Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
24 Ağustos 2014
Sözcü
Restoratör Mimar!
Meraklansın millet. 2 kilidi açacak 2 anahtarı,
günlerce, haftalarca, yıllarca duysun, oyalansın millet.
Beyinler avlanacak.
Algılar esir alınacak.
Dikkatler biatlaşacak.
2 kilitli bavulun içinden çıkacak olan ve kökleri eskiye, maziye, derine inen “o kıymetli- o değerli- o altın hüzmeli kalıntının(!)” büyüsü dillere yapışacak. Demeçlere temel fikir, söyleşilere ana başlık, gazete manşetlerine büyük haber olacak.
Gündüzler yetmez.
Geceler de kısa kalır.
Zaman sündürülecek.
Günün 24 saati lastik gibi uzatılacak ve bavulun içindeki o paha biçilmez kalıntının “Yeni Türkiye’yi 21. Yüzyılın lideri yapacağı” 77 milyon halkın beynine çakılacak.
Zaman aksın.
Yıllar geçsin.
Tek Adam o koltukta kalsın.
Halk umutla oyalansın.
* * * *
Umut, bu milletin her dönem hep ekmeği oldu. Millet, kızlarının ve oğullarının ismini “Umut” koydu. 12 yıl doldu, eski umutlar yıprandı. Pörsüdü. Yeni umut bulmak gerekti. 2 adam kaderlerini birleştirdiler ve yeni umudun bavulun içinden çıkacağını ilan ettiler. Biri öbürünü “yeni Başbakanımız Ahmet Davutoğlu olacaktır” diye tayin ettiği o toplantıda; 2 kilidi açacak olan 2 anahtarın; “davamız” ve “restorasyon” olduğunu açıkladılar.
Saydım.
100 defa geçti.
Hem tayini yapan ve hem tayin edilen iki konuşmacı da ayrı ayrı birbirini öven zafer konuşmalarında; “davamız” ve “restorasyon” anahtar kelimelerini huşu içinde defalarca peş peşe tekarladılar.
Bavulda bir kalıntı var.
Kalıntı çıkartılacak.
Restore edilecek.
Restoratör Mimar: Davutoğlu.
Bavulcu Baş Mimar: Erdoğan.
* * * *
Eskiyi yıkıp yeniyi yapana devrimci deniyor. Mustafa Kemal, eskiyi yıktı. Yeniyi yaptı. Devrimciydi. Eskiyi toprak altından, yıkıntı içinden, tarihin tozlu rafından çıkartıp yenileyene restoratör diyorlar. Restoratör eskiye sadıktır. Geçmişe özlem içindedir. Bulduğu kalıntıyı (saray, konak, köprü, cami, medrese, padişahlık dönemi, sadece ayet ve hadisle yönetilen Asr-ı Saadet, Fatih dönemi, Kanuni dönemi Osmanlısı v.s) ilk haline en yakın şekilde yenileyip onarmak hedefi vardır.
Ahmet Davutoğlu ile Tayyip Erdoğan’ın bavullarında taşıdıkları, milleti meraklandıran o kalıntı nedir? Mustafa Kemal’in 1923’te “restore etmeye değer bulmadığı” yıkılmış eski düzen midir? Restoratör Mimar Ahmed Davutoğlu’nun özlediği yıkıntının ilk hali padişahlık mı? Hilafet mi? Çok dilli, çok hukuklu imparatorluk mu? Osmanlı’nın fermanlı modeli mi? İsyan edip bölünme isteyen eyaletin başına, onun hapiste yatan isyancısını getirip çözüme gitmek mi?
* * * *
Ben mi çok ciddiye aldım?
Gerçekte çok zordalar.
12 yılda Türkiye’yi yıkıntıya çevirdiler. Restorasyon dedikleri kendi yıkıntılarını onarmak fakat bunu “büyük davamız, restorasyon hareketimiz” diye millete yedirme mi peşindeler?
Restorasyona Antep’ten başlasa!
Antepliler, Maraşlılar, Kilisliler, Mardinliler, Diyarbakırlılar bütün Anadolu konuksever, iyiliksever, misafirperver, ekmeğini paylaşan insanlardır. Bu insanlar nasıl bu hale geldi? Suriyeli bıçaklıyor, öldürüyor, öfkesini frenleyemiyor, Suriyeli misafirin evini yakmaya yelteniyor. Bu tabloyu yaratan restoratör mimarımız, restorasyona Antep’ten başlasa iyi olur
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/restorator-mimar-584444/