, bilim ve gerçeklerden uzak yorumlarla kabullenilip ele alınması.
3- Tarihte övünç kaynağı olabilecek İslamcı politik reçetelerin olmaması, tam aksine insanlık adına işlenen cinayet ve zulümlerin adreslerden birinin de İslamcılık olması. Ayrıca İslam tarihinde gizlenen utanç verici kötü örneklerin öğrenilmesi, İslamcılık anlayışının pratiğindeki sorunları gün yüzüne çıkarmıştır.
4- Anadolu İslam anlayışındaki yumuşak, sevimli, öğretici ve felsefi derinliği olan din anlayışının yok olması. Bunların yerine, suratı asık, söylemleri acımasız ve sert, hedefleri ve fıkhî gerekçeleri ahlâksız, icraatları ve yaklaşımları tutarsız din adamlarının dinsel, cinsel, kinsel ve tinsel konularda sapıklık unsurları yoğun olan fetvaların itibar kazanması.
5- İslamcı siyasetin ayrımcılığı, torpili ve her konuyu dine referans etme alışkanlığının genel ahlâk kurallarının yerine geçirmesi.
6- Sosyal medyanın etkin olarak kullanılması sonucu birçok inanç grubunun varlığını fark eden muhalif karakterli bireylerin, Türkiye’deki dinsel baskı ve politik propagandaya karşı çıkma güdüsüyle inançsızlığa ya da Hristiyanlığa ilgi duyması.
7- Modanın, bilimsel araştırmanın, teknolojinin, sanatsal etkinliklerin, müzik endüstrisinin, hukuk sisteminin ve demokrasi deneyimleriyle elde edilmiş insanlık değerlerine ait kazanımların merkezinde Hristiyanlık öğretisinin ve din dışı felsefi ekollerin olması.
Hiç kimse kızmasın, darılmasın, gücenmesin…Kontrolsüz din tanıtımının karşıtlığı yaşanıyor bugünlerde.
İslam’dan ateizme, hesap edilememiş büyük kaçışların yaşandığı inkar edilemez bir gerçek ama İslamcıların bu dini böylesine kötü temsil edeceği de öngörülememişti.
Ben yine de, son durakta bizleri ortak değerlerimizin beklediğini seziyorum.