Duygu Güvenç / Cumhuriyet
30 Haziran 2015 Salı
Erdoğan’ın savaşı
Türkiye’nin bölgede demografik yapı değiştiği gerekçesiyle ‘güvenli bölge’ oluşturma girişimine ABD yine olumsuz yanıt verdi. Rusya ve İran’dan da destek yok. Suriye’ye müdahaleye Saray ve AKP’den başka hevesli yok…
AMERİKA’NIN TAVRI
1 Güvenli bölge oluşturma talebi ne olumsuz yanıt verdi
2 Nüfus hareketlerinin nedeni savaş koşulları’ dedi.
3 Koalisyon operasyona ilk kez Azer-Mare’yi dahil etti.
4 Türkiye’nin hassas olduğu bölgeye 11 hava saldırısı yapıldı.
5 PYD’nin tutumunu izleyeceklerini belirtmekle yetindi.
TÜRKİYE’NİN TAVRI
1 Müttefikler başta olmak üzere İran ve Rusya’dan destek arandı.
2 ABD ’ye PYD ’nin bölgede etnik temizlik yaptığını iletti.
3 Türkmenlerin ve Arapların yerle rinden olduğunu belirtti.
4 ‘Kürt kantonları birleşirse sınırı koruyamayız’ endişesi aktarıldı.
5 Beklenen destek gelmeyince MGK’de yeni bir direktif verilemedi.
Türkiye’nin bölgede etnik temizlik yapıldığı iddiasıyla birkez daha gündeme getirdiği ‘güvenli bölge’ oluşturma iddiasına beklenen destek gelmedi. ABD, demografik temizlik yapıldığı iddialarını reddetti. Nüfus hareketinin nedeninin savaş koşulları olduğuna işaret etti. Rusya ise Türkiye’nin önerisine, “IŞİD’e karşı uluslararası koalisyonun birlikte hareket edebilmesi için girişim yapmaya hazırız” dedi ve “tek taraflı” bir adıma karşı olacağı mesajını verdi. İşte bu mesajlarla toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nda da hükümet, Batıdaki birliklerin de bölgeye kaydırılması için yeni bir direktif vermeyeceğini belirtti.
Hükümetin, 90 kilometrelik hatta güvenli bölge oluşturmasına yönelik talebi doğrultusunda Türkiye, ilk etapta müttefiklerinden ardından da başta Suriye’nin üzerinde etkili olacak Rusya ve İran’dan destek aradı:
ABD’nin yanıtı: ‘Savaş koşulları’
ABD’ye de bölgede PYD’nin demografik yapıyı değiştirdiğini, etnik temizlik yaptığını iletti. Bu çerçevede Türkmenlerin köylerine dönemediği, PYD’nin Arapları da yerinden ettiği belirtildi. Ancak ABD, yaptığı incelemelerin ardından Ankara’ya “Bölgede nüfus harekatleri var ama demografik temizlik söz konusu değil. Yaşanan demografik değişimler savaş koşullarının dayatması” mesajını iletti. PYD’nin bölgedeki diğer etnik gruplara karşı tutumunu yakından takip edeceklerini belirtirken, 90 km’lik hat için de Haziran ayında Türkiye’yi rahatlatacak bir adıma imza attı.
ABD öncülüğündeki koalisyon, Eylül ayından bu yana yaptığı operasyonlara ilk defa Haziran ayında Azer-Mare bölgesini de ekledi ve 11 hava saldırısı düzenledi. Ancak bu operasyonlar, Türk kaynaklara göre, Tel Abyad’da IŞİD’e karşı yapılan operasyonlar kadar etkili ve sonuç alıcı değil. Bu adımların da tepkiler nedeniyle başladığı belirtilirken “Bunlar küçük adımlar” tanımlaması kullanıldı. Uluslararası koalisyonun bugüne kadar Rakka’ya 170, Deyr el Zor’a 135, Haseke’ye 320 ve Halep’e 40 operasyon yaptığına işaret edildi.
Rusya’nın yanıtı ‘Her alanda birlikte olalım’
Türkiye’nin Rusya nezdinde girişim yaparak olası bir sınır operasyonunda Suriye’nin hava kuvvetlerinin TSK’ya karşılık verilmemesi istenecekti. Ancak bu mesaj Moskova’ya iletilmeden yanıtı geldi. Yazılanların aksine Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, 24 Haziran’da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mikhail Bogdanov ile yaptığı görüşmede Türkiye’nin, sınırda tek taraflı olarak ‘güvenli bölge’ oluşturma isteğinden söz etmedi. Ancak Rusya’nın mesajını Devlet Başkanı Viladimir Putin, Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim ile görüşmesi sırasında verdi: “Terörizmle ve aşırıcılıkla ancak bölgedeki tüm ülkeler biraraya gelip çabalarını birleştirirse mücadele edilir” Putin, bu sözleriyle uluslararası toplumu birlikte hareket etmek için Rusya’nın bir girişimde bulunmaya hazır olduğunu belirtirken, kaynaklar da Türkiye’nin Suriye topraklarına yönelik ve BMGK kararına dayanmayan tek taraflı hareketlere karşı olduğunu vurguladı.
İran’ın yanıtı, ‘asker çözüm değil’
İran’ın yanıtını ise Büyükelçi Ali Rıza Bigdeli “Bu sorunlara askeri çözüm yolu yoktur” diyerek açıkladı. Tahran da Türkiye’nin olası bir askeri operasyonunun sahadaki durumu daha karmaşık hale getireceği görüşünde. Kritik kararda Hükümet-Dışişleri -Askerlerin sürece bakışındaki farklılıkları ise şöyle:
Hükümet’in amacı Suriye politikası
Hükümet, Suriye muhalefetinin elindeki son sınır kapısı olan Babusselam’ın düşmesine karşı. Hükümet için öncelik, PYD ya da IŞİD değil, Suriye politikasının tamamen çökecek olması. Bu durumda başta Halep ve İdlib bölgesinden çok sayıda göç gelmesinden de endişe ediliyor. Ancak en büyük endişe giderek parçalanan ve bölünen Suriye muhalefetinin tamamen dağılması. Hükümet, IŞİD ve PYD’den hangisinin daha zararlı olduğu konusunda bir hiyerarşi kurulmasına karşı. Bu tutumu da üst düzey bir yetkili, “Meşru Suriye muhalefetinin gücünü yok edecek herhangi bir adım Türkiye’nin güvenliği için tehdittir” diyerek tanımladı. Böyle bir durumda anında 70 bin kişinin Türkiye sınırlarına yığılacağına işaret edilirken, gelenlerin Türkiye içerisinde de olası saldırılarla güvenliği tehdit etmesinden endişe ediliyor. Ancak hükümet kurumları arasında da “Türkiye tek başına hareket etmemeli” görüşü dile getirildi.
Asker’in kaygısı PYD
TSK’nın önceliği Suriye muhalefeti değil PYD. Üç kantonun birbirine bağlanmasına ve bölgede yeni bir Kürt oluşumuna izin verilmesine karşı, başta Türkmenlerin Suriye’de nüfusunda ve yönetiminde etkinliğinin korunması. TSK’nın tüm birlikleri şu anda sınır bölgesinde konuşlu. Olası bir operasyonda Türkiye, başta batıdan bölgeye birlik kaydırmak zorunda kalacak. TSK’nın kapasitesine karşın, halihazırda sınırda alınan önlemlerin yoğunluğuna da işaret edildi. Olası bir güvenli bölge için yapılan ön hazırlık çalışmalarında da yer yer 3 ile 5 km arasında değişen derinlik gözetildi. Kaynaklar bu derinliğin, Halep’ten gelebilecek olası göçe de yeterli olacağına işaret etti. Ancak TSK için böyle bir operasyonda Suriye’nin de onayını almak ve bölgeye havadan koruma sağlamak zorunlu. Suriye, gelişmiş hava sistemleriyle biliniyor.
Dışişleri: ‘Anlatacak yol buluruz’
Dışişleri, uluslararası toplumun desteği olmadan Türk askerinin Suriye toprağına operasyon düzenlemesine karşı. Ancak uluslararası meşruiyet anlamında ABD öncülüğünde uluslararası koalisyonun düzenlediği operasyonlar ile Türkiye’nin benzer bir operasyonunun da aynı meşruiyette olacağı görüşünde. Bunun için hem IŞİD ile ilgili BMGK kararlarının hem de Libya’ya düzenlenen operasyonda olduğu gibi karar olmadan yapılan operasyonların örneklerini iletti. Dışişleri bürokratları ise kendilerine olası operasyonu soran yabancı diplomatlara, “Şu anda böyle bir operasyon için alınmış bir siyasi karar yok” yanıtını verdi. Dışişleri, hükümete de böylesi bir operasyon için ABD öncülüğündeki koalisyonun desteğinin şart olduğunu iletti.
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/310614/Erdogan_in_savasi.html