Sözcü
Necati DOĞRU
6 Haziran 2018
Kendisini generale alkışlattı kaybetti!
16 yıldır yüksek dozda kullandığı ve iyi sonuçlar aldığı “mağduriyet narkozunu” da sıfırladı. En son kendisini korgenerale alkışlattı, iyice kaybetti.
Mağdur Erdoğan yok.
Mağrur Tayyip var.
Kendisi kürsüde.
Karşısında korgeneral.
“Ustayım… Baş ustayım…” diye büyükleniyor. Korgeneral de onu alkışlıyor. Alkışın tutacak, tutunacak yanı yoktu. Korgeneralin çağrıldığı toplantı Cumhurbaşkanı’nın resmi toplantısı değildi. Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu Başkanı’nın verdiği bir iftar yemeğiydi. Konfederasyon Başkanı’nın oğlu Cumhurbaşkanının partisi AKP’den milletvekili adayı yapılmış, listelerde seçilecek bir sıraya konulmuştu. Konfederasyonun 30 yıldır değişmeyen başkanının oğlu, 24 Haziran’da sandıktan Cumhurbaşkanı’nın partisinden milletvekili çıkmaya hazırlanıyordu. Konfederasyon başkanı da “iftar sofrasıyla” AKP Genel Başkanı da olan partili Cumhurbaşkanı’na destek veriyordu.
İftar, siyasete alet edilmişti.
İftar sofrasının seçim propagandası olsun diye kurgulandığı çok açık, çok netti. Cumhurbaşkanın konuştuğu masaya, forsu değil, partisi AKP’nin bayrağı konulmuştu. TV kameraları parti bayrağına odaklanıyor, Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu mekanın arkasındaki panoda da “Vakit Türkiye Vakti” sloganı ışıklanıp parlatılıyordu. Bu slogan Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmeyi garantiye almak için Bahçeli ile kurduğu ittifakın oylarını yükseltsin diye bulunmuş 3 kelimeydi. Yani Başkomutan Cumhurbaşkanı, emrindeki Korgeneral’den “Kandil’e Türk Bayrağı’nı nasıl dikeriz” brifingi almıyordu.
Allah da biliyor.
Kul da görüyor.
Siyasi iftar sofrasıydı.
Propaganda yapılıyordu.
Korgeneralin zeytinine, hurmasına, çorbasına siyaset bulaşmış iftar sofrasında ne işi vardı? Tuzak mı kurdular? Esnaf Başkanı’nın oğlunun AKP’den milletvekili adayı yapıldığından, iftar yemeğinin Esnaf Konfederasyonu’nun bütçesinden verildiğinden ve Cumhurbaşkanı’nın toplantıda rakibi Muharrem Öğretmen için “Çırak bu çırak…” diye büyüklenme propagandası yapacağından haberi yok muydu?
Belki de yoktu.
Niçin alkışladı?
Alkışlayana takılma.
Alkışlatana bak.
Dünün general mağduru!
Bugün general mağruru!
Abdullah Gül’ün villasının bahçesine “helikopterli general” gönderiyor, siyasi iftar sofrasında generale kendini alkışlatıyor.
Alkışlayan generaller.
Destekleyen tarikatlar.
Arkasında alkışçı generaller ile destekçi tarikatlar kaldı. Sevenleri üzerindeki “narkoz etkisi” hızla dağılıyor. Sözü “Apolet sökmeye” düğümleyip, “Muharrem İnce’nin yasal olarak apolet sökme hakkı yok…” diyerek durumu kurtarmaya çalışıyorlar.
Çöküyor.