Yıl 1946 : Camiye Asılan “Welcome” Mahyası * GENELEVİN BEYAZ BADANALI DUVARINA İNGİLİZCE “HOŞGELDİN DENİZCİ” YAZILMIŞTI !!! * “Mavi Kurdela, polisler dövecekleri kişileri iyi tâyin edebilsinler diye, Ülkücü ve dincilere dağıtılan ‘Dayak yemekten muâf tutulma’ nişânıdır… * Bölüm I

GENELEVİN BEYAZ BADANALI DUVARINA
İNGİLİZCE “HOŞGELDİN DENİZCİ” YAZILMIŞTI !!! * Bölüm I

Naci KAPTAN
23.08.2012 – Güncellendi 31.10.2017

Yazının bölümleri

BÖLÜM II   https://nacikaptan.com/?p=1741
BÖLÜM III https://nacikaptan.com/?p=1761
BÖLÜM IV https://nacikaptan.com/?p=1773
BÖLÜM V  https://nacikaptan.com/?p=1791

BU KÜRESEL OYUN HER DAİM VARDIR ;
ANA OYUN KURUCU KÜRESELCİ BARONLAR,
VE DAHİ İŞBİRLİKÇİLERİDİR…

Böl,
Düşman et,
Kırıştır,
Zayıflat,
Yönet…

Yakın tarihin içine,
1960’lı yıllara yolculuk …

***

“Mavi Kurdela, polisler dövecekleri kişileri iyi tâyin edebilsinler diye, Ülkücü ve dincilere dağıtılan ‘Dayak yemekten muâf tutulma’ nişânıdır…

“Büyük fırtına patlamak üzeredir, Müslümanlar ile kızıl kafirler arasında topyekün savaş kaçınılmaz hale gelmiştir… Müslüman kardeşim, sen bu savaşta bitaraf kalamazsın. Ben namazımı kılar, tespihimi çekerim… Etliye, sütlüye karışmam deyip de kendine zulüm edenlerden olma, gözünü aç, bak!.. *** Mehmet Şevki Eygi – Bugün Gazetesi ***

Belgeye göre ‘Kanlı Pazar’dan tam 20 gün sonra Hollanda’da bir bankaya
Mehmet Şevket Eygi adına Cidde’den 350 bin dolar yatırılmıştı.

Devrimci gençler

***

Beyinler yıkanmıştı …
ABD’yi küstüren komünist,
komünist de ABD karşıtıydı !!!.
Emperyalizm ise bu olgunun ardına saklanıyordu …

Dünya’da 60’lı yılların sonlarına doğru gelişen devrimci gençlik hareketi ve bunun Türkiye’deki yansıması, Türkiye’de 12 Mart cuntacılarını ve beraberinde devrimci hareketlenmeler üzerinde işkenceleri, infazları, idamları, katliamları doğurmuştur.

1967’lerde başlayan gençliğin emperyalizme karşı militan duruşu, 6. Filo protestoları, ODTÜ’de ABD Ankara Büyükelçisi CIA ajanı Robert Komer ‘in aracının yakılması, İsrail Başkonsolosu Ephraim Elrom’un vurulmasının ardından 12 Mart ABD uşağı cuntacılarının darbesini de beraberinde getirmişti.

Bu karanlık dönemde Türk gençliği özellikle üniversitelerde sağ ve sol kampa bölünmüş,her iki kesimden de gençler vurulup öldürülüyordu.Özellikle sağcı kesim Devlet’ten destek görüyor ve sağcılığı öne çıkartanlar MHP’nin tabanını oluşturuyordu.  Ülkü Ocakları Derneği ,sağcı gençlik ve mütedeyyin kesim, önlerine konmuş olan Milliyetçiliği yanlış algılıyor daha doğrusu aldatılıyorlardı.Emperyalizmin ana tuzağı olan din ve inanç topluluğu yönlendirmek için kullanılıyor,yüce Allah’ın adı ve komunizm tehditi ülkenin gençlerini birbirine düşman etmek için kullanılıyordu.Emperyalizm ise bu arada kendini gizliyor ve alttan alta ülkeyi oyuyordu.

İşbirlikçiler, her devirde olduğu gibi ABD’nin ,emperyalizmin küresel politikalarının destekçisi ve taşaronu görevini yapıyordu.Karanlıkta kalan aynı silah hem sağ görüşlü hem de sol görüşlü gençlerimizi vuruyor,Küresel düzen, kardeşi kardeşe kırdırıyordu.

“Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı “

Olur mu böyle olur mu kardeş kardeşi vurur mu?

Taş plaklarda hamasi şarkılar, sözleri elden geçmiş marşlar… 27 Mayıs 1960 öncesi ve sonrası müzikal anlamda başka türlü bereketliydi

Henüz 45’liklerin icat edilmediği 50’li yıllarda, pahada hafif ama yükte ağır olan taş plakların yerini kâğıt plaklar almıştı. Bu plakların bir yüzü plastikti ve bu plastiğe şarkı kaydediliyordu. Diğer yüzleri ise kâğıttı ve gerektiğinde tebrik kartı olarak kullanılabiliyordu. Her iki yüzü plastik olan plaklar da vardı: Celal İnce’nin ‘her daim müttefikimiz’ Amerika’ya aşkını ilan ettiği ‘Dostluk Şarkısı’, Amerika’nın Sesi / Voice of America tarafından yaptırılan ve pek çok eve ulaşan propaganda plaklarının en ünlülerinden.

Bugünkü yazıya konu olacak plak ise kısıtlı bir çevrede rağbet görmüş. Bu plağın ön yüzünde Anıtkabir’de bayrak değişimi yapan askerlerin fotoğrafı var. Üzerinde ‘ikinci cumhuriyet’e selam çakan şu cümle dikkat çekiyor: ‘Salute to the Second Turkish Republic‘. Arka yüzü tebrik kartı şeklinde düzenlenmiş plağın şarkılı plastik yüzünde iki marş dinlenebiliyor:

‘İstiklal Marşı’ ve ‘Gazi Osman Paşa Marşı’. Elimizdeki plak, belli ki küçük bir pikapta rahatça dinlenebilsin diye kenarlarından kesilmiş. İsmi bizde saklı bir kurmay albay, ‘Sayın Kumandan’ının yeni yılını ‘kutluyor’. Turizm ve Enformasyon Bakanlığı tarafından hazırlanan 33 devirli bu propaganda plağı, daha ziyade askerler tarafından ve tebrik kartı olarak kullanılmak suretiyle yürürlüğe sokulmuş.

Kahrolası diktatörler
Plaktaki ‘İstiklal Marşı’, bayram günleri TRT’de karşımıza çıkan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası yorumu. ‘Osman Paşa Marşı’ ise bildiğimiz halinden biraz farklı. Hatırlayalım: 27 Mayıs öncesinde, Demokrat Parti iktidarı ‘vatan cepheleri’ni kurarken buna karşı çıkanlar bu marşın sözlerini değiştirmiş, 555K olarak anılan ve memleketin ilk sivil itaatsizlik eylemi olarak nitelendirilen Kızılay buluşması sırasında söylemiş ve bu marş Menderes’e karşı hareketin simgesi olmuştu.

İlk kıta, bize okulda öğretilen marşla aynı:

‘Tuna Nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne’den çıkmam diyor…

Sonraki kıtalar değiştirilmiş:

‘Olur mu böyle olur mu
Kardeş kardeşi vurur mu
Kahrolası diktatörler
Bu dünya size kalır mı
Türk gençliği korkmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Atatürk’ün evlatları
Hak yolundan çıkmam diyor…’

Bir dönemin simgesi olan bu marş o günden bu zamana değişik yorumlarla geldi. Ne zaman 27 Mayıs lafı geçse bu marş akla gelir. Son olarak ‘Eve Giden Yol’ filminde ve ‘Hatırla Sevgili’ dizisinde karşımıza çıkan marş, Necdet Şen’in ‘Hızlı Gazeteci’ maceralarından birisine de ismini vermişti.

27 Mayıs’la ilgili tek plak bu değil. 60’lı yıllarda, ortalık karışıkken meşhur sesler birbiri ardına ‘Olur mu Böyle Olur mu’ söylemişler. Behiye Aksoy, bu marşı seslendirdiği taş plağın arka yüzünde ‘Zafer Yolu’ adlı şarkıyı söylerken, Nuri Sesigüzel aynı marşı yorumladığı plağın arka yüzüne sözleri ve müziği A. Nail Bayşu’ya ait ‘Türk Ordusu Geçti Başa’ adlı hamasi şarkıyı koymuş:

‘Türk ordusu geçti başa
Yaşa şanlı ordu yaşa
Hürriyeti verdin bize
Türk ordusu binler yaşa
Türk ordusu hazır oldu
Gece saat üçü vurdu
Yirmi yedi Mayıs günü
İçimiz sevinçle doldu…’

Ayrıca o dönem yayımlanan kimi mehter plaklarında da ‘Osman Paşa Marşı’, yukarıdakilere benzer sözlerle seslendirilmiş.

Selam orduya, hürriyete!
Sadece plaklar değil, kitaplarda da 27 Mayıs marşlarına rastlamak mümkün. Literatüre giren ancak (bildiğimiz kadarıyla) seslendirilmeyen iki marştan ilki Rifat Öztoprak imzalı:

‘Selam selam orduya
Selam bütün millete
Selam bütün vatana
Hürriyete bin selam
Selam kurşun yiyene
Selam cop yarasına
Güller açmış göğsünde
Düşenlere bin selam…’

Mustafa Salman imzalı ikinci marşta ‘ikinci cumhuriyet’ vurgusu var:

‘Bugün yeniden kuruldu
Şanlı cumhuriyetim
Bugün yeniden bayraklaştı
Canım kadar sevdiğim sevgili hürriyetim
Cumhuriyeti biz koruyacak
Onu biz yaşatacağız
Atatürk’üm, yolundan
Hiç ayrılmayacağız…’

Naci KAPTAN
Bölüm I sonu – devam edecek

ilk yazım 23.08.2012 – Güncellendi 31.10.2017

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ARŞİV SANDIĞI, Dizi Yazilari, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İrtica, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, Tarih. Bookmark the permalink.

One Response to Yıl 1946 : Camiye Asılan “Welcome” Mahyası * GENELEVİN BEYAZ BADANALI DUVARINA İNGİLİZCE “HOŞGELDİN DENİZCİ” YAZILMIŞTI !!! * “Mavi Kurdela, polisler dövecekleri kişileri iyi tâyin edebilsinler diye, Ülkücü ve dincilere dağıtılan ‘Dayak yemekten muâf tutulma’ nişânıdır… * Bölüm I

  1. siber göksel says:

    Ben o günleri. 27 Mayıs hareketini nasıl heyecanla beklediğimizi, 555 K yı ve Kızılay’a çıkışımızı hatırlıyorum. Atatük bulvarında 3 kişi bir arada yürüyemez, polis gelir ayırırdı. Osman paşa marşı söylenince polisler gelir, şiddet kullanırdı.Onun için herkes ağzı kapalı olarak marşın melodisinin seslerini çıkarırdı. Bütün bulvar “sözsüz Osman paşa” marşı ile inlerdi. Polisin yapabileceği birşey yoktu.Kimsenin ağzı oynamıyordu ki, bir melodi, yükselen bir ses vardı o kadar, korkusuzca, coşkuyla.
    27 Mayıs önce kurumlardan tepkiler vardı. Üniversite hocaları toplu halde cüppeleriyle yürürdü, hatta Menderes “kara cüppeliler” dedi onlara. Hakimler yürüdü, harp okulu yürüdü, üniversite öğrencileri, işçiler vs vs hep kitle halinde yürüdüler, korkusuzca.
    Halk 27 Mayıs’ hergün bekliyordu, “ne gün olacak?” diye sabırsızlanıyordu. Bu bir “hürriyetin ilanı” olacaktı, umut olacak, Cumhuriyetimiz devam edecekti. Hatta devrim sonrası Kızılay meydanına “hürriyet meydanı” adı verilmişti.Sonra adı tekrar ne zaman değişti, unuttum.
    27 Mayıs gecesi saat 3.00 te hepimiz ayaktaydık, coşku içindeydik.Ertesi gün askerlere çiçek attık. 27 Mayıs’ı herkes bekledi herkes. Halkın geniş onayı vardı. Avrupa gazeteleri “Beyaz devrim” yazdılar.
    Yani iş, şimdilerde yorumlandığı gibi halka karşı, halka rağmen bir hareket “asla” değildi. Halkın hareketiydi. Temsilcisi halkın vatanperver askeriydi. Prof Dr Siber Göksel (77) 27 Mayis 1960 daki Tıbbiyeli…………..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *