AKP’nin Başkanlık Hayali * Haziran 2015 genel seçimine yaklaşırken iktidarın gündemi “başkanlık sistemi” * “Başkanlık sistemi, birkaç istisnası dışında halkın siyasete katılımını ve demokrasinin derinleşmesini engelleyici etki gizilgücü içeren bir sistemdir.Uygulandığı Latin Amerika, Asya ve Afrika ülkelerinde de kimi zaman dikta rejimlerinin yerleşmesine ve oluşmuş demokratik birikimlerin heba edilmesine yol açmıştır.”

Olaylar Ve Görüşler

Ercan Karakaş
CHP Genel Başkan Yardımcısı
24 Mart 2015 Salı
Cumhuriyet

AKP’nin Başkanlık Hayali

Haziran 2015 genel seçimine yaklaşırken
iktidarın gündemi “başkanlık sistemi”.

Eski başbakan-yeni cumhurbaşkanına milletvekillerini, bakanları, siyasetin gündemini belirlemek, özetle ülkeye tek başına yön vermek yetmiyor.Şu anda anayasayı çiğneyerek yapmakta olduğunu hukuk kılıfına sokmaya çabalıyor. Onun için de yine anayasayı ihlal ederek parti politikası yapıyor.

AKP için, anayasayı başkanlık sistemi oluşturmak üzere değiştirecek sayıda milletvekili istiyor.

Neye yol açabilir?
Başkanlık sistemi, birkaç istisnası dışında halkın siyasete katılımını ve demokrasinin derinleşmesini engelleyici etki gizilgücü içeren bir sistemdir.Uygulandığı Latin Amerika, Asya ve Afrika ülkelerinde de kimi zaman dikta rejimlerinin yerleşmesine ve oluşmuş demokratik birikimlerin heba edilmesine yol açmıştır.

Padişahlık özlemi
Gözler önünde başarıyla işleyen bir ABD başkanlık sistemi vardır. Ancak, düşünülmelidir ki bu ülkenin demokrasi tarihi, öncelikle birey özgürlüklerinin güvenceye alınmasına, yönetici konumdakileri denetleyici mekanizmaların oluşturulmasına ve seçim sandığının ondan sonra ortaya konmasına tanık olmuştur.

Siyaset biliminin bildiği ve olası demokratik sistemler arasına koyduğu “başkanlık sistemi” böyle gelişmiştir.Söz konusu sistem, “padişahlık” özlemi içindeki bir kişinin zihninde şekillenip “bize özgü” diye nitelediği bir sistem değildir.

Peki, Obama?
Öte yandan herhangi bir sistemin uygunluğu toplumun siyasal kültürüyle çok yakından bağlantılıdır.Örneğin ABD Başkanı Obama, geçen gün sanal medyada kendisi hakkında yazılmış tüm eleştirel ve alaycı mesajları basın önünde okudu ve bunlara ilişkin espriler üretti.

Türkiye’de ise hemen hemen her gün birkaç kişi “cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla mahkemeye sevk ediliyor. Başkanlık sisteminin, bu iki farklı kültürel ortamda ve farklı kişi karakterleri de dikkate alındığında her iki ülkede aynı demokrasi çıtasına ulaşabileceğini düşünebilen var mıdır?

Otoriter yapıdan başkanlığa
Mevcut anayasamız bir askeri darbe ürünüdür.Güya darbe mağduriyetini sömürerek iktidara tırmanmış ve aynı sömürü yoluyla iktidara tutunmuş olan AKP, 12 Eylül’ün ürünü olan Siyasi Partiler Yasası, Seçim yasası, yüzde 10’luk seçim barajı, YÖK, zorunlu din dersi ve buna benzer, “işine gelen” hiçbir otoriter düzenlemeye dokunmuyor.

Böyle bir otoriter yapıdan, Erdoğan anlayışındaki bir kişinin taleplerine göre biçimlendirilecek bir başkanlık sistemi, geniş kitlelerin özgürlük ve demokrasi özlemlerinin yok edilmesi olacaktır.Türkiye’nin “seçilmiş padişahlara” ihtiyacı yok. Ülkemizin ihtiyacı olan şey, parlamenter demokratik rejimin eksiklerini hızla gidermek ve çoğulcu, katılımcı demokrasiyi yaşam biçimine dönüştürmektir.

CHP’nin hedefi budur. CHP Türkiye’ye, tüm yurttaşlarımıza daha çok özgürlük ve sosyal bir demokrasi sözü vermektedir.AKP ise tek kişiye bağlı otoriter bir sistemi yerleştirmeye çalışmaktadır.

Bütün bu olgular ışığında, seçmenlerimizin, bir kişinin büyüklük düşlerinin ürünü olan başkanlık sistemine yol vermeyeceğine inanıyorum.Haziran 2015 seçiminden böyle bir sisteme yol açacak olan anayasayı mümkün kılacak bir Meclis yapısı bekleyenler, büyük bir yanılgı içerisindedirler.

This entry was posted in AKIL FİKİR YAZILARI, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *