ELHAMDÜLLİLLAH BU DOSYAYI DA KAPATTIK !!! *** TAKİPSİZLİK Bilal’in ve bakanların 25 Aralık dosyası kapatıldı * Deniz Feneri, savcılar eliyle bakın nasıl sıfırlandı

YAZIYAyorum

Naci Kaptan
03.0.2014

TSK’nın vesayetini dillerinden düşürmeyenler,
aslında daha derin, daha tehlikeli , daha yok edici,
kendi vesayetlerini kurdular.
Adalet ve hukuku yok ettiler.

AKP’nin yerel yönetimlerinde yolsuzlukları , matruşka ihaleleri , Akraba hısım yüzdeli özelleştirmeleri saymıyorum.Dünyada asrın yolsuzluğu olarak nitelenen Deniz Feneri Derneği yolsuzluğunun üzeri dava savcıları değiştirilerek ve hatta savcılar hakkında dava açılarak yandaş savcı ve yargıçlarla kapatılmıştı.

Şimdi de aynı uygulama 17 – 25 Aralık yolsuzlukları için uygulandı.
Önce İstanbul başsavcısı değiştirildi.
Adı Hadi SALİHOĞLU…

Savcı 17-25 Aralık yolsuzluğunu başlatan savcıyı görevden aldı ve şöyle dedi ;
“Geldiğimiz belli olsun” Başsavcının bu göreve neden getirildiği belli olmuştu..
Davaya bakmak üzere HERNEDENSE üç savcı atadı !!!
Savcılar İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğan …

Üç savcı da hukuk ve adil adaletin yolunu takip etmek yerine
İktidarı aklama yoluna gittiler.
Gerçek adalet yandaş hukukçuların kara vicdanlarında kayboldu.
Başsavcı ve adamları,
Yasal dinlemeli , fotoğraflı , kanıtlı yolsuzluk belgelerini yok saydılar.
Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal’in de bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk
soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi
Ve Başbakan ile ailesinin , bakanların , yolsuzluk iddialarının kanıtlarını silme kararı aldılar.

SAVCILARIN HUKUK OYUNU

Anımsatmak isterim ;

“Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak görülen Deniz Feneri e.V Derneği’nin gurbetçilerden topladığı milyonlarca Avro’nun iç edilmesine ilişkin Ankara’da yürütülen soruşturmada büyük bir skandal ortaya çıktı. Görevden alınan savcıların yerine atanan üç savcı, şüphelilerin telefon dinleme kayıtlarının imha edilmesi için Ankara Başsavcılığı’na bağlı Teknik Büro’ya yazı gönderdi. Teknik Büro, şüphelilerin “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması” suçundan da dinlendiğini ancak soruşturma sonucunda bu suçtan takipsizlik kararı verilmediğini, dolayısıyla kayıtları imha edemeyeceğini bildirdi. Bu unutkanlığın farkına varan ve “usul” işlemini tamamlamak isteyen savcılar, oturup Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman’ın arasında bulunduğu 15 şüpheli hakkında 18 milyon Avro’luk “kara para aklamak” suçundan yeni bir soruşturma açtı. Savcılar, bu suçtan açtıkları soruşturmayı da hemen takipsizlik kararıyla kapatarak telefon dinleme kayıtlarının imha edilmesinin önündeki engeli kaldırdı. Böylece sanıklar rahat bir nefes aldı! “ (Cumhuriyet 08.06.2014) İşte hukuk bize böyle işliyor

Böylece belki de asrın değil de bin yılın yolsuzluğunun soruşturulmasının önü kesildi.
Ve bu soruşturmayı başlatan yargıçlar , savcılar ve polisler için karşı dava açıldı.
Kendi karasının üstünü yandaş hukukçularla örtenler,
Hiç de utanmadan yine hukuku silah olarak kullanıp.
Bu büyük yolsuzlukları ortaya çıkartan kamu görevlilerinin ipini çekmeye çalışıyorlar
.

ELHAMDÜLLİLLAH BU DOSYAYI DA KAPATTIK !!!

Pazartesi, 01 Eylül 2014
Son Güncelleme: Salı, 02 Eylül 2014
AYDINLIK

TAKİPSİZLİK * Bilal’in dosyası kapatıldı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aralarında Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal’in de bulunduğu rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamındaki 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da adının geçtiği yolsuzluk dosyası kapandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet” soruşturması kapsamında aralarında Bilal Erdoğan’ın da bulunduğu 96 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verdi.

Savcılar İsmail Uçar, İrfan Fidan ve Fuzuli Aydoğan imzalı 141 sayfalık kararda “Türkiye Cumhuriyet Başbakanı’nın örgüt lideri olarak gösterilmesi ve ‘Dönemin Başbakanı’ ibaresi kullanmak suretiyle, fezleke düzenlenmesi, soruşturmayı hazırlayanların hukuki bir soruşturma görünümü altında TC hükümetini cebren ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs ettiklerini ortaya koymaktadır” görüşünü savundu.

8 ayrı suç
Soruşturmanın 2011 yılında çeşitli elektronik ihbarlarla “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak” iddiaları üzerine başlatıldığı ve 96 şüphelinin, “Örgüt kurmak, üye olmak, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”, “Rüşvet vermek, rüşvet almak, rüşvete aracılık etmek”, “Resmi belgede sahtecilik”, “İhaleye fesat karıştırmak”, “İrtikap”, “İmar kirliliğine neden olmak”, “Pasaport Kanunu’na muhalefet” ve “Suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama” suçlarından soruşturulduğu hatırlatıldı.

Kararda, “Bir kısım şüphelilerin iletişimleri tespit edilirken, 3. kişi sıfatıyla yasal olmayan bir şekilde iletişimleri tespit edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Binali Yıldırım, Ömer Çelik ve Muammer Güler haklarında hiçbir dinleme kararı olmaksızın uzun süre dinlemeler yapılmış, görüşmeleri haklarında hiçbir dinleme kararı olmaksızın mütemadiyen tape haline getirilmiştir” ifadelerine yer verildi. Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak hakkında dinlenmelerine ilişkin hâkim kararı bulunmadığı da iddia edildi. Ayrıca bütün şüphelilerin örgüt lideri gibi gösterilerek dinlendiği öne sürüldü.

Savcılar için soruşturma
Yaklaşık 1.5 yıllık soruşturma sürecinde TMK 10. maddesi ile görevli 3 hâkimin bulunmasına rağmen, kararların sürekli olarak hâkimler Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar tarafından verildiğine dikkat çekildi. Bütün soruşturma süresince, kararların nöbet çizelgesine uyulmadan alındığı belirtildi. Takipsizlik kararını veren 3 savcı, 25 Aralık soruşturmasını hazırlayanlar hakkında soruşturma başlatılmasını talep etti.

Kararda soruşturma dosyasından ayrılan Mecidiyeköy-Mahmutbey metro ihalesi ve Çanakkale-Ezine yolu ihalesinde ihaleye fesat karıştırıldığına dair tespit yapıldı. Kararda, soruşturma kapsamında Yargıtay 13. Ceza Dairesi Başkanı İsmail Rüştü Cirit, emekli Yargıtay Üyesi Nihat Ömeroğlu’nun (Ombudsman) ve İstanbul Anadolu Adliyesi Başsavcısı Celal Avar’ın yargı mensubu olduğu göz ardı edilerek dinlenildiği belirtildi. Öte yandan, Başsavcı Celal Avar, sanatçı Orhan Gencebay, Vali Hüseyin Avni Coş’un ses kayıtlarının tespit edildiği belirtilerek, kayıtların suç teşkil etmemesine rağmen imha edilmediği kaydedildi.

25 Aralık Operasyonu
Geçen Aralık ayında iki ayrı soruşturma yürütülmüştü. Bakan çocukları, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, Reza Zarrab, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan’ın da aralarında bulunduğu 17 Aralık’ta başlatılan ilk operasyondan bir hafta sonra 2. operasyon talimatı verilmişti. Savcı Muammer Akkaş, 25 Aralık 2013’te ikinci yolsuzluk operasyonuna ilişkin operasyon talimatı vermişti. Operasyonda aralarında Bilal’in de olduğu 41 kişi hakkında gözaltı çıkarılmış, ayrıca 7 işadamının mal varlığına tedbir konulmuştu.

DAHA ÖNCE KAPATILAN DENİZ FENERİ YOLSUZLUĞU DOSYASI

Alican Uludağ / Cumhuriyet
08 Haziran 2014 Pazar

Deniz Feneri, savcılar eliyle bakın nasıl sıfırlandı

Deniz Feneri’ne kara para aklamaktan takipsizlik verilmesi unutulunca dinleme kayıtlarını imha edebilmek için yeni soruşturma açılıp kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş.

Almanya’da “yüzyılın bağış yolsuzluğu” olarak görülen Deniz Feneri e.V Derneği’nin gurbetçilerden topladığı milyonlarca Avro’nun iç edilmesine ilişkin Ankara’da yürütülen soruşturmada büyük bir skandal ortaya çıktı. Görevden alınan savcıların yerine atanan üç savcı, şüphelilerin telefon dinleme kayıtlarının imha edilmesi için Ankara Başsavcılığı’na bağlı Teknik Büro’ya yazı gönderdi. Teknik Büro, şüphelilerin “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması” suçundan da dinlendiğini ancak soruşturma sonucunda bu suçtan takipsizlik kararı verilmediğini, dolayısıyla kayıtları imha edemeyeceğini bildirdi. Bu unutkanlığın farkına varan ve “usul” işlemini tamamlamak isteyen savcılar, oturup Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman ve Genel Yayın Yönetmeni Zahid Akman’ın arasında bulunduğu 15 şüpheli hakkında 18 milyon Avro’luk “kara para aklamak” suçundan yeni bir soruşturma açtı. Savcılar, bu suçtan açtıkları soruşturmayı da hemen takipsizlik kararıyla kapatarak telefon dinleme kayıtlarının imha edilmesinin önündeki engeli kaldırdı. Böylece sanıklar rahat bir nefes aldı!

Takipsizlik kararı sonrasında yasal dinleme tapelerinin de imha edildiği haberleri yayımlanmıştı. Ancak Cumhuriyet’in ulaştığı bir belge, yeni skandallar zincirini gün yüzüne çıkardı:

Deniz Feneri hakkında basit suçlardan dava açan savcılar, şüphelilerin isteği üzerine Ankara Başsavcılığı’na bağlı Teknik Büro’ya yazı göndererek dinleme kayıtlarının imhasını istedi. Savcılar, örgüt ve dolandırıcılık suçlarından takipsizlik verildiğini, “katalog suçların hiçbirisinden dava açılmadığı için bu maddeler uyarınca elde edilen verilerin delil olarak kullanılmasına yasal imkân kalmadığını” bildirdi. Dosyayı inceleyen iki savcı, bu unutkanlığının farkına vardı ve “Teknik Büro’nun yazısı doğrultusunda usuli işlemlerin tamamlanması amacıyla yeni bir soruşturma kaydı aldı.” Savcılar, şüpheliler, İsmail Karahan, İzzet Kurum, Kadir Sadal, Mehmet Sıdık Balıkçı, Mustafa Çelik ve Zekeriya Karaman hakkında “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklamak” suçundan 2012/150576 esas numarasıyla soruşturma kararı aldı.

Savcılık, tapeleri imha etmek üzere usül işlemlerini tamamlamak için kara para aklamak suçundan tüm şüpheliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. 14 Aralık 2012 tarihli takipsizlik kararına MASAK’ın hazırladığı “Aklama suçu inceleme raporu” delil olarak gösterildi. Bu raporun sonuç bölümünde,“Deniz Feneri e.V. hesabından 2002-2007 arasında nakit olarak çekilen 18.574.000 Avro’nun ve diğer hesaben yapılan ödemelerin Türkiye’deki yerleşik kişi ve kuruluşlara ve Almanya’da kurulu olan şirketlere aktarıldığına dair incelemede mevcut bilgiler çerçevesinde TCK’nın 282. maddesi hükmü uyarınca herhangi somut bir tespitin yapılamadığı sonucuna varıldığı” ifadesine yer verildiği belirtilen kararda, takipsizliğin dinleme tapelerini yok etmek için verildiği şu cümlelerle anlatıldı:

“Soruşturma evrakı kapsamı ve MASAK raporu birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması suçunu işlediklerine dair haklarında kamu davası açmaya yeterli şüphe uyandıracak delil bulunmadığı anlaşılmıştır.”

This entry was posted in Gundem, HUKUK-YARGI-ADALET, SİYASİ TARİH, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *