32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN BİNALİ – CİNALİ MASALLARI * Tayyip Erdoğan başaramadı. Onun döneminde; “PKK’ya- Kandil’e- İmralı’ya bahçeden erik çalan haylaz çocuklar hoşgörüsüyle” bakıldı ve bugün günde 8-10 şehidin verildiği “Çözüm paketinin de buzdolabına konulduğu” noktaya gelindi. Acaba Binali Yıldırım, “Çözüm paketini buzdolabından çıkarmanın altyapısını hazırlayacak bir yeni mühendislik yapsın” diye mi tayin edildi?

sozcu.com.tr
Necati Doğru
20/21/22.05.2016

20.05.2016

Binali! Cinali!

Mekan, zaman, ortam, şans, talih ona çalıştı. Düşük Profilli Binali Süreci dün başladı. Kendilerine “Kulis Kokusu Alan Gazeteciler“ sıfatını yapıştıranların yazdığına göre, yeni süreçte ancak “Cinali becerisinin yapabileceği” çok önemli atılımlar görecekmişiz(!)

Adı: Binali.
Beklentisi: Cinali.
Davutoğlu gösteremedi.
Binali gösterecek.
Davutoğlu çözemedi.
Binali çözecek.
Davutoğlu ranta abandı.
Binali, üretime abanacak.
Davutoğlu, paraleli kazıyamadı.
Binali, kazıyacak.
Davutoğlu, take- on yaptı
Binali take off yapacak.
Türkçe’si şu demek:

Davutoğlu sadece omuzladı.
Binali Türkiye’yi uçuracak.
Yani Binali, Cinali olacak.

Düşük Profilli Binali Süreci’nde birinci hedef; terörü sıfırlamak ve ikinci hedef de 3. Havalimanı, Marmaray, 3. Köprü, 1.Körfez Geçişi, limanlar, her şehre bir havalimanı, 200 üniversite, 60 teknokent, 2000 Ar-Ge merkezi, İstanbul’a çılgın proje, şehir hastaneleri, havalimanları, duble yollar, hızlı trenler, savunma sanayi yatırımlarının yanına “yeni bir dev kalkınma hamlesi” koymak olacak. Zaten Binali Yıldırım Bakanlığı döneminde de “Hızlı Tren-Marmaray-Hava Limanları- Duble Yollar yatırımlarına” dev gibi başladı, dev adımlarla bitirerek “Cinali Becerisine” sahip olduğunu ispatladı.

Hızlı Tren:
250 kilometre hız yapacaktı.
100 kilometre hızda kalıyor.

Marmaray:
4 yıl önce bitecekti.
4 yıl gecikti.
Maliyeti 4 kat arttı.

Binali Yıldırım, Turgut Özal döneminden kalma ve Türkiye’yi dış para sahiplerine soyduran “Yap-İşlet-Devret Modelini” kendi buluşu yepyeni bir model diye anlattı ve “Ey vatandaşlar, devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor, veriyoruz bir çukur 3 milyar Euro değerinde hava limanı alıyoruz, veriyoruz bir geçiş hakkı, 9 milyar dolar değerinde Körfez Köprü’müz oluyor…” diyerek kendini parlattı.

Hava limanı yaptırdı.
Devletten bir kuruş çıkmadı!

Fakat bu havalimanını yapan yeni dönem zengini müteahhitlere devlet “gelen uçak-gelen yolcu-gelen kargo garantisi” verdi. Anlaşmada yazılan miktarda uçak, yolcu, kargo gelmezse farkı devlet müteahhide ödeyecek.

Körfez Köprüsü yaptırdı.
Devletten bir kuruş çıkmadı.
Geçiş fiyatı yüksek tutuldu.
“Geçiş garantisi” de verildi.

Yani bu modelde havalimanları, köprülerin parasını uçaklara binen de ödeyecek, binmeyen de ödeyecek, köprülerden geçen de ödeyecek, geçmeyen de ödeyecek fakat reklamı; “Devletten bir kuruş çıkmadı, vatandaştan da bir kuruş çıkmayacak” diye yapılacak. Bunlar “Yüksek Profilli Binali” dönemi finasman modelleriydi. Dünden itibaren “Düşük Profilli Binali” dönemine girdik. Ne olacak, göreceğiz.

Adı: Binali.
Beklentisi: Cinali.
Allah Türkiye’yi korusun!

21.05.2016

Haydi Binali!

İstişare ile geldi diyorlar. Yanıltıcı.
Tayinle geldi demek daha doğru.
Tayinle gelen kovularak gider.
Davutoğlu da tayinle gelmişti. Sonu kovulmak oldu.

İstişare ile gelen.
Üfürükle gider.
Saray işareti ile gelen.
Saray darbesiyle gider.
Tayinle gelen.
Kovularak gider.

Bunun adına iktidar sözcüleri ve yandaş kalemler;
“Yeni Aşama: Partili Cumhurbaşkanı Dönemi” diyorlar.
Çok uzun anlatıyorlar.
Kısa anlatım bulmalı.
Bir ağız. İki dudak.
Yeni aşama bu.

İşler iyi giderse:
Tayyip Erdoğan başardı.
İşler iyi gitmezse:
Sonun Davutoğlu.
Davutoğlu profesördü.
Her konuda çuvalladı.

En sonuncu çuvallaması “vize başarısızlığı” oldu. Binali Yıldırım ise mühendis. Yakından tanıyanlar onun bu günlere çuvallamadan nasıl geldiğini yazıyorlar; okuyunca “Bir ağız iki dudak modeline” uyumlu çalıştığını görüyoruz. Binali Yıldırım; “Tayinle gelindiğini ve tayinle gelenin kovulmayla gideceğini de” kabulleniyor.

Bakın ilk gün ne dedi:
“Sıfatlar (Başbakanlık) bir kağıtla verilir, bir kağıtla geri alınır. Gücünüz iki kağıt arasındadır. Önemli olan milletin gönlünde yer yapmaktır”

Haydi Binali!
Gönlümüzde yer yap!

Binali Yıldırım’ın yeni genel başkan ve yeni başbakan olacağı ilan edilince ilk sözü; “Türkiye’ye yeni köprüler, hızlı trenler, deniz altı tünelleri yapacağım” olmadı. İlk sözü “Terör belasını Türkiye’nin gündeminden çıkaracağız” oldu ve bu sözü verdikten iki saat sonra Diyarbakır’da PKK’nın kamyonetinde yüklü bombanın param parça ettiği 13 köylünün yakınlarına ölüm acısını paylaşamaya gitti.

Tayyip Erdoğan başaramadı.
Onun döneminde; “PKK’ya- Kandil’e- İmralı’ya bahçeden erik çalan haylaz çocuklar hoşgörüsüyle” bakıldı ve bugün günde 8-10 şehidin verildiği “Çözüm paketinin de buzdolabına konulduğu” noktaya gelindi. Acaba Binali Yıldırım, “Çözüm paketini buzdolabından çıkarmanın altyapısını hazırlayacak bir yeni mühendislik yapsın” diye mi tayin edildi?

Daha açık sorayım:
Acaba kendisine, “Buzdolabından paketi sen çıkar Binali” dendiği için mi yeni başbakanımızın ilk sözü; “Terör belasını Türkiye’nin gündeminden çıkaracağız” oldu.

Ne yapacak?
Nasıl yapacak?
Başarırsa!
Gönlümüzde yer kapacak.

Binali Yıldırım da başarısız olsun,
ben de “bakın ikinci tayin de başarısız oldu”
diye yazı yazayım,
başarısızlığa zil takıp oynayayım peşinde değilim.
Terör iç ve dış destekli.
Terör Türkiye’yi yakıyor.
Bu yangının sönmesi gerekiyor.

Türk Ordusu teröre iç desteğin önünü kesmek için elinden geleni yapıyor. Tayyip Erdoğan’ın kendisi teröre dış desteği durduramadığı için bugün “Ey dünya Diyarbakır’daki patlamayı da gör” diyerek avunan, dövünen lider durumuna düştü. Askeri helikopter dış desteğin terör örgütüne verdiği silahla düşürüldü. Binali Yıldırım, terörün dış desteğini nasıl kesecek?

Haydi Binali!
Kes dış desteği.
Terör çıkıp gitsin.
Gönlümüze sen gir.

Binali Yıldırım köprü yaptı.
Hızlı tren yaptı.
Marmaray’ı yaptı.
Otoyol yaptı.
Boğaz’a tüp geçiş yaptı.
4.5G yaptı.

Bunların hepsini; “Dış Borç-Dış Müteahhit Firma- Havuzcu Yerli Yandaş Şirket” bularak yaptı. Yani dış parayla, pahalı faturayla yaptı. Terörün dış desteğini kesmek için ne yapacak? Terörü bitirmek için dış askeri kuvvet mi bulacak? Bizim bilmediğimiz bir çözüm mühendisliği mi buldu?

Haydi Binali!

22.05.2016

Ahmet’ten Binali’ye 2 mektup!

Yazarlar, hikaye ederek anlatmayı severler. Çünkü okurlar, hikaye edilmiş yazı okumayı severler. Ahmet Davutoğlu, Başbakanlığa tayinle geldi. 20 ay dayandı. Kovuldu. Bugün gidiyor. Binali Yıldırım Başbakan tayin edildi. Bugün geliyor. Hikayenin bu bölümünü siz de biliyorsunuz. Ben bilinmeyen yanını yazayım: Ahmet Davutoğlu, Binali Yıldırım’a 2 mektup yazdı.

BİRİNCİ MEKTUP:

“Kardeşim Binali,
Ben kısa süren Başbakanlık tecrübemi yazmanın sana faydalı olacağını düşündüm. 21 ay önce beni Başbakanlığa atayan Reisimiz ile bir “elmanın yarısı” gibiydik.O beni tanıyordu. Ben onun danışmanı, akil adamı, hocası, Dışişleri Bakanı olmuştum. Onunla “beyin, gönül, dava titreşimlerimiz” kopmaz, koparılamaz bütündü. O ne düşünüyorsa ben aynısını düşünmek, o ne yapıyorsa ben aynısını yapmak, o ne söylüyorsa ben de aynısını söylemek için vardım.

Salak biri değilim.Reis’e ters düşülemezdi.Bilerek Başbakan oldum.
Sonu acılı geldi! Reis’le papaz oldum. Kovuldum.

Kardeşim Binali! Evet oldum
“ama bir sor, ben Reis ile niçin papaz oldum?”
Gazeteciye laf lazım.
Yazıp döküyorlar.
20 konu varmış.

Reisimizle 20 konuda ters düşmüşüm. 20 konu değil, 2 noktada ters köşeye yattım, yatırıldım, faka bastım. İlki “Dolmabahçe Mutabakatı” idi. Sen de yakından biliyorsun. Efgan Ala İçişleri Bakanım, Yalçın Akdoğan Başbakan Yardımcımdı. Bunların yaptıkları “Dolma Bahçe Mutabakatı” benim talimatım olmadan gerçekleşemezdi. Ben, Reisimizin “Terör meselesini çözmek için yürüdüğü yolun son 10 metresini hızla koşarak” bitirmek istedim. Reisimden “aferin” bekledim.

Kardeşim Binali!
Reisimiz “Kürt Sorununu” askeri olarak değil, siyasi olarak çözmek istiyordu. Bu yüzden valilere, ordu komutanlarına, emniyet müdürlerine talimatlar onun başbakanlığı döneminde gitmişti.

Ordu kışladan çıkmasın.
Polis karakoldan ayrılmasın.

Reisimizin kafasında “PKK’nın istediğini, PKK’ya verme formülü vardı” ve buzdolabına konulan barış paketinin özü buydu. Bu gerçekten yola çıkıp, “Dolmabahçe Mutabakatına” vardım. Dolmabahçe mutabakatının özü Reisin, kendi formülüydü. Oylar düştü, vazgeçti, “kökünü kazıyacağız” demeye başladı. Ben de son anda uyandım “Reis’ten fazla Reisçi oldum, kökünü kazıyacağız diye daha yüksek sesle bağırdım“ ama fayda etmedi.

Ben ters düşmedim.
Uyumsuzluk yapmadım.

Ben “ters köşeye” yatırıldım.
Reis topu gösterdiği köşeye değil öbür köşeye attı.

Kardeşim Binali!
Dikkat kesil. Benim başıma gelen senin başına da inmesin diye bu mektubu yazıyorum. Allah seni korusun!

Kardeşin Ahmet!”

İKİNCİ MEKTUP:

“Kardeşim Binali,
Biliyorum. Zamanın kıymetli. Bu yüzden ikinci mektubu kısa tutacağım. Benim Reisimizle ikinci ters köşeye yatırılmam şu “Vize Zaferimin, Vize Mağlubiyetime” dönüşmesiyle oldu. Terör ülkemizi yakmaya başladı. Günlük şehit sayımız 8-10’a çıkmaya başladı. Baktım bu işin sonu yok. Yine Reisimizin yürüdüğü yol olan “Teröre dış desteğin kesilmesi formülünü vize paketi içinde eritirim” diye düşündüm. ABD, AB, teröre verdikleri dış desteği kesmek için “Terör yasasında terörün tanımını yeniden yapmamızı” istiyorlardı. Düşüncemi kabul ettiler. Ben de o meşhur 72 maddenin son 5 maddesine bu tarif değişiminin yerleştirilmesini imzaladım. Reisimiz buna da kızdı, köpürdü. İkinci kez beni ters köşeye yatırdı. Ben Katar’a dış geziye gittiğimde arkamdan yetkilerimi elimden aldırdı.

Kardeşim Binali!
Bunları bilesin.
Ters köşe olmayasın.
Allah’a emanet ol.
Kardeşin Ahmet.”

*  *  *

Ey okur!
Sen şimdi, “nerede bu mektuplar” diye soracaksın. Hikaye bu! Bugün Ahmet Davutoğlu, veda konuşması yapmadan önce 2 mektubu yeni Başbakan Binali Yıldırım’a verecek.

This entry was posted in NECATİ DOĞRU YAZILARI, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *