KARA EKONOMİ KARA PARA * VARLIK BARIŞI gibi vitrinlenmiş bir isimle kaynağı bilinmeyen KARA PARANIN sorgulanmadan Türkiye’ye girişinin yolu açıldı

Cumhuriyet
Çiğdem Toker
24 Ağustos 2018 Cuma

CHP’li vekilden Saray’a:
Kimleri korumaya alıyorsunuz?

Kazancını ve birikimlerini yasal yollarla edinen bir kişi, varlığını neden ülke dışında tutmayı tercih eder?

Parasını yaşadığı ülkeden başka bir yerde tutan biri, bu parayı neden başkalarının muhafazasına bırakır?

Az çok tahmin edebiliyoruz bu sorunun cevaplarını değil mi? Olsun. Gazetecilik biraz da cevabını herkesin tahmin ettiği soruları tekrar ve tekrar sormaktır. Bu da hobi olsun, vakit geçsin diye değil, halkın vergileri olmasa maaşını alamayacak yetkililer, o yetkililerin yönettiği bir kurum cevap verir de gerçekler ortaya çıkar belki diye yapılır. CHP Eskişehir Milletvekili gazeteci Utku Çakırözer de öyle yaptı. Geçen hafta ABD ile yaşanan krizin tavan yaptığı günlerde yayımlanan ve suç gelirlerinin aklanabilmesine kapı açacak nitelikteki son vergi tebliği değişikliğini TBMM gündemine taşıdı.

Evet, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde, TBMM’nin gücünün enikonu zayıfladığı bir vakıa. Yine de yazılı soru önergesi bir yol olarak varken toplum adına denemek, yolun zorlanması gerek. 24 Haziran seçimlerinden önce, Meclis iradesini kim bilir kaçıncı kez hiçe sayan bir “torba” ile getirilen Varlık Barışı görüşmeleri sırasında konuya eğilmiş olan Çakırözer, soru önergesinde bir dizi önemli soru yöneltti. AKP iktidarlarınca getirilen “Varlık Barışı” uygulamalarından özellikle son ikisinin Türkiye’yi dünyada “kara para aklayan vergi cenneti” statüsüne sokabileceği kaygısını taşıdıklarını söylen Çakırözer, şöyle sormuş:

“Türkiye’yi kara para aklayan ülke konumuna sokabilecek böyle bir düzenleme, uluslararası yükümlülüklerimizle ve özellikle de OECD’nin FATF yükümlülükleriyle çelişki oluşturmaz mı? Bu durumda Türkiye’nin FATF’nin kara para ile mücadelede sorunlu ülkeler listesine girmesi gibi bir durum ile karşılaşacağımız riskini öngörmekte midir?”

Çakırözer, Türkiye’nin Uluslararası Yolsuzluk Algı Endeksi’ndeki sırasının 81’inciliğe düştüğünü de anımsattı. Türkiye’nin dış borçları hızla artarken “para gelsin de nasıl gelirse gelsin vergi de almayacağız” anlayışıyla hareket edildiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, “Birikimlerini yasal yollardan kazanan bir kişi ya da tüzelkişi neden bu birikimlerini yurtdışında başkasının üzerinde tutma ihtiyacı hisseder? Eğer bu birikim yasal yollardan kazanılmış ise neden başkasının üzerinde görünen parayı kendi adına getirmez” diye sordu.

Hani vergi adaleti

Hatırlatalım: Hazine ve Maliye Bakanlığı 18 Ağustos’ta bir tebliğ değişikliği yaptı. Elektrik, su, doğalgaz, ulaşım, gıda gibi temel ihtiyaç maddelerinin vergiler yoluyla zamlandığı bugünlerde dedi ki devlet: “Yurtdışındaki para, döviz, altın ya da hisse senetlerinin Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak olan hesaplara transferinde vergi incelemesi ya da vergi tarhiyatı yapılmaz.”

Konunun bir ayağını OECD yönünden Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleri oluştururken diğer ayak vergi adaletini işaret ediyor. Milyonların alın teriyle kazandığı maaş ve ücretlerin önemli kısmının dolaylı vergilerle ellerinden alındığına dikkat çeken Çakırözer, şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Nereden ve nasıl kazanıldığı bilinmeyen büyük olasılıkla da yasadışı suç gelirlerinden elde edilen varlıkların Türkiye’ye transferinde hiçbir inceleme, denetim yapılmaması ve tek kuruş vergi alınmaması hiçbir ahlak, hak, hukuk ilkesiyle bağdaşmaz. Vergide en önemli ilke az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmasıdır. AKP’nin getirdiği bu düzenlemeler bu ilkenin Türkiye’de tam tersi biçimde ilerlemesine yani az kazanandan çok, çok kazanandan ya da vergi kaçırandan hiç vergi alınmaması şeklinde işlemektedir.

Kimler korunuyor?

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay’ın, soruların tamamına yanıt vermesi halinde o gün ülkede çok şeyin değiştiğini kabul edebiliriz. İşte Çakırözer’in sorularının bir bölümü:

– Varlık Barışı uygulamaları kapsamında 2008, 2013, 2016 ve 2018’deki kanuni düzenlemeler sonrasında Türkiye’ye yurtdışından gelen kaynak nedir? Bu kaynakların ne kadarı para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarından oluşmaktadır?

– Tebliğde, yurtdışında başkasının üzerinde gözüken para ve benzeri birikimlerin Türkiye’ye transferinin beyanı durumunda, ispat zorunluluğu aranmıyor. Bu değişiklikle kim ya da kimler koruma altına alınmak istenmektedir?

– Başkalarının üzerinde olup Türkiye’deki gerçek kişi ya da tüzelkişilerin hesaplarına getirilmeye çalışılan bu varlıkların toplam tutarı ne kadar tahmin edilmektedir?

– Bu tebliğin apar topar çıkarılmasında ABD ile yaşanmakta olan krizin etkisi var mıdır? Söz konusu Amerikan yaptırımlarından etkilenme olasılığı bulunan yurtdışında başkalarının üzerinde para ve benzer varlığı bulunan hükümet/bürokrasi yetkilileri bulunmakta mıdır?

– Bu düzenleme Türkiye’de şirket ve kişilerin vergilendirmeden daha çok kaçmasına yol açmayacak mıdır? Bu durum ülkemizi vergi kayıpları ve vergi adaletsizliği açısından daha çok zarara uğratmayacak mıdır? (1)

Çiğdem Toker
19 Ağustos 2018 Pazar

Türkiye kara para cenneti midir?

24 Haziran seçimlerinden kısa süre önceydi. AKP TBMM’den önemli bir yasa geçirdi.

“Barış” kelimesinin suç konusu edilip insanları işlerinden ettiği, geleceksiz bıraktığı bir siyasi iklimde, konusu para olan bu düzenleme, -kimbilir kaçıncı kez- mali barış adıyla anıldı.

Çoğu “vergi cenneti” adacıklardaki hesaplarda tutulduğu bilinen varlıklara getirilen bu “barış”, bir “torba yasa” ile sağlandı. (Varlık derken hemen her tür; döviz, altın, menkul kıymet…)

Bütün “torba”lar gibi, 7143 sayılı kanun da “bazı” kelimesiyle başlıyordu. AKP, 7143 sayılı bu torbayla, “millet”, “bayrak” kelimelerini dilinden düşürmeyen, yeterince millet, bayrak demediğini düşündüğü herkesi vatan hainliğiyle itham eden fakat artık niyeyse vergi ödemekten pek hoşlanmayan vatansever Türk evlatlarına ve dahi tüzel kişilerine “Paranı Türkiye’ye getir inceleme yapmayacağız” demiş oldu.

Yasadan sonra bir de tebliğ çıkararak duruma açıklık getirdi. Bu yasanın yeni mali yaklaşımda “suç geliri” diye özetlenen olası kara paraları dolaylı olarak affetme anlamına geldiği konuşuldu. Yanı sıra vergisini düzenli ve dürüst biçimde ödeyen yurttaşların -affedersiniz- aptal yerine konulduğu konusunda aklı başında herkes hemfikirdi. Fakat bu ayrıntılı tebliğ yetmemiş olmalı ki, üzerinden henüz bir buçuk ay geçmişken (4 Temmuz 2018) bir değişiklik daha yapıldı.

Dünkü Resmi Gazete’de “Hazine ve Maliye Bakanlığı Tebliği” diye yayımlanan değişiklik ile eski tebliğe iki paragraf eklendi. Teknik vergi kavramlarına boğmadan açarak anlatalım:

– Diyelim ki X kişisinin veya şirketinin y adasında 100 milyon doları var. X kişisi, bu paranın Türkiye’ye transferi için yurtiçinde bir bankada hesap açtı ve Maliye’ye “barıştan” yararlanmak için başvurdu. Yeni tebliğe göre artık, İNCELEME YAPILMAMASI VE VERGİ ALINMAMASI İÇİN parayı gönderen ile gönderilen kişinin aynı kişi olma zorunlululuğu yok!.. “Y adasından vatanıma 100 milyon dolar getirmek istiyorum” diye başvuran kişi ile, parayı yurtdışından gönderen kişi farklı kişiler olabilecek.

– Tebliğe eklenen diğer madde de bununla paralel. X şirketinin ortağına ait olduğu halde şirketle hiçbir ilgisi olmayan kişilerin kullandığı varlıklar için de “Bu para şirket kayıtlarında görünmüyor ama aslında şirketindi. Biz şirket adına diyelim, getirelim. Siz de vergi almayın” denilebilecek. Diyelim ki, yurtdışında faaliyet gösteren bir insan kaçakçısı… Savaştan, yoksulluktan kaçan çaresiz insanları, bebekleriyle birlikte ucuz plastik botlara bindirip geçirme karşılığında binlerce dolarlarını almakla iştigal ediyor. Suç gelirlerini evindeki kutularda tutuyor. Yasaların suç saydığı bu faaliyetten “kazandığı” kara parayı sisteme sokması için altın bir fırsat sunuyor bu tebliğ.

Türk Maliye ve Hazine Bakanlığı, bu tür girişimlere karşı “Döviz gelsin de nasıl gelirse gelsin” diye sessiz mi kalacak?

Türkiye MASAK diye bir kurumu varken suç gelirlerinin aklanmasıyla ilgili uluslararası taahhütlerinden vaz mı geçti, haberimiz yok?

Kuru düşürmek için

Yurtdışında tutulan parayı getirmesi için “vergi incelemesi yapmam” demek zaten yeterince büyük bir “jest” (!) iken bir de parayı transfer eden ile edilenin farklı kişiler olmasına “buyurun” diye kapı açmak, kara para riskine aldırış etmemek anlamına geliyor.

Belli ki kur riski büyüyen bir ekonomide, TL’nin ürkütücü değer kaybı karşısında gelmesi beklenen dövizle kayıpların azaltılması amaçlanıyor. Ak/kara servet sahiplerinin gelirini inceleyip vergi almaktan neden kaçınır ki bir devlet? Nasıl olsa vergiyi “dolaylı” yolla alacağı milyonlarca vatandaşına güvendiği için olabilir mi? (2)

Cumhuriyet
Emre Deveci
18 Ağustos 2018 Cumartes

Varlık barışının kapsamı genişletildi:
Üçüncü kişilerin de para transferinin önü açıldı

Varlık Barışı adı altında kara paranın ülkeye girişine kapı aralayan hükümet, üçüncü kişilerin para transferine de izin vererek paravan şirketlerin önünü açtı.

Kara para aklamanın önünü açtığı eleştirilerine konu olan ‘ Varlık Barışı ’nda şartlar daha da esnetildi. Hükümet, para transferinde bildirimde bulunan ile hesap sahibinin farklı kişiler olmasına imkan tanıyarak kara paraya kapıları sonuna kadar açtı. Resmi Gazete’de dün yayınlanan düzenlemeye göre, yurt dışında bulunan varlıkların Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak hesaba transferi işlemlerinde, bildirimde bulunan hesap sahibiyle yurt dışından varlığı transfer edenin farklı kişiler olması halinde de vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak.

Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde şirketin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıklar, şirket adına bildirim veya beyana konu edilerek ilgili kanun hükümlerinden yararlanabilecek.

Üçüncü kişilere izin

Gerçek kişilere ait olduğu halde bu kişilerin ortağı veya kanuni temsilcisi oldukları yurt dışındaki şirketlerce tasarruf edilen varlıkların da ilgili gerçek kişiler adına bildirilerek aynı hükümlerden yararlanması mümkün olacak.

Düzenlemeyi gazetemize değerlendiren Uluslararası Şeffaflık Derneği Başkanı Oya Özarslan, Türki-ye’nin kaynak sıkıntısına bir çözüm olarak nasıl kazanıldığı ve nereden geldiği belli olmayan paraya bel bağlanmasını eleştirdi. “Çocuğunuza bile belli miktarın üzerinde para gönderirken veraset intikal vergisi ödersiniz” diyen Özarslan, ‘ Varlık Barışı’ adı altında ülkedeki yasaların bypass edildiğini vurguladı.

Daha önceki düzenlemelerden farklı olarak son adımla birlikte üçüncü kişiler üzerinden para transferine de imkân tanındığını belirten Şeffaflık Derneği Başkanı, vergi cennetlerinde tutulan paraların hiç vergi vermeden ülkeye transfer edilebileceğini söyledi. Vergi cennetlerinde şirketlerin ortaklık yapısının gizli tutulduğunu ve genelde paravan kişi ve şirketlerin kullanıldığını hatırlatan Özarslan, herhangi bir suç işleyerek elde edilen ve vergi cennetlerine transfer edilerek vergiden kaçırılan paranın, bu düzenlemelerle yine vergi ödenmeden aklanabileceğine işaret etti. Vergi Uzmanı Ozan Bingöl, ülkenin ihtiyacı var diye kaynağı terör, uyuşturucu ya da herhangi bir suç olabilecek paraya kapıların açılmasının yanlış olduğunu vurguladı.

Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bumin Doğrusöz, şirketlerin gelirlerinin bir kısmını ortaklar üzerinde tutabilediğini, bu açıdan son düzenlemenin bu tür durumlar için para transferini kolaylaştırabileceğini belirtti ancak uyardı: “Çok sıkı bir denetim olmaması durumunda kara paranın ülkeye girişine de yol açabilir.” (3)

Cumhuriyet
18 Ağustos 2018 Cumartesi

“Varlık barışı” düzenlemesinde değişiklik yapıldı: İşte detaylar

“Varlık barışı” olarak bilinen, gerçek ve tüzel kişilerin yurt dışında bulunan varlıklarının yurda getirilerek milli ekonomiye kazandırılmasına ilişkin esaslarda düzenlemeye gidildi.

Gelir İdaresi Başkanlığının “Vergi ve Diğer Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin 7143 Sayılı Kanun Genel Tebliği’nde (seri No: 3) Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliği” Resmi Gazete’de yayımlandı.

Buna göre, yurt dışında bulunan varlıkların Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak hesaba transferi işlemlerinde, bildirimde bulunan hesap sahibiyle yurt dışından varlığı transfer edenin farklı kişiler olması halinde de vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacak.

Şirket veya şirket ortaklarına ait olduğu halde şirketin kanuni temsilcileri, ortakları veya vekilleri dışındaki kişilerce tasarruf edilen varlıklar, şirket adına bildirim veya beyana konu edilerek ilgili kanun hükümlerinden yararlanabilecek.

Gerçek kişilere ait olduğu halde bu kişilerin ortağı veya kanuni temsilcisi oldukları yurt dışındaki şirketlerce tasarruf edilen varlıkların da ilgili gerçek kişiler adına bildirilerek aynı hükümlerden yararlanması mümkün olacak.

Ancak bildirim veya beyan dışındaki nedenlerle yapılacak inceleme esnasında söz konusu varlıkların şirket veya şirket ortaklarına ya da gerçek kişilere ait olduğunun ispat edilmesi gerekecek. (4)

KAYNAKLAR

(1) http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1063214/

(2) http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/1059568/

(3) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1059484/

(4) http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1058812/

This entry was posted in Ekonomi, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *