Soner Yalçın
syalcin@sozcu.com.tr
17 Eylül 2015
Sözcü
Gazeteci görünümlü istihbaratçılar
Neredeyse artık hiç televizyon seyretmiyorum. Açtığımda da çabuk sıkılıyorum.Tek ilgimi çeken; haber kanallarının tartışma programlarına katılanların gerçek kimlikleri! Tahminde bulunuyorum; “gazeteci” ya da “akademisyen” olarak tanıtılanlardan hangisi MİT mensubu? Kıyafetleri, vücut dilleri, konuşma üsluplarından vb. sonuca ulaşmaya çalışıyorum.
Hayri Birler’in adını ilk duyduğumda -İlnur Çevik’in sahibi olduğu- Turkish Daily News haber müdürüydü. Aynı zamanda özel haberler yapardı.
Sonra…
Asıl kadrosu olan MİT’e döndü. Buradan emekli oldu.Geçenlerde… Star gazetesi yazarı, atv Washington temsilcisi -bir dönem ekranların vazgeçilmez konuğu- Nuh Yılmaz, MİT’e “transfer” oldu; MİT Basın Yayın Birimi’nin başına getirildi!
Temmuz ayında yandaş ile Cemaatçi yazarlar arasında “MİT ajanı gazeteciler” tartışması yaşandı. Ali Bulaç kendine teklif yapıldığını ama kabul etmediğini açıklarken, “çok arkadaşımız bu teklifi kabul etti” dedi. Kimdi bunlar?
Uzun yıllar emniyette görev yapmış İçişleri eski Bakanı Saadettin Tantan, Yeni Zemin dergisine dikkat çekti. Dergide kimler yoktu ki; Abdurrahman Dilipak, AKP Milletvekilleri Mehmet Metiner, HDP Milletvekili Altan Tan, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, RTÜK eski Başkanı Davut Dursun…
İsmet Berkan da geçenlerde, müsteşar tarafından kendisine MİT ajanlığı teklifi yapıldığını açıkladı. Demek onda da potansiyel görmüşlerdi! Neyse…Ekranda kim gazeteci, kim akademisyen, kim istihbaratçı tahmin oyunum sürüyor!Bu girişi yapmamın nedeni şu…
CIA ajanları
Sizi kandırıyorlar!
Bu salt bizim ülkemizle ilgili değil.
Bilindik bir sözdür:
“İlk misyoner, daha sonra asker gelir!”
Bunu artık değiştirmek gerekiyor:
“İlk gazeteci, daha sonra asker gelir!” “Gazeteci” görünümlü istihbaratçılar, iktidarların niyetlerini kamuoyuna dikte ettirmek için görev yapıyor!
Irak ve Afganistan’a müdahale mi edilecektir; uydurma ve yalan haberleriyle bu sözde gazeteciler iş başındadır. Gazeteci artık propaganda üretmek için vardır!
Steve Mc Curry adı ilk anda size bir şey çağrıştırmayacaktır.Fotoğraf sanatçısıdır.Önceki gün, Ankara CerModern’de konuşması vardı.Konu malum; herhalde dünyanın en tanınmış fotoğrafını çekti.
Yıl, 1984…
McCurry Afganistan’dan kaçan mültecilerin Pakistan sınırında kurduğu kampta genç Sharbat Gula’yı görüp deklanşöre bastı.Genç Afgan kızının delip geçen gözleri, korku içindeki bakışı çok etkileyiciydi.Ünlü Afgan kızı fotoğrafının dünyada bu kadar bilinmesinin nedeni, CIA idi…
Amerikan psikolojik harp merkezi, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgalini bu fotoğrafla simgeleştirdi. Muazzam bir örtülü faaliyetle Afgan kızının fotoğrafı bir sanat eseri haline getiriliverdi. Bilinçaltına sesleniyorlardı aslında; “bakın Kızıl Ordu Afgan kızını nasıl korkutuyor!”
Ve 18 yıl sonra…
McCurry 2002’de Sharbat Gula’nın bir fotoğrafını daha çekti. Afgan kızı mutluydu! Öyle ya… Afganistan ABD bombalarının altındaydı!
Şimdi…
Amerikalı McCurry bizim medyada dünyanın en büyük fotoğraf sanatçısı olarak sunuluyor.(Nedense McCurry Amerika ordusunun Afganistan’da yaptıklarını bir türlü fotoğraflayamadı! Neyse…)
Örnekler çok…
Times muhabiri Judith Miller, “Saddam’ın kitle imha silahlarının” varlığı yalanını CIA ile işbirliği halinde ilk yazan “gazeteci” oldu. Yalanı ortaya çıkınca ne yaptı? Hiç..!
Aradan yıllar geçti… Aynı Times bu kez Esad’ın Şam banliyölerinde kimyasal silah bulundurduğu yalanına sarıldı!
Uzatmayayım… Tüm o Birleşmiş Milletler kararları filan bu yalan haberlere bakılarak alındı! Dünyayı böyle kandırıyorlar işte! Dönelim tekrar bize…
MİT’in tehlikeli oyunu
Görülüyor ki…
İstihbarat merkezi MİT tarafından kullanılan kimi “gazeteciler” ve “gazetelerin” bugünlerde tek hedefi bağımsız yayın organları.Atmadıkları iftira yok.Bunu bizler Ergenekon sürecinde de yaşadık!
Önce “malum medyada” adınız verilerek hakkınızda çeşitli spekülasyonlar yaptırılarak kamuoyu hazırlanıyor.“Olağan şüpheli” haline getirildikten sonra operasyon başlatılıyor.Ancak… Bugün dünden biraz farklı…Şimdi hedefleri sadece gazeteciler değil; Sözcü, Cumhuriyet, Hürriyet gibi yayın organları!
Gazeteleri, televizyonları üç kuruşa ele geçirmek istiyorlar. Ya da yandaş olunması isteniyor. Yoksa… Ajan gazeteciler tezgahıyla “hapsi boylarsınız” tehdidi kullanılıyor.
Evet… Bu tetikçilerin gazetecilikle uzaktan yakından ilgileri yok. Bunların bir bölümü -bir dönem Cemaatçi Emre Usluların polis memuru olmaları gibi- MİT görevlisi.
Peki…
Sormayalım mı?..
MİT neden bu kirli işlerin içinde?
Aynı Cemaatçi polislerin bir dönem medyaya yaptığı kumpasları bugün MİT mi devraldı?
İktidar kavgasına batmış MİT gerçek görevini unutmuş görünüyor! Örneğin…Ülkenin en önemli istihbarat görevi olan, kontrespiyonaj-casusluğa karşı koyma konusunda bu derece başarısız olunmasının sebeplerinden biri; iç siyasete bu derece müdahil olması mıdır?
Ne yazık ki…Türkiye’nin sivil istihbarat birimi ülke için çok tehlikeli bir oyun içindedir.Ve daha acısı ise, yalan ve iftiralarla dolu yayınlar üzerine savcılığın Hürriyet gazetesi hakkında soruşturma açmasıdır.Bunlar çok tehlikeli gidişlerdir.Herkes mi aklını kaybetti?
Bu oyunu bozmanın tek bir yolu var; sandıkta birleşmek!
Haydi, hep birlikte kıralım şu esaret zincirini.
Yoksa…
İnanın işler vahim noktaya gidiyor…