Sözcü
Necati Doğru
3 Nisan 2016
Cübbeli Müslümanlığı altın fırsat!
“Her Bir Uzuv İçin Okunması Münasip Olan Şifa Ayetleri” adında kitap yazdı. Cumhurbaşkanı kendisini Saray’da özel davetli olarak tek başına ağırladı. Birlikte fotoğraf çektirip gazetelerde yayınladılar. Başbakan da Cübbeli Ahmet Hoca’nın evine bizzat gitti. Baş başa sohbet ve muhabbet ettiler.
Hepsi bu!
Çok yazık!
Cübbeli Ahmet Hoca, bir büyük Müslüman! Onun varlığı Türkiye’ye Allah tarafından verilmiş bir büyük ihsan! “Cübbeli Ahmet Müslümanlığı, her organın hastalığını iyileştirecek ayetleri” buldu, çıkardı. Ayetlerin, nasıl okunup üfleneceğini sistemleştirdi. Cübbeli Müslümanlığının, tıpta büyük değişim yaratacak buluşu ayağımıza geldi.
Tarihi fırsat kaçıyor(!)
Büyüklerimiz uyuyor!
Kimse “Cübbeli Ahmet Müslümanlığının” hikmetinde saklı büyük yeniliğin farkında değil.
Başbakanı Ahmet Davutoğlu hiç farkında değil.
Ahmet Davutoğlu, Cübbeli Ahmet’in evine giderken, tek başına gitti. Yanına uzman tıp doktoru (kadın- doğumcu- jinekolog doktor- nisaiye uzmanı) eşi Dr. Sare Davutoğlu’nu da alıp ““Cübbeli Ahmet Müslümanlığının” büyük tıbbî buluşunu, Türk tıbbına ve son tahlilde de dünya tıbbına kazandırılmasını aklına getirmedi. Getirseydi, doktor eşini de yanına alır, “bu buluşun hastanelere nasıl taşınacağını konuşmaya” giderdi.
Cübbeli Hoca kitabını yazmış.
Anlatıyor:
Tenasül organın mı hasta?
Bul bir hoca!
Nefesi keskin olsun.
Suyu bir tasa doldur.
Filan ayeti suya oku.
Okunmuş suyu tenasül organına serpiştir,
kalanını da iç. Maslahat dipdiri.
Bilenin bilgisinde.
Bilmeyenin da hakkı var.
Cübbeli buluşunu saklamıyor.
Organın mı iktidarsız.
Bul bir hoca!
İmanı kavi olsun.
Şu ayeti okusun, üflesin.
Ölü maslahatın dirilsin.
Cübbeli Müslümanlığı, her halsiz, yorgun, çürük,
özürlü ve hasta organ için ayrı ayeti bulmuş.
Kitabını yazmış. Halk ona inanmış.
Kitap kapış, kapış.
Cumhurbaşkanı basketçi Hidayet’i de baş danışman yaptı, danışman sayısı 25’i geçti. Başbakan ise, partisinde ne kadar seçilememiş eski milletvekili varsa hepsini başdanışman diye aldı, maaşa bağladı. Bu kadar baş danışman desteğine rağmen; “Cübbeli Hoca’nın hasta organları ayetle iyileştirme helal ve hayırlı buluşunu” hastanelere taşımayı akıl edemediler.
Gidiyorlar Cübbeli’ye!
Fotoğraf çektiriyorlar.
Gazetelerde yayınlatıyorlar.
Dertleri oylar düşmesin.
Oysa Türkiye’nin her hastanesinde bir “Cübbeli İslam Tedavi Merkezi” açılsa… Hastalar hastanelere gittiklerinde; kan tahlili, idrar tahlili, dışkı tahlili yaptırmadan, emar, röntgen çektirmeden önce “Cübbeli İslam Tedavi Merkezi’nde görevli nefesi kuvvetli, imanı kavi hocaların okuyup üfleyeceği ayet tedavisinden” geçseler. İlaca, röntgene, emara, doktora ihtiyaç kalmayacak! Türkiye ekonomisinin petrol, doğal gaz ve akıllı cep telefonu ithalatına ödediği dövizden sonra en yıkıcı kalem olan ilaç ve tıbbı malzeme ithalat yükü bu fakir milletin sırtından kalkacak.
Biliyor musunuz nedir?
Bir yılda ilaç ithalatı:
4.7 milyar dolar.
Tıbbı malzeme ithalatı:
18 milyar dolar.
Türk Milleti, uğraşıyor, didiniyor, çırpınıyor; ilaç için ve ileri teknoloji tanı ve tedavi malzemeleri için 20-25 milyar dolar dövizi yurt dışına akıtıyor. Oysa işte tarihi altın buluş gerçekleşti. Cübbeli Ahmet Hoca Müslümanlığının “ayetli inovasyonu” sayesinde Türkiye, cari açık belasını savuşturacağı gibi; nefesi kuvvetli, imanı kavi beyaz önlüklü hocaları yetiştirmek için de İlahiyat fakültelerinde; “cilt hastalıklarına üfleyen- bevliye hastalıklarına üfleyen- kalp-damar sertliklerine üfleyen- iktidarsızlığa üfleyen” kürsüler kurarak, dünya tıbbını ele geçirebilir. Okumuş insan işsizliği sıfıra iner. Cari açık cari fazlaya döner. Büyüme hızı Çin’i geçer. Türkiye uçar, uçar, uçar.
Akıl edemediler!
Benim bahtsız ülkem(!)
Benim talihsiz milletim(!)
Sanayi devrimlerini kaçırdı.
Cübbeli fırsatını da kaçırıyor.