AKIL FİKİR YAZILARI * MİLLİYETÇİLİĞİN M’Sİ * Fransız İhtilalinin Sonuçları

Habip Hamza ERDEM
16.08.2018 05:12:37

MİLLİYETÇİLİĞİN M’Sİ

Şimdilerde Türkiye’de bir ‘Millîlik’, bir sözde ‘Milliyetçilik’ teranesi süregitmekte. Öncelikle bu ‘kavram’ın Türkçesinin ‘Ulusallık’ ve ‘Ulusalcılık’ olduğunu söyleyelim.

Burada belki bir ‘eski’lik ve ‘yeni’lik tartışması açılabilir.

Eğer gerçekten bir ‘eski’likten sözedilecekse, bu ‘eski-rejim’ (ancien régime) yani devrim-öncesi (anté-révolution) rejim ve onun kavramları olabilir.

Devrim ise 1789 ‘Fransız Devrimi’dir.

‘Millîlik’ yani doğru söylenişiyle ‘Ulusalcılık’ın ‘Miladı’ demek ki Fransız Devrimi imiş, bu bir.Bu devrimin bir de ‘ideolojisi’ var ki, buna da Fransız İdeolojisi denilebilir.

Her konuda, örneğin ‘ekonomi politikte’, toplumbiliminde ve çok daha ‘genel’ olarak toplumsal bilimler ya da insan bilimlerinde bu ‘Fransız İdeolojisi’nin ‘katkısı’ azımsanacak gibi değildir.

Bunun karşısında ise, yine her konuda, bir ‘anglo-sakson ideolojisi’ vardır.
Hangi taşı kaldırsanız bu iki ideolojinin ‘etki’sini görebilirsiniz.

Şimdi, her konudan biri olan ‘millî’lik yani ‘ulusallık’ı, bu iki ideoloji açısından ele alacak olursak; devrim-sonrası, yani ‘Milat’la birlikte, ‘millî’lik, yurttaşların eksiksiz bütününü kapsayan, yasallık’a (légalité) dayanan biçimsel (formelle) aidiyetidir denilebilir.

O kadarla kalmaz, uluslararası karşılıklı tanımayı ve bu tanımanın da biçimsel yasalarla güvence altına alınmasının gerektirir.

Şimdi, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti’ denir sözü ile ‘Yurtta barış dünyada barış’ sözü bir arada, tam bir Fransız İdeolojisi yansımasıdır, ki bunda gocunak bir şey olmadığı gibi, tam tersine övünülecek çok yanı vardır.

Bunda Montesquieu vardır, Rousseau vardır, Voltaire vardır, Robespierre, Marat ve Danton vardır.

Karşısında ne vardır denilecek olursa; bugün emperyalizm denilen meretin ideolojisi olan ‘anglo-sakson ideoloji’ vardır.Bu ideoloji, yani devrim-öncesi ‘eski-rejim’in ‘millî’lik anlayışına göre ise, belirleyici olan dil, din, kültür ve tarihsel geçmiştir.

Bu ‘millîlik’, camia (communauté)ya ve ‘tarikat’a dayanır ve buradaki ‘aidiyet’ her türlü ‘öznel’ yoruma açıktır.Tam da bu nedenle, bugün ‘emperyalizm’ denilen meret bu tür bir ‘millîlik’in bayraktarlığını yapar.

Başta ABD olmak üzere İngiltere ve uydu ülkelerin tüm üniversitelerinde, bu tür bir ‘millîlik’ öğretilir.‘Bilim’ adı altında, o çok şaşalı üniversitelerde doktora-moktara yapanlar, Türkiye gibi ülkelerde ‘bilimadamı’ diye el üstünde tutulurlar.

Harvard-marvard’lı prof-mroflar bu gruba girerler.

Şimdi canalıcı soru şudur: bir ‘ulus’un tanımında dil, din, kültür ve tarihsel geçmişin hiç mi önemi yoktur?

Bu aptalca soruyu yanıtlamaya bile değmez.

Çünkü, Mustafa Kemal’in yukarıda andığımız sözlerine dönülecek olursa, eğer bir ‘Cumhuriyet’ kurmaya karar vermiş halk uzaydan gelmedi ise aynı dili konuşup, aynı aynı kültürü paylaşıyor demektir.

Çoğu aynı dinden olabilirler ve büyük olasılıkla aynı tarihsel geçmişe sahiptirler.Yani burada arabayı öküzlerin önüne koyup, sonra öküz altında buzağı aramaya gerek yoktur.

Ancak ve ne var ki, ‘Anglo-sakson’ ideoloji, her konuda, örneğin ‘ekonomi politikte’, toplumbiliminde ve çok daha ‘genel’ olarak toplumsal bilimler ya da insan bilimlerinde bu tür ‘pür ideolojik’ manipülasyonları yapmakta ustadır.

Savım olsun, Türkiye’de hiçbir sosyoloğ-mosyoloğ, profesör-mrofesör bu ‘ideolojik tutum’un ayırdında değildirler. Tam da bu nedenle, eveleyip-geveleyip, Nasrettin Hoca’nın eşşeğine söylediği gibi, ‘o da haklı’, ‘bu da haklı’ ve kendilerinden sözederek ‘ben de haklıyım’ demektedirler.

Şimdi sözü Türkiye’de Dr Recep’in ‘millet’i ve ‘millî’liğine getirirsek, ‘canım o da haklı’ diyeceklerdir.Ve belki de, Dr Recep’ten çok ‘milliyetçi’ oldukları için, onun yanına, önüne ya da arkasına geçeceklerdir.

Eee ben bunlardan bir şey olmaz diyecek olsam?…

Diyeyim o zaman:

‘Çok milliyetçi’ Osmaniyeli Devlet gibi, ben de bunları ‘alayı’na sesleneyim: “Vallahi de billahi de, siz ne kadar Atatürkçü olursanız olun, eğer Fransız Devrimi’ni bilmiyorsanız, iki cihanda da millîliği kavrayamayacaksınız demektir.

Ve Dr Recep ve Osmaniyeli Devlet ve Küpçü Mustafa’nın ‘Devlet’ olduğu yerde, ne ‘Millet’ olur, ne ‘Millîlik’; ne hak olur, ne hukuk; ne yasa olur ne anayasa.

Ve çok daha ilerisini söyleyeyim; ne ‘insan’ olur ve ne de ‘yurttaş’.Olsa olsa ‘sürü’ olur.Aynı dili konuşan, aynı dinden, aynı kültür ve aynı bilmem ne için birarada zorla tutulan ‘şey’ler olunur.

Bakılıp sadece utanılabilecek olanlar olur.
Ve ben de sadece utanıyorum zaten.
Kendimi Eiffel Kulesinden aşağı atacak değilim ya..

Fransız İhtilali sırasında ilan edilen İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirgesi

Naci Kaptan

YAZIYI DERİNLEŞTİRMEK AMAÇLI KATKI 

Fransız İhtilalinin Sonuçları
1789-1799 yılları arasında meydana gelen Fransız İhtilali modern dünyanın şekillenmesinde en etkili olaylardan birisidir. Fransız İhtilaliyle Yeniçağ’ın sona erdiği ve Yakınçağ’ın başladığı kabul edilir. Fransız İhtilalinin sonuçları şunlardır:

Özgürlük ve Eşitlik Fikirlerinin Yayılması
Fransız İhtilalinin en önemli sloganı “özgürlük, eşitlik ve kardeşlik”ti. İhtilal sonrasında soylulara ve din adamlarına sağlanan tüm ayrıcalıklar kaldırıldı. Tüm vatandaşların kanun önünde eşit olması ilkesi getirildi. Bireysel özgürlük anlayışı gelişti. Kölelik kaldırıldı.

İnsan Hakları Anlayışının Gelişmesi
Fransız İhtilalinin başlamasının hemen sonrasında İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi ilan edildi. Sonrasında yapılan anayasayla bu haklar garanti altına alındı. Dünyada insan hakları anlayışının gelişmesine önemli bir katkı yaptı.

Demokratik Gelişmelerin Hızlanması
İhtilal öncesinde Fransa’da Kralın mutlak iktidarına dayanan mutlakiyetçi monarşi rejimi vardı. İhtilal sırasında önce meşruti monarşi, daha sonra da Cumhuriyet kuruldu. Millet Meclisi ortaya çıktı. Demokratik seçimler yapılmaya başlandı.

Milliyetçilik Fikrinin Yayılması
Millet anlayışı Fransız İhtilalinin çok öncesinde ortaya çıkmıştı. Fransız İhtilaliyle millet kavramı siyasi bir nitelik kazandı. İhtilalciler Krala ve soylulara karşı Milleti temsil ettiklerini düşünüyorlardı. Milli meclis, milli ordu, milli bayrak, milli marş gibi olgular ve semboller ortaya çıktı. Milliyetçilik siyasi bir ideoloji haline geldi. Milliyetçiliğin Avrupa’da yayılmasıyla tüm milletlerin kendi ulus-devletine sahip olması gerektiği fikri yaygınlaştı.Bu durum çok uluslu imparatorlukların sonunu hazırladı. Fransız İhtilalinin sonuçları içerisinde Osmanlı Devletini en çok etkileyen budur.

Laiklik ve İnanç Özgürlüğünün Yayılması
Fransız İhtilaliyle Kiliseye ve din adamlarına verilen tüm ayrıcalıklar kaldırıldı. Kilisenin mallarına el koyuldu. Katolik Kilisesinin ekonomik, siyasi ve toplumsal gücü azaldı. Din ve devlet işleri tamamıyla ayrıldı. Katoliklik dışındaki din ve mezheplere karşı yapılan kısıtlamalar kaldırıldı. Dini serbestlik ve hoşgörü gelişti.

Burjuvazinin Yükselmesi
Devrim öncesinde burjuvazi zaten ekonomik olarak büyük bir güç kazanmıştı. Devrimden sonra burjuvazinin siyasi ve toplumsal gücü arttı. Toplumun en etkili kesimi haline geldi. Ayrıca soyluların ve kilisenin el koyulan mallarının çoğu burjuvazinin eline geçti. Ekonomik güçleri daha da arttı.

Fransa’da Baskı, İç Savaş ve Katliamlar
Fransız İhtilalinin sonuçlarının tümü olumlu değildir. Devrimin diğer yüzünde zulüm, iç savaş ve katliamlar vardır. Baskıya uğrayan grupların başında soylular ve din adamları geliyordu. Bu gruplar imtiyazlarını kaybetmekle kalmadılar, mallarına el koyuldu, türlü baskılar ve cezalarla karşı karşıya kaldılar. Büyük bir kısmı Fransa dışına göçmek zorunda kaldı. Yüzlercesi hayatını kaybetti. Devrim sırasında çıkan halk ayaklanmaları şiddetle bastırıldı. Soykırıma varan uygulamalar yaşandı. İhtilalcilerin kendi aralarındaki anlaşmazlıklar da çoğu kez ölümle sonuçlandı. Devrim mahkemeleri yüzlerce devrimciyi ölüme mahkum etti. Bu şiddet ve çatışmanın Fransız toplumunda bıraktığı izler uzun süre kapanmamış, siyasi bölünmüşlük on yıllar boyunca sürmüştür.

Fransız İhtilali sırasında binlerce insan giyotinle idam edilmiştir.

Avrupa’da Uzun Süren İhtilal Savaşları
Fransız İhtilalinin sonuçları Avrupa açısından da bazı yıkıcı etkiler getirmiştir. İhtilal savaşları neticesinde neredeyse tüm Avrupa savaş sahası haline gelmiştir. Bu savaşlar ihtilal sonrasında Napolyon döneminde de 1815 yılına kadar sürmüştür.

Fransız İhtilalinin Sonuçları ve Osmanlı Devleti
Fransız İhtilaliyle yayılan insan hakları, bireysel özgürlükler, eşit vatandaşlık, anayasal düzen gibi fikirler Osmanlı aydınları arasında yayıldı. 19. yüzyılda Osmanlı devlet düzeninin reformu için yapılan çalışmalarda bu fikirler etkili olmuştur. Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Kanun-i Esasi düzenlemelerinde bu fikirlerin izleri görülmektedir.

Fransız İhtilaliyle yaygınlaşan milliyetçilik fikri Osmanlı Devleti içinde bulunan etnik grupların bağımsızlık taleplerini arttırdı. Ayrılıkçı hareketler ve isyanlar çoğaldı. Bu durum Osmanlı Devletinin dağılmasında etkili oldu.

Fransız İhtilalinin Osmanlı Devletine Etkileri hakkında daha fazla bilgi için tıklayın: Fransız İhtilalinin Osmanlı Devletine Etkileri

Fransız İhtilalinin Sonuçları

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *