Bütçe ilk altı ayda 25,2 milyar lira açık verdi. Referandum uğruna dağıtılan paraların maliyeti yavaş yavaş çıkıyor.

Bütçe ilk altı ayda 25,2 milyar lira açık verdi.
Referandum uğruna dağıtılan paraların maliyeti yavaş yavaş çıkıyor.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı aynı dönem için belirlediği rakamdan 8 milyar TL daha fazla açık verdi.Bütçedeki bu sapmaya faiz haricindeki harcamalardan tasarruf edilmesi için tesis edilen ‘faiz dışı fazla’ (FDF) kalemi dahil değil.

Maliye Bakanı o kısmı geçiştirse de faiz dışı fazlada fazlalık yok, bilakis 12,5 milyar lira açık var.Esasında bütçe açığı 25,2 değil 37,7 milyar Türk Lirası.

Hükümet 2016’nın Aralık ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden onay alırken 2017’de bütçe açığının 45 milyar lira olacağını taahhüt etmişti.Senenin ilk yarısında gelir ve gider arasında giderler lehine açılan makas, hükümetin TBMM’ye, dolayısıyla vatandaşa verdiği taahhüdü yerine getirmeyeceğini ispat etti.

Bütçedeki kara deliği olduğundan küçük göstermek için faiz dışı fazlaya yüklenmek tam bir müflis tüccar numarası.O tarafına kimse bakmaz nasıl olsa deyip kamuda israfın önünü açıyorlar.

Makam arabası, bina saltanatı doludizgin.Kamunun kullandığı resmi taşıt sayısı 100 bin 784’ten 106 bin 406’ya yükseldi.Kamu kurumları bu kadar taşıt olmasına rağmen sivil plakalı araba kiralıyor.Onların gideri ayrı kalemde gösteriliyor.

Kiralık binalar için de bütçeden 700 milyon liraya yakın ödeme yapılıyor. Uçak,   helikopter, tekne, araba ve bina derken devletin senelik kira faturası 1 milyar lirayı aşıyor.

Bütçedeki kara delik büyürken faiz dışı fazlanın ortadan kalkması borç ödemelerinde anaparanın azalmaması manasına geliyor. 990’larda olduğu gibi sadece faiz ödeyerek günü kurtarma alışkanlığı nüksetti.Oysa Kemal Derviş, 2001 krizinin müsebbibi olan yüksek borçluluğu azaltmak maksadıyla FDF kaidesini tesis etmişti.Zira Türkiye’nin kamuda israfa son vermekten başka çaresi kalmamıştı.

Aksi halde ne giderler azalıyor ne de anapara ödemesi yapılabiliyordu.Borç katlandıkça vatandaşın cebine gitmesi icap eden para faize gidiyordu.Seçim meydanlarında bol kepçeden vaatte bulunan siyasetçiler iş başına geçtiğinde Hazine’ye yükleniyor, borç yükünü artıyordu.

Derviş’in programını takip etmekle en isabetli kararı veren AKP son üç senede farklı bir yola girdi.FDF küçüldü, küçüldü.Nihayetinde bu sene o kalem buharlaştı.Türkiye 20 milyar lira civarında FDF sayesinde kamu borcunun milli gelire (GSYH) oranını yüzde 40’ın altına indirmişti.Şimdi ibre yukarı döndü.

AKP lideri, Reis-i Cumhur Recep Tayyip Erdoğan daha evvel birkaç defa “niye bu kadar FDF veriyoruz.” diyerek buradaki kaynağa göz diktiğini ima etmişti.Erdoğan’ın bir dediğini iki etmeyen hükümet tasarruf edip FDF hedeflerini tutturmak yerine har vurup harman savurmayı tercih ediyor.

2017 bütçesinin altı aylık neticelerinden şu başlıklar çıkarılabilir:

– Hükümet ve Saray, 16 Nisan referandumunu kazanmak için kamu harcamalarını artırdı.

– Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın kullandığı ‘gizli harcama giderleri (örtülü ödenek)’ 2 milyar lirayı yaklaşarak yeni bir rekor kırdı.

– Devlette israfın önü alınamıyor.Taşıttan binaya kadar kiraya ödenen paralar katlanıyor.

– TÜİK’in açıkladığı yüzde 5 büyümeye rağmen vergi gelirlerindeki artış giderleri karşılamadı.

– Enflasyon 2017’de yüzde 7,5 hedefinin semtine dahi varmayacak.

– İşsizlik yüzde 9’ indirilemeyecek, yüzde 10’un üzerinde inişli çıkışlı seyredecek.

– Bu sene borç anapara ödemesi yapılamayacak.Dolayısıyla 2018 ve müteakip senelerde bütçede faiz yükü azalmayacak.

– Her sene 50 milyar lira civarında devasa bir tutar faize gidiyor.

– Harcamalar kamunun yatırımdan ziyade tüketime odaklandığını gösteriyor.

– Ekonomi TÜİK’in ve hükümetin güdümündeki medyanın tasvir ettiği tablodan fersah fersah uzak.

– Senenin yarısında bütçe hedeflerinden bu denli uzaklaşılması tek kelime ile iflastır.

– Herhangi bir şirkette aynı neticeler alınsaydı patronun ilk işi genel müdürü kovmak olurdu.

Nasıl 2017’de bütçe disiplini referandum uğruna feda edildiyse 2018 ve 2019 senelerinde de hükümetin tek derdi ‘başkanlık seçimi’ olacak.

Bütçede kara delik büyüyecek, SGK’nın zararı katlanacak, bu yüzden de Hazine piyasadan daha fazla borç isteyecek.Bu da demek oluyor ki maalesef iş alemi yüksek enflasyon, yüksek faiz ve yüksek kur baskısı altında kalmaya devam edecek.Vatandaşın satın alma gücü azalacak.

Verilerin giderek eksiye dönmesinden daha vahim olanı kimsenin ‘eğriye eğri, doğruya doğru’ diyememesidir.Topyekün bir hipnoz haliyle karşı karşıyayız.

Erdoğan, dünyanın Türkiye’yi kıskandığını, gıpta ettiğini tekrar edip duruyor.
Muhalifler için açık hapishaneye dönmüş bir memleketi kim, niye kıskansın?!

Kuzey Koreliler’in kendilerini futbolda dünya şampiyonu zannettiklerine dair rivayeti iletişim asrında afaki buluyordum.

Ekonomi bu kadar berbat halde iken bir asırdan fazla parlamenter sistemi tecrübe etmiş Türkiye’de milyonlarca kişi bin küsur odalı Saray’da mukim Erdoğan’ın propagandası ile amel ediyorsa komünist Kuzey Kore’de halk dünya birincisi olduklarına niye inanmasın!

Originally published at www.tr724.com on July 17, 2017

This entry was posted in Ekonomi, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *