İyi düşün ey millet! Sonra uyarılmadım demeyesin!.. *** “İs­raf, fi­ra­vun des­pot­la­rın be­lir­gin özel­lik­le­rin­den bi­ri ola­rak tes­cil edil­miş­tir. Fi­ra­vun ruh­lu yö­ne­ti­ci­le­rin özel­lik­le­rin­den bi­ri de yö­net­tik­le­ri ül­ke­nin emek­çi alın ter­le­rin­den olu­şan pa­ra­la­rı­nı, doy­mak bil­me­yen gös­te­riş zevk­le­ri ve gös­te­riş şeh­vet­le­ri uğ­ru­na sa­çıp sa­vur­ma­la­rı­dır”

Uğur Dündar
5 Haziran 2015
Sözcü

Sev­gi­li okur­la­rım,

Dün bu kö­şe­de dün­ya­ca say­gın bi­lim in­sa­nı, bü­yük din ali­mi Prof. Dr. Ya­şar Nu­ri Öz­tür­k’­ün se­çim­le­re bir­kaç gün ka­la dek­la­ras­yon ni­te­li­ği ta­şı­yan dü­şün­ce­le­ri­ni ak­tar­mış­tım. Bu­gün de de­va­mı­nı ge­ti­ri­yo­rum. Her iki ya­zı­yı bir­lik­te okur ve pay­la­şır­sa­nız, ta­ri­hi önem­de­ki dek­la­ras­yon, ama­cı­na ulaş­mış olur.

* * *

– Akıl al­maz is­raf: İs­raf, ke­li­me an­la­mıy­la zu­lüm de­mek­tir. İs­ra­fın ifa­de et­ti­ği sa­vur­gan­lık, baş­ka­la­rı­nın ka­zanç­la­rın­dan ya­pı­lan sa­vur­gan­lı­ğın adı­dır. Ken­di ma­lı­nız­dan yap­tı­ğı­nız sa­vur­gan­lı­ğa Ku­r’­an is­raf de­mez, ‘teb­zî­r’ der. Din­ci­ler bu iki­si­ni bir­bi­rin­den as­la ayır­maz­lar.
İs­raf, fi­ra­vun des­pot­la­rın be­lir­gin özel­lik­le­rin­den bi­ri ola­rak tes­cil edil­miş­tir. Fi­ra­vun ruh­lu yö­ne­ti­ci­le­rin özel­lik­le­rin­den bi­ri de yö­net­tik­le­ri ül­ke­nin emek­çi alın ter­le­rin­den olu­şan pa­ra­la­rı­nı, doy­mak bil­me­yen gös­te­riş zevk­le­ri ve gös­te­riş şeh­vet­le­ri uğ­ru­na sa­çıp sa­vur­ma­la­rı­dır.

Ku­r’­an’­ın la­net­le­di­ği bu ağır zu­lüm, iki­bin­li yıl­la­rın din­ci ik­ti­da­rın­da zir­ve­ye tır­man­mış­tır. Halk ara­sın­da ‘Ka­çak Sa­ra­y’ di­ye anı­lan, bi­zim­se ‘Mu­avi­ye Sa­ra­yı­’ ve­ya ‘Ma­un Sa­ra­yı­’ di­ye an­dı­ğı­mız bin kü­sur oda­lı zu­lüm sa­ra­yı ile bu yö­ne­ti­min Hâ­ma­nî din ba­ro­nu Di­ya­net Re­isi’­ne alı­nan tril­yon­luk Mer­ce­des oto ve alı­na­ca­ğı söy­le­nen özel uçak bu akıl al­maz is­ra­fın ya­man ör­nek­le­rin­den iki­si­dir.

* * *

– Şirk dek­la­ras­yon­la­rı ve açık şirk uy­gu­la­ma­la­rı: İki­bin­li yıl­lar yö­ne­ti­mi, ‘Müs­lü­man­lı­k’ id­di­a ve is­tis­ma­rı al­tın­da, şir­kin ba­ba­la­rı sa­yı­lan Mek­ke müş­rik­le­ri­nin bi­le te­nez­zül ve te­ves­sül et­me­dik­le­ri şirk uy­gu­la­ma­la­rı ser­gi­le­di­ler. Bu uy­gu­la­ma­la­rın her bi­ri Ku­r’­an’­a gö­re ay­rı bir la­net se­be­bi­dir. Ba­zı ör­nek­ler ve­re­lim:

Li­der­le­ri­nin tan­rı­lı­ğı­nı ilan et­ti­ler. Ku­r’­an, fi­ra­vun ruh­lu yö­ne­ti­ci­le­rin ken­di­le­ri­ni ilah ilan et­tik­le­ri­ni ve­ya et­tir­dik­le­ri­ni açık­ça söy­le­mek­te­dir. Ya­kın­da çı­ka­cak olan ‘Fi­ra­vu­n’ ad­lı ese­rim, bu deh­şet ve­ri­ci zul­mün ay­rın­tı­la­rı­nı gös­te­re­cek­tir.

İki­bin­li yıl­la­rın zor­ba­lar yö­ne­ti­mi, de­ği­şik ve­si­le­ler­le ve de­ği­şik tem­sil­ci­le­ri­nin ağ­zın­dan, si­ya­sal li­der­le­ri olan şah­sın, Al­la­h’­ın tüm sı­fat­la­rı­nı ben­li­ğin­de top­la­dı­ğı­nı söy­le­ye­rek te­vil­siz ve tar­tış­ma­sız bir ilah­laş­tır­ma yap­mak su­re­tiy­le Al­la­h’­ın la­ne­ti­ni hem ken­di­le­ri hem de on­la­rı des­tek­le­yen­ler üze­ri­ne çek­miş­ler­dir. Bu ol­gu­nun ay­rın­tı­la­rı ve bel­ge­le­ri de, ‘Fi­ra­vu­n’ ad­lı se­rim­de ve­ril­miş­tir.
Ye­dek Kâ­be­ler yap­tı­lar: Kâ­be­’yi ve Ku­r’­an’­ı pas­ta­laş­tı­ra­rak şö­len­ler­de ke­sip ye­di­ler. Bun­lar, Mek­ke müş­rik­le­ri­nin tı­pa tıp ay­nı­la­rı­nı yap­tık­la­rı şirk gös­te­ri­le­ri­dir.

* * *

– Al­lah ile al­dat­ma zul­mü­nü te­mel si­ya­set ve mes­lek ya­pa­rak kit­le­le­ri sü­rek­li Al­lah ile al­dat­tı­lar: Al­lah ile al­dat­ma­nın ta­rih­te eşi he­men he­men hiç gö­rül­me­miş sal­ta­nat ekip­le­ri bu iki­bin­li yıl­la­rın din­ci zu­lüm ekip­le­ri ol­muş­tur. Ne ya­zık ki, ken­di­si­ni ‘Yüz­de dok­san do­kuz­bu­çu­ğu Müs­lü­ma­n’ di­ye ta­nı­tan Ana­do­lu halk­la­rı, Ku­r’­an’­ın açık emir ve uya­rı­la­rı­na rağ­men, Al­lah ile al­dat­ma­ya sü­rek­li tes­lim ol­muş, al­dat­ma ekip­le­ri­ni sü­rek­li ödül­len­dir­miş­tir. Bu suç da hem fai­li olan din­ci­le­rin hem de on­la­ra yan­daş­lık eden kit­le­nin üs­tü­ne yo­ğun la­net yağ­ma­sı­na se­bep ol­muş­tur.

– Yo­ğun if­ti­ra ve ya­lan: Ku­r’­an ya­lan­cı­la­rı ve on­la­ra des­tek ve­ren­le­ri yo­ğun bi­çim­de la­net­le­mek­te­dir. İf­ti­ra su­çu iş­le­yen­le­re ge­lin­ce, Ku­r’­an bun­la­rı ‘e­be­dî­’ kay­dıy­la la­net­le­mek­te ve on­la­rın doğ­ru söz söy­le­me hak­la­rı­nı son­su­za dek yi­tir­dik­le­ri­ni bil­dir­mek­te­dir.

* * *

– Ada­le­te iha­net: Ku­r’­an, yö­ne­ti­min omur­ga­sı­na ada­le­ti koy­mak­ta­dır. Ada­le­ti ak­sa­tan ve­ya sav­sak­la­yan bir yö­ne­tim, Al­la­h’­ın la­ne­ti­ne müs­ta­hak ha­le gel­miş, Al­lah düş­ma­nı ol­muş­tur. Ku­r’­an, düş­man­la­rı­nı­za bi­le ada­let­siz dav­ran­ma­nı­za izin ver­mez.

İki­bin­li yıl­la­rın des­pot ta­ğut­la­rı, bı­ra­kın düş­man­la­rı­nı, en ya­kın iş­bir­lik­çi­le­ri­ne bi­le ada­let­siz dav­ran­mak­ta bir an te­red­düt et­me­miş­ler­dir. Bu ekip­ler, Tür­ki­ye­’de hu­ku­ku ve mah­ke­me­le­ri ada­let tev­zi eden ku­rum ve me­kân­lar ol­mak­tan çı­ka­rıp, baş­ta­ki ta­ğut­la­rın em­riy­le iş ya­pan bi­rer ‘e­mir eri bü­rok­ra­tik bi­rim­le­r’­e çe­vir­di­ler.

İlk yıl­la­rın­da, ada­le­ti if­ti­ra, ter­tip ve­ya ya­lan­lar­la kat­let­me­de sa­de­ce Tür­ki­ye içi des­pot­la­rın­dan de­ğil, AB­D’­de­ki tak­ke­li zu­lüm hey­ke­li or­tak­la­rın­dan da des­tek alı­yor­lar­dı. Si­liv­ri ve ben­ze­ri zin­dan­la­rı, bu or­tak fi­ra­vu­nî ça­lış­may­la dol­dur­du­lar.

Da­ha son­ra, ara­la­rın­da­ki çı­kar ça­tış­ma­sı ve baş pat­ron­la­rı ABD zu­lüm im­pa­ra­tor­lu­ğu­nun kış­kırt­ma­sıy­la, bir­bir­le­ri­ne gir­di­ler. Ve ada­le­te iha­net suç­la­rı­nın tü­mü­nü bir­bir­le­ri­nin üs­tü­ne ata­rak ke­na­ra çe­kil­me­ye uğ­raş­tı­lar.

Ne ya­zık ki bü­tün bun­lar olup du­rur­ken, bu ta­ğut­la­rın kah­rı al­tın­da pe­ri­şan olan ‘yüz­de dok­san do­kuz­bu­çu­ğu Müs­lü­ma­n’ (!) kit­le, ta­ğut­lar he­ge­mon­ya­sı­nı des­tek­le­me­ye, he­ge­mon­ya­nın ba­şı­nı çe­ken hey­kel­leş­miş ta­ğut­la­rı ödül­len­dir­me­ye de­vam et­me hı­ya­net ve gaf­le­ti­ni ser­gi­le­mek­ten ge­ri kal­ma­mış, bu tu­tu­muy­la Al­la­h’­ın öf­ke­si­ni tah­rik ede­rek, Ya­ra­tı­cı­’ nın ken­di­sin­den in­ti­kam al­ma­sı­na ze­min ha­zır­la­mış­tır.

* * *

– Do­ğa­yı, çev­re­yi, or­ma­nı, ye­şi­li, su­yu tah­rip: İs­lam pey­gam­be­ri­nin ağır la­net­le la­net­le­ye­rek bed­du­a et­ti­ği üç tip in­san­dan bir­isi de do­ğa­nın gü­zel­lik­le­ri­ni, de­ğer­le­ri­ni, su­yu­nu, or­ma­nı­nı, se­fil çı­kar­lar uğ­ru­na kir­le­ten, tah­rip eden iman­sız ve na­mus­suz tip­tir.

İki­bin­li yıl­lar ta­ğut­lar eki­bi, Tür­ki­ye­’nin bü­tün do­ğa­sı­nı, or­ma­nı­nı, ye­şi­li­ni, su­yu­nu TO­Kİ de­nen fi­ra­vu­nî ta­lan ara­cı va­sı­ta­sıy­la iş­let­tik­le­ri be­ton­laş­ma sü­re­ciy­le mah­ve­de­rek bu yol­la yüz­ler­ce hük­mî do­muz Ka­ru­nu­’nun ka­sa­la­rı­nı dol­dur­muş­tur ve dol­dur­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

Bu iman­sız ve fi­ra­vu­nî tah­ri­ba­ta kar­şı çı­kı­şın ey­le­me dö­nüş­me­si olan Ge­zi Di­re­ni­şi, din­ci ta­ğut ege­men­li­ği­nin ağır şid­det uy­gu­la­ma­la­rıy­la sin­di­ril­miş ve do­ğa tah­rip edil­me­sin di­ye aya­ğa kal­kan genç in­san­la­rın se­ki­zi hun­har­ca kat­le­dil­miş­tir. Bu ya­pı­lan, ta­ri­hin en bü­yük la­net ve­si­le­si olay­la­rın­dan bi­ri­dir. Ne ya­zık ki, Ana­do­lu halk­la­rı, bu ağır zu­lüm ve deh­şe­te rağ­men de uya­nıp zul­me kar­şı çık­ma iman ve id­ra­ki­ni gös­ter­me­miş­tir.

* * *

İyi dü­şün ey mil­let!
“U­ya­rıl­ma­dı­m” de­me­ye­sin! Bu uya­rı, ta­ri­hin ve Tan­rı­’ nın sa­na son lüt­fu­dur. Ter­cih ve ka­rar se­nin!..”

This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, DİN-İNANÇ, Ekonomi, FAŞİZM, Haber, İrtica, Politika ve Gundem, UĞUR DÜNDAR, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *