Asim Esen
Her Şey Beyinde Başlar…
“Neden halkımız hala AKP’ye oy veriyor?”
diye yakınmalara bir cevap olabilir mi?
1000 sayfalık bir insan psikolojisi kitabında olacak bilgilerin muhteşem ve bütün özetidir bu yazı. Fakat, Hitler’i başa getiren Almanlarla Tayyip Erdoğan’ı başa getiren Türkler arasında büyük bir fark var.
Fark:
Almanlar Hitler’i 1933’de %43.9 oyla seçerek başlarına belayı açtılar ve yaptıkları hatayı düzeltmek icin tekrar şansları olmadı. Buna 1933 Almanya’sının ve öncesinin 2002 Türkiye’sine göre çok daha kötü koşullarını da ekleyelim.
Türklere gelince, Tayyip Erdoğan-AKP cinayet şebekesini ilk önce %34 oyla başlarına bela ettiler, ve ondan sonra da 4 ayrı genel seçimde ortaya dökülen yalanlara, hırsızlıklara, rüşvetlere, soygunculuklara, din tüccarlıklarına, haksızlıklara ve hukuksuzluklara rağmen desteklemeye (daha doğrusu yanlışlık ve kötülükleri onaylamaya), hatta daha yüksek oy oranları ile, devam ettiler. Aynı Türklerin %52’si 17-25 aralık sonrası bu cinayet şebekesinin başını cumhurbaşkanı seçti ve 16 nisan referandumunda kendi oyları ile mevcut tek adam diktatörlüğünü ve onun cinayetlerini meşru kılan anayasa değişiklerini onayladı. Buna yerel seçimleri de eklersek işin vahameti daha da artar.
Bir başka fark: Almanlar Hitler’i kendileri yarattı ve seçti. Tayyip Erdoğan-AKP bir CIA-AB projesidir, dışarıdan tasarlanıp sahneye konmuştur.
Kısacası, Almanlar bir defa aldatıldı ve aldatılmalarını düzeltmek için fırsatları olmadı.
Türkler ilk defa 2002’de aldatıldı, ondan sonra kendilerine 6 defa verilen hatalarını düzeltme olanaklarını kabul etmediler; daha çok aldatılmayı istediklerini, her türlü kötülüğü ve yanlışlığı sevdiklerini artan oy yüzdeleri ile kanıtlamaya devam ettiler.
03 Jan 2018
Kadir Duranli
duranli@hotmail.com
“Neden halkımız hala AKP’ye oy veriyor?”
diye yakınmalara bir cevap olabilir mi?
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyadaki bir çok sosyal bilimcinin beynini bir soru kemiriyordu: Kant, Hegel gibi büyük filozofları, Einstein gibi bilimcileri, Goethe gibi büyük yazarları, Wagner gibi büyük bestecileri çıkarmış bir Alman toplumu, nasıl olur da Hitler gibi bir delinin peşinden gitmişti?
Üstelik 20 milyondan fazla insanın ölmesine neden olduğu halde?
Hitler “mühendis kafalı” olmalarıyla ünlü Almanlara ne yapmıştı?
Onların mantıklarını nasıl “servis dışı” hale getirmişti?
Sorunun özü şuydu:
Mantıklı insanların/toplumların mantıksız davranmaya başlamasına sebep olan neydi? Uzun süren araştırmalarla cevabın bazı parçaları keşfedildi. En önemli kavram “R-kompleks” denilen olguydu. (google’da arayınız:) Almanların beyninde “R-Kompleks” denilen beyin bölgesi, baskın hale getirilmişti. R-kompleks, “sürüngen beyin bölgesi” demektir. Her beyinde bulunur.
R kompleksle yönetmek, kitlelerin beynindeki “ilkel içgüdüleri aktive ederek, mantıklı düşünmeyi baskılamak”demektir.
Peki bu tip liderlerin metodu neydi?
Sosyal psikoloji araştırmalarına göre, bir insanın beyinin R-kompleks seviyesine indirgemenin en iyi yollarından biri onu bir gruba dahil etmekti. İnsanları “biz ve onlar” diye ayırmaktı. İç bağları sıkı bir grup içindeki kişi “akıl ihalesi” yoluyla mantığını kullanmaktan vazgeçebiliyordu.
Bu amaçla kullanılan ikinci yol, kitleleri “korku kültüründe” yaşatmaktı. Aynı şekilde “dış düşmanlar” göstererek korkuya dayalı politik propaganda yapılarak da kitleler R-kompleks seviyesine indirilebiliyor.Bu siyasi stratejide 3-D çok önemlidir: Düşman göster, dayanışma duygusunu kışkırt, Düşündürme!
Sürekli çatışma çıkar ki, taraftarların düşünemesinler!
İnsanların mantığına değil içgüdülerine hitap et!
Peki kitleler, bu tip “R kompleksli” liderlerde ne buluyorlar?
En önemli açıklamalardan biri özdeşlik kurma psikolojisiydi. Kendi hayatında yenik, ezik, kompleksli kişiler, bu tür gücü ve otoriteyi temsil eden liderler üzerinden, kendilerini ezen kocalarından, patronlarından, üst sınıftan kendilerince intikam alıyorlardı.
R-komplekse hitap eden liderlerin en büyük sırrı, kendisini bir “intikam aracı” olarak sunmalarıydı. Onlar hep; Kaybedenlere oynayarak kazanıyorlardı!
Kimliklerini bir düşmana göre konumlandırıyorlardı.
Mesajları şöyleydi: “Ben de senin gibiyim ama senin olmadığın bir yerdeyim, oyunla bana güç ver, nefret ettiğin herkesin canını okuyayım!” Bu tip liderler kolaylıkla iktidara gelebilirken, gidişlerinde büyük bedel öder ve ödetirler.
Bu tip liderler, toplumlar için bir zeka testidir.
Mümin SEKMAN: Her Şey Beyinde Başlar