Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
19 Temmuz 2015
Sözcü
Vurun Menteşe’ye!
Elini eteğini öpeni çoktu. Göklere çıkartılıyordu.
Devlet koruması altında kayrılıp gözetiliyordu.
Vurulan adam oldu.
Vurun menteşeye!
İran’ın Türkiye’ye sattığı doğal gazın parasını ödeyebilmek için
“açılan 4 kanatlı kapının”sadece menteşesiydi.
Zavallı menteşe!
Günah keçisi oldu!
Vuruyorlar.
Reza Zarrab’ın, “önüne yatılacak hayırsever bir işadamı” sayıldığı günlerde ayakkabı dolabında kutular dolar, yatak odalarındaki kasalar Euro ile doluyordu.
Adalete leke!
Meclis’e utanç!
Türkiye’ye ayıp!
Adalet Zarrab’ı akladı. Komisyon temizledi. Meclis yıkadı. Utancı Türkiye’ye yapıştı. Reza Zarrab’ı yaratanlar; şimdi ona vuruyorlar. Gümrük Bakanlığı Başmüfettişi, mutlaka Gümrük Bakanı’ndan, Başbakan’dan ve muhtemelen her şeye hükmeden ve sinek uçsa haberi olan Cumhurbaşkanı’ndan izin, müsaade ve olur alarak rapor yazmış; “İşadamı Zarrab’ın şirketi Türkiye menşeli altınları Dubai’ye ihraç ettikten sonra 89 kere yeniden ithal ettiğini” belgeleriyle tespit etmiş, raporu basına sızdırdı, yazdırıyor.
Günaydın!
Yeni uyandınız.
Reza Zarrab’ın Dubai’ye altın gönderip, sonra aynı altını hayali olarak defalarca ithal ettiğini ve dışarıya döviz transfer ettiğini, bu transferi yaparken yüksek mevki sahiplerinin oğullarını ve kendilerini “rüşvetle- Patek Philippe saatle- umreye seyahatle” yemlediğini yeni duydunuz.
Başmüfettiş yeni buldu.
Raporda yazıyor:
Reza altın ihraç etti.
Altın gittiği yerde kaldı.
Parası Türkiye’ye gelmedi.
Aynı altını ithal etti.
Aslında ithal etmedi.
Altının hayalini ithal etti.
Türkiye’den dolarlar dışarı gitti.
Gümrükler tembihliydi.
Görmezden geldiler.
Bilmezden geldiler.
Tembih yüksek mevkidendi.
Reza’yı menteşe yapmışlardı.
Dolarlar İran’ın Türkiye’de Halkbank’ta biriken paralarıydı. İlk gönderilen altınlar ile onların ithal edilen hayalleri Türkiye’deki devlet bankası üzerinden yapıldığı için kime ne kadar yemleme yapılması gerektiği de biliniyordu.
Zarrab, zavallı menteşeydi.
Gümrük Bakanlığı Başmüfettişi, raporunu bugün değil Cumhurbaşkanı Sarayı fotoşop yapılıp altına “Sizler siyasi kariyerinizi ve kazanımlarınızı “SAĞLAM İRADENİN” gölgesine borçlusunuz” diye yazılıp yandaş gazetelerde tam sayfa ilanın yayınlandığı gün açıklamalıydı. Bu ilanla Zarrab’ın da içinde yer aldığı 4 bakanı Yüce Divan’a gönderme dosyasını oylayacak AKP’li komisyon üyesi milletvekilleri korkutuldu. “SAĞLAM İRADENİN” dediği oldu. Zarrab ile 4 bakan Meclis’te aklandı.
Şimdi ben sorarım:
Sayın Gümrük Bakanlığı Başmüfettişi o günlerde neredeydi?
Bu raporu niçin bu kadar geç yazdı,
gazeteciye niçin şimdi sızdırıyor?
Vurun menteşeye!
Teneke sesi işitin!
Vere vere Belediye!
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, metro hatlarının yapımını tamamlasın diye 315 milyon Euro borçlanmaya gitti. Faiz ödeyecek. Yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İŞBAK üzerinden de büyük borçlanma yapıldı. Yüksek miktarlı dış borçlar alan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a Meclis üyesi Namık Kemal Ceylan şu soruyu sordu: “Bir yandan faizler de ödeyerek dış borç almakta diğer yandan Ensar Vakfı, Mahmut Hüdai Vakfı gibi vakıflara belediyenin malı bina ve arsaları bağışlamaktasınız. Bu yaptığınızın yasalara, vicdana ve ahlaka sığan yanı var mıdır?“