01 Temmuz 2015
Rifat Serdaroğlu
BAŞKOMUTAN ERDOĞAN
Anayasamızın 104. Maddesine göre; “Cumhurbaşkanı, TBMM adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder.”
Cumhur’un Başı Erdoğan sürekli olarak, “Ben %52 oy alarak halk tarafından seçildim. Artık eski sistem bitti. Halk Parlamenter sistemi bekleme odasına aldı. Başkanlık sistemine geçmeliyiz. Ben sadece Milli İradeyi dinlerim” dedi ve bu sözlerini, parti lideri gibi 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesi meydan-meydan gezerek ısrarla söyledi!
İyi de mademki Cumhur’un Başı için esas olan “Milli İradedir”, 7 Haziran’da yapılan Genel Seçim Milli İradenin yeniden şekillenmesi değil midir?
Cumhur’un Başı’ nı seçen %52 oy Milli İrade oluyor da, Cumhur’un Başı’ nın partisini reddeden %60 oy ne oluyor? Bu %60 oy Milli İrade değil, şaka mıdır?
Başkomutan Erdoğan;
Kendini bildin bileli, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu iradesine ve Cumhuriyetin değerlerine karşı oldun. Büyük Atatürk’ün kurduğu bu sistemi yıkmak için elinden geleni, ardına koymadın. Lâik-Demokratik-Sosyal-Hukuk Devleti olan TC Devletini “İslam Devletine” dönüştürmek için çalıştın.
Görev yaptığın Milli Nizam- Milli Selamet -Fazilet Partileri hep aynı gerekçe ile “Lâiklik karşıtı eylemlerin odağı olma” gerekçesiyle, Anayasa Mahkemeleri tarafından kapatıldı.
Seni siyasette var eden Necmettin Erbakan’a ihanet edip, Abdullah Gül ile birlikte kurduğunuz AKP de, Anayasa Mahkemesi tarafından “Lâiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle suçlu bulundu ve bir oyla kapatılmaktan kurtuldu, fakat para cezasına çarptırılıp, mahkûm edildi…
Şimdi Saraylarda yaşadığın için, geçmiş günleri unutmayasın, nerelerden geldiğini hatırlayasın diye bunları yazdım.Siyasi yaşamının en ilginç yönü ise, yıkmaya çalıştığın Parlamenter Demokratik Sistemin özgürlük ortamından yararlanarak taa Cumhur’un Başı makamına gelebilmendir! Hep kendi kendime sormuşumdur;
Acaba Erdoğan’ın istediği “İslam Devleti” gerçekleşse idi, Erdoğan hangi bilgisi, hangi görgüsü, hangi mahareti ile İslam Devletinin tepesine gelebilecekti?
Yoksa, gariban-parasız biri iken aniden, aile olarak dünyanın en zengin siyasetçisi olduğu anlaşılınca Şer’i Hükümlere göre kellesi mi alınırdı?
Başkomutan Erdoğan;
Ne yaptıysan yaptın, fakat artık gidecek yerin kalmadı! Duvara dayandın…
Türk Milleti senin gerçek yüzünü artık iyice gördü. 13 yılın hesabını tek-tek, Bağımsız Türk Yargısı önünde nasılsa vereceksin.Bundan böyle sakın hata yapma! Hele, iktidarını sürdürmek uğruna Türk Milletini Ortadoğu bataklığında, kazananı olmayacak çirkin ve korkunç bir savaşa asla sürükleme! Böyle bir hatanın, vatana ihanet olarak kabul edileceğini önceden bil. Demedin deme. Dedim bile…
Eyy Cumhur’un Başı;
Anayasamızın 104. Maddesini yukarı yazdım. Başkomutanlık gerçekte senin değil. Sen TBMM adına sadece Başkomutanlığı temsil edebilirsin. Müslüman Kardeşlerin ve Eşbaşkanın Obama’nın dolduruşuna gelip, kendini gerçek bir Başkomutan zannetme.
Evet, sen kabadayı adamsın, kafan bozulursa kendi Bakanını bile tekme-tokat döversin, bitirimhaneleri, hapishaneleri iyi bilirsin. İki defa kumbaraya (Cezaevi) girip-çıkmışlığın da var! Anayasa-Yasa tanımazsın ama bu Başkomutanlık işi sana göre değil. Sakın özenme, bu iş sana üç numara büyük gelir!
Aman gözünü seveyim bi sakin ol, sakin…
Bu yazı için bana kızdın ama büyüğün olarak seni uyarmak benim görevlerim arasında be delikanlı! Mahkemeye vermeden evvel, bence bir daha oku!
Sakın Türk Milletini küçümseme. Unutma, tüm emperyalist devletler bunu denediler, boylarının ölçüsünü aldılar. Onların kopardığı fırtına dahi bizim ancak tozumuzu aldı, El-Kaide-IŞİD-PKK ne ki!
Türk Milleti olarak biz dağların zirvesindeki hiç erimeyen kar gibiyizdir, zaman zaman düşsek de düşerken bile çığ olur büyürüz, önümüze çıkanı ezer geçeriz.
Bizi elde eriyen kartopu ile karıştırma, tamam mı?
Daha da nasihat etmem sana! Anladın anladın, anlamadın hapı yuttun uşağım…
Sağlık ve başarı dileklerimle